Medya: Çakır.
"İyi misin?" Diye sorduğum zaman arabanın kapısını kapattı.
Bana doğru bir adım atıp, elini enseme atması ile boynunu eğdi ve dudaklarımızı birleştirdi.
Kalp atışlarım hızlanırken, gözlerini huzurla kapattı ve derin bir nefes aldı.
Saniyeler sonra dudaklarımızı ayırdığı zaman "Hiç bu kadar iyi olmamıştım." Dedi.
Yüzümde bir gülümseme oluşurken geriye doğru bir adım attım ve bakışlarımı arkama çevirdim.
Çakır ile kaldığımız ev tam karşımda dururken bir kapı açılma sesi duymam ile Sibirya kurdu köpek havladı.
Yanıma doğru koştuğunu duymamla hemen yanımda bitti. Bakışlarım ona dönerken aynı Çakırınki gibi olan mavi gözleri ile bana baktı.
Ardından bakışlarım arkama dönerken arka koltuktan çantaları alan Çakır'a baktım.
"Burayı özlemişim." Dediğim zaman iki elindeki çanta nedeniyle kapıyı ayağı ile kapattı ve bana gülümsedi.
"Sen olmadan buranın hiçbir anlamı yok." Dediği zaman yanıma doğru adımladı.
"Sensiz de öyle." Dememle yanımda bitmesi ile yanağıma hafif bir öpücük kondurması bir oldu.
"Hadi, eve gidelim. Sana en sevdiğin yemeği yapayım." Dediğim zaman yüzünde bir gülümseme oluştu.
"Tavuk-Pilav."
"Vizyonsuz." Dememle kıkıradı. Genelde herkesin en sevdiği yemekler mantı, içli köfte gibi yemekler olurken bu onu çok seviyordu.
"Senin yaptığın tüm yemekler benim favorim." Dedi zaman dudaklarımın kenarı kıvrıldı.
Dudaklarımın kenarındaki tebessüm yüzümde bir gülümsemeye dönüşürken ilerlemeye başladım.
Tam bu anda boynumda hissettiğim nefesle boynuma bir öpücük kondurması bir oldu.
Şimdi huzuru iliklerimde hissediyordum, iliklerimde..
~~~~
Pilavı tabağın sağ köşesine, haşladığım ve sosladığım tavuğuda sol köşesine koydum.
Elimdeki tabağı Çakırın önüne koymamla yemeğe iştahla baktı.
Yemekten kendime de koyarken bakışlarım ona döndü.
"Yesene, kötü mü kokuyor?" Dediğim zaman kafasını olumsuz anlamda hızlıca salladı.
"Sende otur, öyle." Dediği zaman gülümsememe engel olamadım.
Tabağım ile masaya oturmam ile yemeğe direkt başladı.
Ben sıcacık olmuş kalbimle ona bakarken, bakışları bana döndü.
Göz kırpması ile dudaklarımı birbirine bastırdım ve bende yemeğe koyuldum.
O az ilerideki buz dolabına yerinden kalkmadan uzanırken içini açtı ve içinden yaptığım meyve suyunu çıkarttı.
Artık paketli yiyecekler bozulduğu için ekmek, meyve suyu gibi şeyleri kendi ellerimle yapıyordum.
Meyve suyunu kendi bardağına koyarken bakışları bana döndü.
"İster misin?" Diye sorduğu zaman kafamı salladım. Benim önümdeki bardağı da doldurduğu zaman meyve suyuna koyduğum camdan şişeyi hemen yanıma koydu.
Bu fırsatı gözden kaçırmayarak bileğinden yakaladım ve kendime çektim.
O ani gelen şeyle biraz şok içinde bana bakarken eline bir öpücük kondurdum.
Mavi gözleri parlarken, dudaklarının kenarı kıvrıldı.
Tam bu anda bileğini kavradığım elimi benim bileğimden kaldırması ile beni kendine çekmesi bir oldu.
Yaptığı bu refleks benimkinden daha güçlü ve hızlıydı. Hemen ayağı kalkmam ile kucağına düşmem bir oldu.
Burunlarımız birbirine değerken "Ani hareketler yaptığın zaman çok sevimli bir erkek oluyorsun." Dediği zaman sol kolu ile beni sardı.
Sağ eli ile ağzına bir kaşık alırken bana sormadan bir kaşık daha aldı ve bana doğrulttu
Benim bakışlarım ondayken o dudaklarıma değen kaşığı biraz daha ittirdi.
Ağzıma gelen tavuk ve pilavın karışımı ile çiğnemeye başladım.
Bakışlarım ondayken yavaşça gülümsedi ve ağızdaki yemeğin tadını çıkarıyormuş gibi mırıldandı.
Ben kalkmak için bir hamle yaparken engelledi ve beni kendine bastırdı.
Bakışları bana dönerken bir bir yanağı şiş bir şekilde bana bakıyordu.
Ardından ağzındaki lokmayı yutması ile burnuma bir öpücük kondurdu.
"Kal burada." Demesiyle ben tabağıma uzandı.
Tabağı kendine çekmesi ile tabak içindeki kaşık ileri geri gitti ve bu bir ses çıkarttı.
O yemeğine geri dönerken ona iyice sindim. O sanki daha fazla istermiş gibi kolunu sıkılaştırdı ve beni kendine daha fazla bastırdı.
Bu şekilde yemek yemeye devam ettik..
~~~~
"Çakır." Diye bağırmamla elimdeki t-shirtü makineye doğru ittirdim.
"Efendim?" Diye içeriden bir ses gelirken "Git ve kirlilerini topla. Kirlileri yıkacağım." Dedi.
Bir kaç saniye sonra hâlâ ses gelmeyince gülümsemeye başladım.
Normalde ondan bir şey istediğim zaman anında 'Tamam, evet canım.' Gibisinden bir şeyler söylerdi.
Şimdi büyük ihtimalle utanıyordu. Çünkü ne kadar dikkat etmeye çalışsa da kirli çamaşırlarını genellikle odanın köşesine koyardı.
Dağınıklık gibi bir takıntım olduğu için odanın ortasına çıkarıp, bırakmadığı için mutluydum.
En azından kirli çamaşırlar bir yerde de olsa duruyordu ve etrafta kalabalık yapmıyordu.
Saniyeler sonra banyo kapının önünde duran adama döndü bakışlarım.
Gözlerini benden kaçırırken elindeki çamaşırları diğer kirlilerin arasına koydu.
Utangaç olduğu zaman normalde sahip olduğu sinirli havasından çok uzak bir şirinliğe sahip oluyordu.
Şimdi bu şirinliği biraz daha izlemek istiyordum.
"Çakır?" Dememle yüzüme bile bakmadan 'Hmm?' Benzeri bir ses çıkarttı.
"Çamaşır sepeti neden icat edildi, hiç düşündün mü canım?" Diye sormamla herhangi bir cevap gelmedi.
Bakışlarımı hafif yukarı kaldırmam ile kıpkırmızı olmuş suratını gördüm.
Alt dudağımı ısırmamla yüzüm keyfili bir hâl aldı. O göz ucuyla bana bakınca kaşları sinirle çatıldı.
Ben tam kıyafetlere geri dönmüştüm ki "Talas." Dedi.
Bende 'Hmm?' Benzeri bir ses aynı onun gibi çıkarınca "Tarçın koymak için kullandığımız kaplar neden icat edildi?" Diye sordu.
Bu sefer ben utanç ile gözlerimi kapatırken cevap vermedim.
Tarçın kokusunu çok ama çok severdim. Bu yüzden evde bulunan tarçını tuz ve şekeri koyduğum küçük kapların içine koymuştum.
Bakışlarım ona dönerken şimdi keyifle bana bakıyordu.
Sinirle geri çamaşırlara dönmem ile arkasını döndü.
Benim bakışlarım ona döndüğü zaman arkası dönük olduğu için direkt kalçalarını buldu.
Arkasını dönmesi ile bakışlarım gözlerine döndü. O gözlerini utançla kaçırırken hızla buradan uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstila
RomanceÇakır, zamanında komutanlıktan tecil edilen bir adamdır. Talas ise zamanının neredeyse tamamını evinde geçiren biridir. Nereden ve nasıl geldiği belli olmayan bir zombi virüsü dünyayı ele geçirince bu iki adam yollarına beraber devam edeceklerdi. Tü...