Medya: Çakır.
Kış yavaş yavaş sona eriyordu, havaların sıcaklığı gün geçtikçe artsa da hâlâ soğuktu.
Ama montları terk edip, ceketlere geçmiştik artık. Öldürücü soğuk yavaşça yerini tatlı ve serin bir soğuğa bırakıyordu.
Verandanın kapısını açmamla az ilerdeki anlamadığım bir işle uğraşan adamı gördüm.
Benden en son çay istemişti, normalde çay içen bir adam değildi. Ama içse de yapardım zaten, o bütün işlere koşarken ona her türlü hizmet etmek beni yormuyordu.
Yanındaki Sibirya Kurdu köpek onun yanında dururken, o bir dizini yere koymuş bir şekilde elindeki şeye bakıyordu.
"Çakır." Diye seslendiğim anda bakışları bana döndü.
Ben verandadan aşağı inerken bir kaç adım attım, o stresle yerinden kalktı.
Benim kaşlarım çatılırken tam ağzımı açıp bir adım atmıştım ki ayağımı bir şey kavraması ile refleks olarak çığlık attım.
Ben daha neyin ne olduğunu anlamazken, bakış açım baş aşağı döndü.
Sibirya Kurdu köpek havlayıp yanıma doğru koşarken korku ile "Ne oluyor lan!?" Diye sordum.
Saniyeler sonra kulaklarıma gelen gülme sesiyle Çakır yanıma doğru yaklaştı.
Ben refleks olarak beni ayağımdan tutup, baş aşağı tutan şeye uzanmaya çalışırken köpek havlayarak çevremde dönüyordu.
Saniyeler sonra Çakır gülme sesleri ile yanıma geldi ve belinden bir çakı çıkarttı.
Çakı ile ayağımı tutan şeyi keserken, boşta duran elini belime doladı.
Ayağımı tutan şey anında beni bırakırken, Çakır boşta duran eli ile beni ters çevirdi ve ayaklarının üzerinde beni durdurdu.
Yüzüme gülen bir ifade ile bakarken, benim gözlerim ayaklarıma döndü.
Ayaklarımdaki halatı görmemle dişlerimi sıktım, zombi tuzağına ben yakalanmıştım.
"Niye evin önüne tuzak kurarsın be adam?" Diye sorduğum zaman sinirle bakışlarım ona döndü.
"Adam mı? Şimdi adam mı olduk? Hem sen körsen ben ne yapayım?" Dediği zaman sinirle yüzüm alev aldı.
Evet, tuzak kamufle bile edilmemişti. Ben resmen kendi ayaklarım ile apaçık ortada olan tuzağa gidip, yakalanmıştım.
"Çayın hazır." Dediğim zaman arkamı döndüm. Onun gülüşleri devam ederken kafamı sabır dilenir gibi salladım.
~~~~
Bu akşam yemeği masada yeme kararı almıştık.
Çakır hâlâ dışarıda bir şeyler ile uğraşırken, ben de tabakları masaya dizmiştim.
Masa üzerindeki tencereyi açmamla tabaklara yemekleri doldurmaya başladım.
Bakışlarım ona dönerken o hâlâ anlamadığım işi ile uğraşmaya devam ediyordu.
"Yemek hazır." Dediğim anda bakışları bana döndü.
"Geliyorum aşkım." Dediği anda nefesim kesildi. O hızla işine geri dönerken, benim bakışlarım onda takılı kaldı.
Kafamın içinde söylediği söz dönüp dolaşırken, kendimi yavaşça yerime bıraktım ve sandalyeye oturdum.
O verandaya geldiği zaman bir tabağa bir de bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstila
RomanceÇakır, zamanında komutanlıktan tecil edilen bir adamdır. Talas ise zamanının neredeyse tamamını evinde geçiren biridir. Nereden ve nasıl geldiği belli olmayan bir zombi virüsü dünyayı ele geçirince bu iki adam yollarına beraber devam edeceklerdi. Tü...