5. Bölüm

4.1K 257 74
                                    

Medya: Çakır.

Kahvaltıda gelen beklenmedik yakınlaşma ile belki biraz utanıyordum.

Kahvaltıdan kalkar kalmaz 'Benim bir işim var.' deyip ortadan kaybolmuştu.

Beklenmedik yakınlaşma nedeniyle ikimizde utanıyorduk, bende hemen kendimi işe vurup mutfağı düzenlemeye koyulmuştum.

Dışarıdan gelen makine sesleri ile bir şeyler yaptığını bilsem de tam olarak konumunu bilmiyordum. Ancak yakınımda olması bile güven veriyordu.

En son ben mutfağı tamamen yerleştirince yanda duran kıyafetler gözüme takıldı.

Kapı önünden gelen sesle kapıya dönemle içeri giren Çakır'ı gördüm.

İçeri ilerlerken önce bana sonra da baktığım poşete bakarak "Kıyafetleri yerleştirsene ya, uzun bir süre burada kalacağız." Demesiyle bakışlarım ona döndü.

Anında kafa sallamam ile merdivenin altındaki kapıyı açtı ve içeriden bir iş çantası aldı. İçinde matkap vb şeyler olan türden.

O dışarıda hiç durmadan çalışırken, ben burada boşboş durmak istemiyordum. Kıyafet poşetlerini alıp üst kata doğru çıkmaya başladım.

Merdivenlerden tam ayrıldığım zaman gözlerim iki oda arasında gidip geldi.
'Acaba kendi kıyafetlerimi misafir odasındaki dolaba mı koysam?' Diye içimden geçirdim.

Sonra derin bir nefes alıp, aklımdaki düşünceden kurtuldum ve yatak odasına ilerledim.

Poşetleri yatağa bırakırken, yatak ağırlıktan dolayı çöküp eski yaylar ses çıkarttı.

Çıkan sesi umursamayıp, yatak odasındaki büyük dolabı açarken içindeki boşluk ile tüylerim ürperdi.

Duvarın tamamını kapsayan dolap bomboştu ve bu boşluk korkunçtu.

Diğer dolap kapaklarında açmamla durumun aynı olduğunu gördüm.

Poşetlere dönüp, hemen birini aldım ve ters çevirdim.

Yer çekimi nedeniyle yatağa düşen kıyafetlere baktığım zaman bunun onun kıyafetleri olduğunu anladım.

Bir çoğu askeri desen olan koyu yeşil ve krem rengi desenli olan kıyafetlerdi. Büyük ihtimal bunlar komutanlık zamanından kalan kıyafetlerdi.

Kıyafetleri teker teker alıp katlanmaya başladım.

Elime gelen askeri önlüğü tam katlanmaya başlamıştım ki elime gelen şeyle kaşlarımı çattım.

Sanki cep kısmında bir şey vardı, elimi oraya atmam ile bir kağıt parçasına rastlamam ile kaşlarımın çatılması arttı.

Cep kısmından çıkarttığım kağıt katlanmış bir şekildeydi. Kağıtı alıp açmam ile bunun bir mektup olduğunu anladım.

Mektubu açıp, yatağa oturmam ile içlerinde yazanları okumaya başladım.

Fahriye adlı kızla yazdığını anlayınca nefesim kesilir gibi oldu. Nedenini bilmesem de devam ettim.

Mektubu okurken okudum şeyle gözlerim fal taşı gibi açıldı 'Üzgünüm Fahriye, ama kızlara karşı bir şey hissetmiyorum. Galiba eşcinselim.'

Okuduğum şeyle hemen mektubu katladım ve yerine koydum.
Eşcinsel olabilirdi ama bu beni ilgilendirmezdi.

Kıyafetleri katlamaya dönerken, "Talas." Diye seslenmesi ile korkudan titredim.

Galiba yapmamam gereken şeyleri yaptığım zaman biri bana seslenince korkma gibi bir huyum vardı.

Kıyafetleri bırakıp aşağı doğru adımlarken kapı önündeki cüsseli bedene baktım.

İri yarı değildi ama uzun ve atletikti ve benim gibi zayıf birine nazaran evet cüsseliydi.

"Yemek ne zaman hazır olur?" Diye sormasıyla baka kaldım. Yemeği ben hazırlayacaktım evet ama bundan ona bahsetmemiştim. Ne ara bu kadar bana alışmıştı?

Benim ona bakışlarım devam ederken "Hazırlamayacak mısın?" Diye sormasıyla anlık gelen soru ile hemen başımı salladım.

"Hazırlayacağım." Dememle bakışlarını benden ayırmadı ve "Ev işlerini sen yaparsın diye düşündüm. Ben dışarıda çok yoğunum da." Dedi.

Bunu sanki mecburiyetten söylemişti, sanki elinden gelse ev işlerini de o yapacaktı.

"Hayır, hayır. Sen ev işlerine elleme. Ben bu tür konularda ustalaştım sen evin dışıyla ilgilen yeter." Diyince gülümsedi.

Gülümsemesini anlamamam ile birlikte ona olan bakışlarımı görünce korkuyla gözlerini açtı ve "Dışarıdan gülümsedim değil mi?" Dedi.

Kafa sallamam ile neden sorusunu sormuş oldum. O ise başını kaşırken hafif utandı ve başını eğerek "Ev işlerinden pek anlayan bir insan değilim, o nedenle biraz sevindim." Demesiyle bu sefer ben gülmeye başladım.

"Gülme." Diye utanarak kızmasıyla "Tamam, tamam." Dedim ama hâlâ gülüyordum.

"Tövbe estağfurullah." Deyip dışarı ilerlemesiyle gülerek yukarı doğru çıktım.

Odaya geri dönmemle gülümsemem aniden soldu. Az önce neredeyse bir komutanla dalga geçmiştim.

Aslında ev işleri yapamadığı için gülmemiştim, bunu söylemekten utanmasına gülmüştüm.

Tam işe doğru bir adım atarken akılma gelen şeyle sendeledim.

Acaba neden komutanlıktan tecil edilmişti?

~~~~

Akşama erzaklar arasında hazır mantı bulduğum için onu yapmıştım, yılların ustalığı ile mantı dahil neredeyse tüm yemekleri yapmayı öğrenmiştim.

Ama bugün ikimiz de işten kafamızı kaldıramadığımız için bunu bulduğumuza şükür edecek konumdaydık.

Hava tamamen kararmış, o iştah birazda kibarlıkla yemeğini yiyordu.

Boyu benden uzundu, ben 1.70'lerde olmama rağmen o benden daha uzundu. Boyunu merak ediyordum.

Hani konuşma esnasında aklınıza gelmeyen bir duruma 'şey' diye hitap edersiniz ya, şimdi onu hiç kullanmamam gereken bir durumda kullanmak zorunda kalmıştım.

"Şeyin kaç cm?" Dememle gözlerim aniden büyüdü, o ise hızla başını benden tarafa dönderdi.

Yüzümün yandığını hissederken o ağzındaki lokmayı yutamadı ve öksürmeye başladı.

Hemen yanda duran suyu alıp ona uzatmam ile suyu anında kafasına dikti. Ben utançtan ona bakamazken "Vücut boyundan kast ettim, adı o an aklıma gelmedi." Dememle derin bir nefes verdi.

Neden ikimizde bu kadar utanıyorduk anlamdım. Bir evin içinde iki insan bir köpek yaşarken cinselliğe dair en ufak şeyde ikimizde kıpkırmızı olmuştuk.

"Olabilir insanlık hâli." Demesiyle kafa saldım. Ardına eklediği "1.87" kelimesiyle yemeğe utançla geri döndüm.

Tam bir kaşık ağzıma atacakken "Senin şeyin kaç cm?" Diye sormasıyla hemen ona döndüm.

O gülerken, sinirle yüzümü buruştudum. "1.77" Diye sinirle söylediğim şeye karşı sinirimden dolayı 'oo' benzeri bir ses çıkardı.

"Komik değil, aklıma o an gelmedi." Dememle kafa salladı ama şuan yine gülüyordu.

Sabahki durumu yaşıyorduk, sanki intikam alıyor gibiydi.

Sabah aklıma gelince, sabah düşündüğüm soru aklıma geldi.

"Çakır?" Dememle bakışları gülerek bana döndü ve kafasını efendim anlamında salladı.

"Komutanlıktan neden tecil edildin?" Diye sormamla gülüşü aniden soldu.

Yüzüme çok kötü bir şey söylemişim gibi bakarken, ne oldu anlamında kafamı salladım.

Derin bir nefes verince, cevabın kötü bir şey olduğunu anladım.

İstilaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin