10. Bölüm

3.6K 218 57
                                    

Medya: Çakır.

Adının Tunay olduğunu öğrendiğim çocukla güzel anlaşmıştım. Çakır ve Aşkın bizim iyi anlaştığımızı görünce bir gün kalmak yerine iki gün kalmışlardı.

Bu iki gün içerisinde, Çakır ve Aşkın zamanının tamamını evin etrafında Tunay ve benim anlamadığım işleri yaparak geçirmişlerdi.

Çakır ile sadece yemekten yemeğe ve geceleri yatmak için karşılaşıyorduk. Arada bana attığı kaçamak bakışlar ve o gün zil çalmadan önce yaşadığım şeyler nedense beni utandırıyor ve beni ondan uzaklaştırıyordu.

Ben ise bu iki günlük zamanın tamamını Tunay ile yemek yaparak, kahve veya çay içerek geçirmiştim. Uzun zamandan sonra neredeyse hiç konuşma huyu olmayan Çakırın dışında biri ile konuşmak insanı mutlu ediyordu.

Tunayla bu kadar kısa bir sürede iyi arkadaş olmam şimdi ise canımı yakıyordu. Çünkü gitmek için son hazırlıklar yapılmış veda kısmı gelmişti.

İki gün boyunca ne kadar uyarsam da bana 'enişte' diyen eleman olan Aşkın bana döndü ve "Görüşürüz enişte." Dedi elini uzatarak.

Sinir dolu bir gülümseme ile uzattığı elini sinirle sıkarak "Görüşürüz." Dedim ve Tunaya döndüm. Tunay bana gülümseyerek bakarken hafif gözleri dolmuş gibiydi.

İkimizin sarılması ile genişçe sarıldı ve "Sizde gelin, bekleriz." Dedi. Çakıra dönmem ile bizi izlediğini gördüm.

"Gider miyiz?" Diye sormamla ağır ağır başını salladı. O da buruktu, Aşkın ile çok iyi anlaşıyorlardı galiba.

Tunay'ın Çakırın elini sıkması ile "Görüşürüz." Dedi. Çakır da "Görüşürüz enişte." Dediği zaman sinirle Aşkına döndüm. Gıcığıma yaptığı aşikardı!

En son Çakır ve Aşkının kuvvetlice sarılması ile birbirlerinin omuzlarını pat patladılar.

"Görüşürüz devrem, sende gel. Kapımın hep açık sana." Demesiyle Aşkın, Çakır ayrıldı ve kafasını hızla salladı.

Aşkın ikimize de el sallarken, Tunay onun koluna girdi ve zar zor açılan kapıdan çıktılar.

Arabaya doğru ilerlerken, Çakırın gözleri ondaydı. Saniyeler sonra gözlerinin bana dönmesi ile tüylerim diken diken oldu.

"Sonunda baş başa kaldık." Demesiyle kafa salladım. Aşkın ile iki gün boyunca ne konuştular bilmiyordum, ama nedense benim ile ilgili olduğunu hissetmiştim.
Aşkın tüyolar veriyor olabilir mi Talas?

"Balık sever misin?" Diye anında sorması ile sendeledim. Başımı sallarken "Yakınlarda bir dere var, balıkları da çok lezzetli. Oraya gidelim mi?" Diye sordu anında.

"Ben bilmiyorum ki tutmasını." Dememle, bir adım attı ve boyumuzu eşitlemek için eğilerek "Ben tutarım, sende pişirirsin." Dedi aradaki mesafeyi kapatarak.

Nefesim hızlanırken, heyecanla kafamı salladım. Dudaklarının kenarı hafif kıvrılırken, boynunu havaya kaldırdı ve çıtlattı.

Benim gözlerim geniş boynuna ve omzularındayken yutkundum. "Hadi o zaman, ben gidip aletleri alayım." Dediği zaman "Bende bizim için kıyafet." Dedim.

Havalar iyice soğumaya başlamıştı. Bot ve hafif sıcak tutacak bir ceket bu hava için fena olmazdı.

İkimizde eve doğru adımlarken, arada bana baktığını anlamak çokta zor değildi.

~~~~

Kafasına taktığı bere, bugün ihtimalle askeriyeden kalma askeri desenli montu ve her ihtimale karşın belinde asılı olan tabancası ile çok yakışıklı duruyordu.

Uzun zamandır onun dış görünüşü ile ilgilenmem ve hareketleri kalbimi hızlandırıyordu. Hiç böyle hissetmemiştim.

Ve aklıma zil çalmadan önce yaşadığımız an her geldiğinde nedense yüzüm yanıyor ve utançtan ölecek gibi hissediyordum.

"Şuradan gidelim." Diye emir vermesi ile kafamı salladım. O önde giderken ben ise onun botunun yarattığı izlerin üzerinden gidiyordum.

O âdeta bir komutan gibi dik ve çevik bir şekilde ilerlerken, balık tutmadan önce ormanı bana gezdiriyordu.

Saniyeler sonra yokuş yukarı çıkmam ile zar zor nefes almaya başladım. Gözlerim önüme döndüğü zaman Çakırın kalçasını görmemle heyecanla yuktundum ve bakışlarımı diğer tarafta çevirdim.

En sonunda yokuşun bitmesi ile uçurum gibi bir yere geldik. O geniş sırtı ile manzaraya bakarken nefes nefese yanında bittim.

Gördüğüm görüntü tam olarak uzun ağaçların arasında kalan ve geniş bir doğal havuzdu.

Aşağı doğru hafif sarkmam ile, dağın içinden çıkan suyun şelale etkisi yaratıp doğal havuza düştüğünü gördüm.

Doğal havuzun çevresinde, çakıl ve kumla doluyken, şu masmavi ve çok berraktı.

O kadar berraktı ki şu şuan bulunduğum konumdan, suyun dibindeki taşları bile görebiliyordum.

Dünyaya ait olmayan bu havuzun hemen karşısında ise akan dere cabasıydı.

"Kışın bu gördüğün doğal havuz bir jakuzi gibi. Dağların içinden sıcak su akıyor ve insanı dinlendiriyor." Dediği zaman heyecanla yuktundum.

Belki bir gün bu sıcak doğal yerde, bir kış günü bulunurduk.

"Bizim balık tutacağımız yer karşıda." Dediği zaman ona döndüm ve "Nasıl ineceğiz?" Diye sordum.

Küçük bir gülücük mırıldanırken "Kısa yoldan mı inmek istersin? Uzundan mı?" Diye sordu.

Yorgunlukla "Kısa." Dediğim zaman elimi tutması bir oldu. Tüylerim diken diken olurken "Gel benimle." Diye ekledi.

Buğday tenli elleri, ellerimi kavrarken uçurumun en sonuna geldik.

Gözlerim ona dönerken, gülümsedi ve "Derin bir nefes al." Dedi. "Hayatta olmaz." Dememle "Merak etme, düşündüğün şey olmayacak." Dedi.

"Sadece güven bana." Diye eklediği zaman derin bir nefes aldım. O elini yukarı atması ile benim kaşlarım çatıldı.

Saniyeler sonra çevik bir hareketle beni kucağına alması ve yukardan tuttuğu bir ot kayışına bindi ve bizi yer çekimine doğru bıraktı.

Yükseklikten dolayı anlık etki eden yüksek kütle çekimi ile açılı bir şekilde ivmelendik. Benim nefesim kesilirken, o bizi havada kuvvet uygularken ilerletti ve açıyı arttırdı.

Saniyeler sonra çakıl ve kum birikintisine yumuşak bir iniş yapmamız ile kayışı bıraktı.

Kayış eski yerine doğru giderken, hayranlıkla ona döndüm. "Nasıldı?" Diye sorması ile "Muhteşem!" Diye heyecanla konuştum.

Dudakları kıvrılırken "Senin gibi." Dediği zaman âdeta kalbim duracak gibi oldu.

Mavi gözlerini, gözlerime kitlediği zaman kalp atışlarım hızlandı.

Suyun şelaleden düşme sesi, onun mavi gözleri ve kalbimin ritmi.

Saniyeler sonra gözlerim doldu. Bana doğru bir adım atarken nefesim kesildi.

Mavi gözlerini kısaması ile ellerimi tuttu. "Neden böylesin?" Diye sorduğu zaman yuktundum.

"Nasılım?" Dediğim zaman "Neden sürekli nefesimi kesiyorsun?" Diye sorduğu zaman yutkundum.

Saniyeler sonra "Artık sonuçlar umrumda değil." Dediği zaman afalladım, bunu söyler söylemez dudaklarıma kapanması ile tüylerim diken diken oldu.

Artık burada da bir şeyler olsun istiyorum, İki yabancı olmasınlar iki aşık olsunlar...

İstilaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin