Medya: Çakır.
Gözlerim hafif aralanırken yandaki bedene baktım. O hâlâ uyuyordu.
Uykum hafif olduğu için gece boyunca bütün uyanışlarını duymuştum. Onun uykusu benimkinden daha hafifti. Gece her tıkırtıya uyanıp, kontrol etmişti.
Ve belki de gece boyunca en az 10 kere kalmıştı. Epey yorgun olması gerekiyordu.
Gözlerim saate iliştiği zaman 8'e geldiğini gördüm. Yerimden kalkarken onu uyandırmamak için sessizce yataktan kalktım.
Çevreme bakınca içeri dolan güneş ışığı ile esnedim. Güzel bir geceydi, birlikte yatmıştık.
Dönüp ona baktığım zaman uyuduğunu gördüm, muhtemelen sabah olduğu için pek bir şey olmaz diye uyuyordu.
Odadan çıkarken aşağı ilerledim. Merdivenlerden inerken gözlerim kapıya ulaştı.
Kapının 3 kat kitlendiği uzaktan bile belli oluyordu, camların ise hepsi kapanmıştı. Belli ki en son baş edemeyince böyle bir yönteme vurmuştu.
Belki de bir paranoyaktı, ama bu durumda her insan paranoyaklık yapardı.
Gözlerim mutfak masasının üzerindeki erzaklara yöneldi. Belki ona iyi bir kahvaltı hazırlarsam teşekkür etmiş olabilirdim.
Erzakları teker teker yavaşça indirdim ve hepsini kıyafet-yemek-mama gibi gruplandırdım.
Mutfağı biraz incelediğim zaman hiç bir şey olmadığını gördüm. Belli ki bu ev uzun zamandır kullanılmıyordu.
Yemek erzaklarını teker teker boşalttım ve onları raflara düzenle dizdim.
Yemek yapmakta genelde çok iyiydim, kendi yemeklerimi hep beğenirdim.
Ama yine de pek bir arkadaşım açıkcası hiç arkadaşım olmadığı için yemeklerimi hep tatardım.
Bütün erzakları hızla dizdikten sonra elimizdeki erzaklarla bir şeyler hazırlamaya başladım.
Ocağa baktığım zaman yandığını gördüm, demekli tüpü bitmemişti.
Elimden gelen bütün gücümle hazırlayabildiğim en güzel kahvaltıyı hazırladım.
Her şey hazırlanınca ellerimi havlu ile silip yukarı doğru yöneldim.
Kapıyı açtığım zaman saatin 8 buçuk olduğunu gördüm. Yatakta yatan uzun boylu adama karşı "Çakır." Diye seslendim.
Hemen gözlerini açıp kalkması ile irkildim ve geriye doğru titreyerek sendeledim.
"Talas? Ne oldu?" Diye acelece sormasıyla bende aynı tonla "B-Bir şey olmadı, ben sadece uyandırmak istedim." Dedim.
Bunu duyar duymaz endişe ile kalkan kaşları yavaşça aşağı indi ve kendini yatağa doğru sertçe bıraktı.
Ellerini yüzüne götürüp, gözlerini ovuşturdu.
"Niye böyle uyandırıyorsun ki? Bir şey oldu sandım." Demesiyle dudağının kenarı kıvrıldı.
"Merak etmeyin komutanım, her şey yolunda." Diyip yanına doğru gitmemle gözleri bana doğru döndü.
Hafif gülerken "Komutanım mı?" Diye sordu alayla.
"Komutan değil misiniz?" Diye şakayla sormamla "Evet de değişik geldi." Dedi yüzüme bakarken.
"Her neyse hadi kalk, kahvaltı hazırladım soğmadan yiyelim." Dememle yerinden doğruldu.
"Kahvaltı mı? Ne ara hazırlandın?" Diye sormasıyla "Sen uyurken." Dedim hafif laf çarparak.
Şuan iki gün önce tanıştığım adamla 40 yıllık evli gibi sohbet ediyordum.
"Eşya taşımada pek iyi olmasak ta mutfakta iyiyiz." Dememle dudaklarını vay canına anlamında büktü.
Yerinden kalkarken hızla kalkıp yanımda bitince benden ne kadar uzun olduğunu tekrardan anladım.
O aşağı doğru adımlarken bende arkasından gittim.
Merdivenlerden inerken hafif duraksadı, masayı görünce şaşırdı.
Ben ona aldırmadan mutfağa doğru ilerledim ve ocaktaki çayın altını söndürdüm.
Çayı alırken o ise masaya bakarken masaya yavaşça oturdu.
Önüne koyduğum çay bardağı ile bardağa döndü ve "Çay da mı var?" Diye şaşkınlıkla sordu.
Şuan o adamdan geriye masum bir çocuk vardı sanki..
"Evet, dün çayda aldım." Diye masumca sorduğu soruyu masumca cevapladım.
Çayını doldururken, önüne şekerini uzattım.
Önüne bir adet tabak koyarken bende aynı şeyleri yapıp tam karşısında oturdum.
Ben tabağıma bir şeyler almaya başlarken o hâlâ masaya bakıyordu.
"Yesene ne oldu ki? Beğenmedin mi?" Diye şaşkın ve üzgünlükle sormamla bakışları bana döndü.
Eğer beğenmediyse gerçekten üzülürdüm çünkü şuan ona farklı bir yoldan teşekkür edemezdim.
"Yok beğendin." Demesiyle sıktığım bedenim biraz gevşer gibi oldu. "Çok beğendim de." Dedi ve durdu.
Yüzüne boş boş bakarken derin bir nefes verdi ve "Ben uzun zamandır gerçek bir kahvaltı yapmamıştım." Dedi sıkıntılı bir nefes verip.
Olduğum yerde kaskatı kesilirken buna gerçekten üzüldüğünün farkındaydım. Bir sorunu olmalıydı ve bu geçmişle alakalı olmalıydı. Ama bunun şuanlık üzerine gitmeyecektim.
"Bundan sonra hep yaparsın, ben sana hazırlarım." Dememle hemen bakışları bana döndü.
Gözlerinin ışıldaması ile neredeyse ruhum titredi, elimdeki çatalla tabağına bir şeyler koymaya başladım.
"Bak ben yumurtayı çok güzel yaparım, sucukta pişirdim ikisinin kombinasyonu muhteşem oluyor." Diye sucuk ve yumurtadan tabağına koydum.
O ise bütün dediklerime karşı sadece yüzüme bakıyordu. Şuan gerçekten değişik hissediyordum, onun hisselerini ise iliklerime kadar hissediyordum.
Yerime geri çekildiğim zaman çatalı ile yemeye başladı. İlk kez yumurtadan aldığı zaman ağzında ağır ağır çiğnedi.
Yüzüme bakıp "Bu çok güzel olmuş." Demesiyle gülümsedim.
Çok geçmeden ikinciyi alması ile gururum okşandı, demek ki gerçekten o kadar güzel yemek yapıyordum.
Sofradaki her şeyden teker teker yerken yiyiş tarzını hayranlıkla izledim.
Gerçekten uzun süre gerçek bir kahvaltı yapmamıştı. Tek yaşıyordu, belki de karısından boşanmıştı.
"Çakır." Dememle anında bana baktı.
"Ne oldu sana? Boşandın da ondan mı böyle değişik oldun bu kahvaltıyı görünce." Dememle ağzındaki lokmayı zar zor yuttu yüzüme bakarken.
Bu sorudan rahatsız olmuş gibiydi.
"Hiç evlenmedim." Dediği zaman yüzüne kitlendim. "Komutanlıktan tecil edilmeden önce hep annem hazırlardı." Demesiyle acıyla yüzümü buruşturdum.
İçimden keşke sormasaydım diye kendime küfür ederken "Komutanlıktan tecil edildikten sonra annem beni dışladı ve evlatlıktan reddetti." Demesiyle dehşet içinde ona baktım.
Şimdi az önce öldüğünü düşündüğüm için üzüldüğüm kadına nefret besleyecek konuma gelmiştim.
"Bu yüzden yalnız yaşıyorum ve pek yemek yapmayı beceremem." Demesiyle bakışlarım önüme döndü.
Bir kaç saniye sonra "Üzülme sen bana bundan sonra hep hazırlarsın, az önce sen dedin." Diye çocuksu bir tonla konuşunca hemen başımı kaldırdım.
O ciddi adamdan geriye şimdi gerçekten bir çocuk kalmıştı.
"Hazırlarım, söz." Dememle gözleri parladı.
Çakır çok tatlı geliyor bana..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstila
RomanceÇakır, zamanında komutanlıktan tecil edilen bir adamdır. Talas ise zamanının neredeyse tamamını evinde geçiren biridir. Nereden ve nasıl geldiği belli olmayan bir zombi virüsü dünyayı ele geçirince bu iki adam yollarına beraber devam edeceklerdi. Tü...