Medya: Çakır.
Arabada ilerlerken kemikli elleri ile direksiyonu kavramıştı.
"Silah, tuzak ve bolca tohum. Başka bir şey alacak mıyız?" Diye sormamla yola bakarken biraz düşündü.
"Senin istediğin bir şey var mı?" Diye sorduğu zaman bende düşünmeye başladım.
"Sıkılırsak okumak için biraz kitapta yazıyorum." Dediğim zaman kafa salladı.
Elimdeki liseye dediklerimin yanına kitabı da eklerken "Spor aletleri de yaz." Dediği zaman ona döndüm.
"Benim kitap okuma gibi bir alışkanlığım yok ama en azından spor yaparım." Dediği zaman kafa salladım.
Spor aletleri de yazarken arabayı sağa kırdı.
Bakışlarımı yola çevirirken karşıma çıkan büyük market ile duruşumu dikleştirdim.
Bu marketi hiç görmemiştim, galiba 'tuzak, av, silah' gibi şeylerle hiç ilgilenmediğim için hiç görmemiştim.
"Buraya hiç gelmemiştim." Dememle bakışları bana döndü.
"Burası normalde senin gibilerin geleceği bir yer değil." Derken bende bakışlarımı devasa binadan çekip ona döndürdüm.
"Benim gibilerin?" Diye sorarken "Yani.. sen kibarsın.. naziksin.. hiç bir canlıya zarar vermemişsindir." Diye duraksayarak konuştu.
"Doğru." Dememle "Burası genelde ava çıkanların geldiği bir yer." Diye hemen ardına ekledi hızlı hızlı konuşurken.
Az önce bana 'kibarsın, naziksin' derken kızarmış ve duraksamıştı. Galiba utanırken duraksayarak konuşuyordu. Ama neden benden utanıyordu ki?
Arabadan inerken "Hadi, gidelim." Dedi daha sessiz bir tonda. Hemen kafa salladım.
Markete doğru girerken "Yaklaş bana." Demesiyle hızla ona döndüm.
"Burası büyük bir yer, büyük ihtimalle içeride hoş olmayan şahıslar olabilir." Diye açıklama yaptığı zaman kafa salladım.
Ona yaklaştım ve aramızda biraz mesafe bırakarak yanında yürümeye başladım.
Marketin camdan yapılmış kapalı kapısına geldiğimiz zaman ellerini cama bir dürbün gibi koydu ve içeriyi izledi.
Camdan ayrılıp "Kenara çekil." Dediği anda dediğini yaptım. O yerden aldığı ve benim yeni gördüğüm büyük cüsseli bir taşı alıp tüm gücüyle cama fırlattı.
Taşın momentumunu kaldıramayan cam neredeyse en ufak parçalarına kadar çatladı ama kırılmadı. Taş yüksek sesle yere düşerken taşı tekrar aldı.
Daha da uzaklaşıp, bana kafası ile arkasına geçmemi emretti.
Ben onun arkasına geçerken bu sefer uzaklaştığı mesafeden tekrardan tüm gücüyle taşı attı.
Cam bu sefer tuzla buz olurken, parçaları yere düştü. Taş içeri doğru hareket etmeye devam ederken o benim kolumdan tuttu.
Ben kaşlarımı çatarken "Hadi, yürü." Diye komut verdi.
Kapının önüne geldiğimizde açtığı deliğe baktı. Boyu benden uzundu ve oluşturduğu delikte neredeyse onun geçebileceği bir şekildeydi.
Ben bir deliğe bir de ona bakarken, birden havalanmam ile gözlerim korkuyla açıldı.
Beni kucağına almış bir şekilde delikten hızla geçti ve kaygan zemine ayak üstü düştü.
Dengesini sağlayıp, dimdik dururken biraz öteye beraber kaydık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstila
RomanceÇakır, zamanında komutanlıktan tecil edilen bir adamdır. Talas ise zamanının neredeyse tamamını evinde geçiren biridir. Nereden ve nasıl geldiği belli olmayan bir zombi virüsü dünyayı ele geçirince bu iki adam yollarına beraber devam edeceklerdi. Tü...