Medya: Çakır.
Bugün menüde yaprak sarma vardı, gerçekten bir şef olmuştum.
Ama her şeyi neredeyse hazırlayıp, sadece pişirme kalmıştı. Bunları ise daha sabahtan yaptığım için epey bir vaktim vardı.
Çakır sabahtan beni uyarıp, bahçede önemli bir işinin olduğunu ve sürekli kaynak yapacağından arka bahçeye bakmamamı söylemişti.
Bende dediği gibi yapıp, salonda aldığım kitaplardan birini okuyordum.
Kitap kapağını çevirirken, yeni sayfaya geçmiştim ki hiç okumak istemediğimi fark ettim. Kitabı kapatırken, yerimden kalktım.
Belki bir ihtimal televizyon çalışıyordur diye tam televizyonun yanına gidecektim ki kapının gıcırdaması ile kapıya döndüm.
Çakır kapı önünde gülümserken kaşlarım çatıldı. Onun hiç bu kadar samimi bir şekilde gülümsediğini görmemiştim.
"Bir şey mi oldu?" Diye sormamla, kafasını olumsuz anlamda salladı ve içeri doğru adımladı.
Gözlerim onu süzerken, baştan aşağı toz içindeydi. Galiba ağır çalışmıştı.
"Hiçbir şey olmadı, merak etme. Sana bir sürprizim var." Dedi heyecanla karşımda dikilip.
Kaşlarım çatılırken, gülümsedim. Bu hoşuma gitmişti de durup dururken bu sürpriz nereden çıkmıştı?
"Gözlerini kapat." Dediği zaman gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Hatta dur." Dediği zaman hızla yukarı yöneldi. Benim gözlerim ise ondaydı.
Merdivenlerden heyecanla inerken elinde getirdiği kumaşa baktım. Büyük ihtimalle gözlerimi kapatacaktı.
"Ben seni yönlendireceğim." Dediği zaman derin bir nefes aldım. O ise kumaşla gözlerimi kapattı.
Gözlerim kapanırken ellerim ile etrafı taradım. Onun elimi tutması ile irkilsem de bozuntuya vermedim.
Beraber ilerlerken onun koluna girmeyi tercih ettim, karşı gelmedi.
Onun koluna girmiş bir şekilde ilerlerken "Iı şimdi bazı tuzaklar var. Benim atla dediğim yerlerden atlaman gerek." Dediği zaman durdum.
"O zaman gözlerimi-" demiştim ki "Hayır, hayır. Sadece güven bana." Dedi anında.
Derin bir nefes verip ilerlemeye devam ettim. Çakır'ın bir kaç saniye sonra "Şimdi Atla." Dediği zaman dediğini yaptım.
İlerlerken "Buradan sağa." Dedi ve sağa ilerledi. Bende ona eşlik ettim.
"Şöyle yanlamasına." Diye adeta bir komutan gibi emir verirken, ona itaat ettim.
"Tamamdır." Demesiyle stresten kurtulmuş bir nefes verdim. Onun ilerlemesiyle bende ilerlemeye devam ettim.
Bir kaç adım daha atınca beni bıraktı. Ben anında "Çakır? Nerdesin?" Diye sormamla uzaktan bir ses "Şimdi gözlerini açabilirsin." Dedi.
Gözlerimdeki kumaşı çözerken gözlerime hücum eden gün ışığı ile yüzümü buruşturdum.
Adından netleşen uzun gövdeli ağaç ve hemen yanındaki masa ile beni karşıladı.
Ağaca uzanan bir merdiven ve merdivenin sonundaki ağaç ev ise hemen ardından gördüğüm ikinci şey oldu.
En son ise ağaca asılı olan salıncağı gördüm. Gözlerim ışıl ışıl parlarken "Nasıl? Senin için yaptım." Dedi.
"Bu kadar şeyi nasıl bu kadar kısa bir sürede yaptın?" Diye sormamla gülümsedi.
"Evde canın çok sıkılıyor diye bir salıncak yaptım." Dedi ve masanın yanına gelirken "Akşamları da yemeği bu masada yeriz." Diye ekledi.
Ağaç eve bakışları dönerken "Bazen belki sıkılırız diye bize ağaç ev bile yaptım." Dediği zaman gözlerim doldu.
Hepsi muhteşem bir marongozlukla yapılmıştı. Bu adamın el becerisi beni hayranlıktan öldürecek seviyedeydi.
"Ben.. teşekkür ederim." Dememle sıcak bir şekilde gülümsedi.
"Teşekkür etme, eğlen." Dediği zaman anlamadım. Ona anlamaz bakışlar yollarken yanıma gelip beni elimden tutması ile sendeledim.
Salıncağa doğru giderken, salıncağa geldiğimiz zaman beni özenle oturttu.
Ben salıncağın iplerini tutarken kulaklarıma eğildi ve "Hazır mısın?" Diye sordu.
Heyecanla kafamı sallarken arkadan uyguladığı itme kuvveti ile salıncak hız kazandı.
Havada salınırken, beni aradan ittirmesi hızımı arttırıyordu. Şimdi gerçekten bir çocuk gibiyim.
"Muhteşem." Diye bağırmam ile arkadan kıkırdadı. "Uçuyorum resmen." Diye ekledim.
"Sen yeter ki iste, ben seni hep uçururum." Dediği zaman heyecandan neredeyse küçük dilimi yutacaktım.
O da söylediği şeye utanırken, kuvveti arttırdı. Ben yüksek bir ivme ile havalanırken üzerime etikyen hava sürtünmesi ile âdeta ferahladım.
Bu ferahlamaya ihtiyacım vardı çünkü şuana kadar hiç bu kadar sıcak hissetmemiştim.
Yanaklarım yanarken aynı anda ferah rüzgarı hissetmek güzeldi.
Salıncağa uyguladığı kuvvetle dengemi neredeyse kaybedecektim.
Bunu görür görmez salıncağı birden durdurması ile arkamı döndüm telaşla.
Burunlarımız birbirine değerken olduğum yerde kala kaldım.
Onun gözleri bendeyken, ben yutkundum. Aramızdaki yakınlığı daha yeni anlarken hemen kendini geri çekti.
"Her neyse mutlu olduysan sevdim." Derken utanç içinde bende aynı duygu ile kalktım.
Kafa sallamam ile başka bir yöne baktı. Bende eve doğru ilerledim.
~~~~
Yıldızların altında önündeki boş tabakla bekleyen adama gözlerim kaydı.
"Çok mu acıktın?" Diye sormamla kafa salladı. "Bugün çok çalıştın." Diye ekledim.
Önüne koyduğum sarma ile gözleri ışıldadı. Belli ki bunu da uzun zamandır yemiyordu.
O yemeye başlarken bende yemeye başladım. Benim aksime o iştahla yiyordu.
Gözlerim arada bir ona giderken, dudaklarımın kenarı kıvrıldı.
Ben yemeğe geri dönerken, onun gözlerini üzerimde hissetmem ile bakışlarım ona döndü.
Gözlerimin içine gülümseyerek bakarken, ağzındaki lokmadan dolayı şiş olan yanaklarına karşı gülümsedim.
Şuan acayip komik duruyordu. Gülümsememe karşı kaşları çatılırken sinirle ağızdaki lokmayı yuttu.
Kafamı diğer tarafa çevirmen ile derin bir nefes aldı. Buna karşın gülmemi durdurmaya çalıştım.
O sinirle çatalı sarmaya bağırırken, gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
Gözlerim ona dönünce bana baktığını gördüm. "Affedin komutanım." Dememle sarmayı hırsla çiğnedi ve yuttu.
Yanda duran bardağa meyve suyu koydum. Ardından ona uzatınca önce meyve suyuna sonra bana baktı.
Şuan siniri çok tatlı duruyordu. Bu adam bu kadar sinirliyken nasıl bu kadar tatlı olabiliyordu?
Meyve suyunu içerken, "Tamam tamam kızma ya." Dedim sitem ederken.
Gözlerimin içine bakarken, sadece sustu. Şuan ortamda derin bir sessizlik vardı. Onun ise gözleri bendeydi.
Etrafta vizildayan çekirgelerin sesi kulağımı tırmalarken, onun bakışları gözlerimi titretti.
Ardından yemeğine sessiz bir şekilde dönerken gözlerim göğüsüne ilişti. Kalbi hızlı atıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstila
RomanceÇakır, zamanında komutanlıktan tecil edilen bir adamdır. Talas ise zamanının neredeyse tamamını evinde geçiren biridir. Nereden ve nasıl geldiği belli olmayan bir zombi virüsü dünyayı ele geçirince bu iki adam yollarına beraber devam edeceklerdi. Tü...