Medya: Çakır.
Zaman, mekan ve olay algısı insanın çevresinde olup bitenleri algılaması ve anlamlandırması için çok önemli unusrlar.
İstilanın başlaması ile kendimi hiç tanımadığım ama ileride tanığım için her gün şükredeceğim bir adamla birlikte hiç bilmediğim bir dağ evinde bulmuştum.
Burası onun eviydi, bahçede bir köpeği vardı ve sonbahar son nefeslerini kışın kapıya çöktüğü günlerde veriyordu.
Şuana kadar hayatımda hiç kimseye bağlı kalmamış, her zaman kendi başının çaresine bakan bir çocuk olmuştum.
Ve bu çocuğun büyümesiyle oluşan kişiliğimin inşa ettiği yaşam Japonya'da patlak veren bir zombi virüsü ile alt üst olsa da bana hayal edemeyeceğimden daha güzel bir şey bahşstmişti.
Çakır, buz mavisi gözleri ve bir kelebek kadar güzel olan ruhuyla yalnız ve komutanlıktan tecil edilmiş bir adam.
Kendine ilgi gösteren düzinelerce kızdan kibar ve nazik bir şekilde kurtulmuş ve hayallerindeki erkeği bulacağı günü saymış olan bir adam.
Hayatımdaki en büyük şansım onun gibi birine sahip olmaktı.
Kim bilebilirdi ki yetimhanede açlıkla büyümüş ve kimsenin yüzüne bile bakmadığı bir çocuğun bu denli muhteşemin ötesinde bir adamla birlikte olacağını?
Kim bilebilirdi aydan karın üzerine damlamışta karı parlatmış gibi yakışıklı olan bir komutanın benim birlikte olacağını?
Şimdi o komutanın yanında adımlıyordum. Onun bir elinde tüfek vardı diğer eli ise benim elimi tutuyordu.
Çevresine temkinli bakışlar atarken köpeği Max ise etrafta dolanıyor ve etrafa kurulan tuzakları kontrol ediyordu.
O tamamen bir komutandı, her türlü ihtimali titizlikle düşünen ve işleyen bir komutandı.
Evin etrafını elektrik telleriyle çevreleyip, çeşitli tuzakları bahçeye koyduktan sonra evine kapanan biri değildi.
Evin etrafındaki ormanda karların altına çeşitli tuzaklar kurmuştuk.
Bu ne kadar tehlikeli ve benim istediğim bir şey olsa da ormanın içi hayatımızdaki en bilinmezlik noktasıydı.
Her iki haftaya bir ormana düzenli olarak gelir ve evin etrafındaki tuzakları kontrol ederdik.
Daha doğrusu o ederdi, çünkü ben bu işlerden hiç anlamadığım için tuzakların bakımı veya yeniden kurumu ile ilgili getir götür işlerini yapıyordum.
Normalde Çakır'a kalsa benim hiç gelmemi istemiyordu. Dağ evini her terk ettiğimizde etrafına sürekli bakınıyor ve kendinden çok benim adımlarımla ilgileniyordu.
Ondan bir adım ileri attığımda anında bana sinirlenip, kızıyor hatta bir kaç dakika boyunca homurdanıyordu.
Bir kaç adım sonra Çakır'ın aniden bileğimden tutması ile kas katı kesildim.
Çakır kuvvetle beni kendine çekip, arkasına doğru yerleştirirken bakışları yukarı dönüktü.
Benimde onun arkasında bakışlarım onun baktığı yere doğru dönerken baş aşağı asılmış ve karnı delinmiş bir bedeni gördüm.
Korkuyla kas katı kesilip, yutkunamazken gözlerimi bedenden ayıramıyordum.
Solgun ten rengi, kararmış ve resmen siyaha dönmüş kanı ve aynı kanı gibi olan gözleri.
Göz bebekleri maviye dönmüş, gözünün çevresindeki beyaz fer ise tıpkı kanı gibi siyaha dönmüştü.
Çakır derin bir nefes alıp, beni daha da geriye çekerken ben onun askeri montunu iyice sıktım.
Buz mavisi gözleri bana dönerken "Korkma, ölmüş zaten." Dedi.
"Gidelim buradan."
Sızlanarak söylediğim şeye karşın kafasını salladı ve buraya kadar çektiği az ilerideki kızağa baktı.
Eldivenli elinin parmaklarını dudakları arasında getirip, ıslık çalması ile köpeği anında yanına doğru koşmaya başladı.
Çakır çenesi ile kızağı işaret ederken köpek sendeledi ve daha sonra hızla gidip, kızağın içindeki küreği ağıza aldı.
Tekrar yanımıza koşup, küreği Çakır'ın ayağının dibine bırakırken Çakır eğildi ve köpeğin başını okşadı.
Çakır, Max'i gerçekten normalin üzerinde bir yetenekle eğitmişti. Max'in Çakır'a karşı sadakati ve hizmeti hiçbir köpekle yarışamazdı.
Çakır yerdeki küreği alıp, zombinin hemen aşağısındaki yeri kazmaya başladı.
Bedenleri sanki toprakta eriyor gibiydi. Toprağa gömdüğümüz zombi cesetleri bir kaç hafta içinde kemiklerine ayrışıyordu.
~~~~
"Talas."
Elimdeki tabağı üst rafa koyarken bakışlarım ona döndü.
Onun mavi gözleri benim gözlerimin içine bakarken "Banyoda biraz takılalım mı?" Dedi çekingen bir ses tonuyla.
"Elbette, sen geç ben geliyorum." Dememle birlikte yakışıklı suratında bir gülümseme oluştu.
Onun yakışıklı suratına da, gülümsemesine de, gülümsemesini sağlayan ruhuna da kurban olurdum..
Mutfaktan çıkıp, ardiyeye doğru yol aldım ve daha bugün yıkayıp yeni yerleştiğim kovalardan birini elime aldım.
Daha sonra bir adet bezi de alıp, kovanın kenarına astım ve ardiyeden çıkıp üst kata uzanan merdivenlere yöneldim.
Merdivenlerden çıkıp, koriodara gelmemle birlikte Çakır yatak odasından altında sadece bir havlu ile çıktı.
Uzun boyu ve yapılı vücudu hoşuma giderken dudaklarımın kıvrılmasına engel olamadım. Tam anlamıyla bir yunan tanrısı gibiydi ;).
Banyodan içeri girmemle birlikte kapıyı kapattım. O küvete doğru ilerleyip, kuvvetine yanında durduğu zaman belindeki havluyu açtı ve yere düşmesini sağladı..
O küvetin içine girerken ben hızla kafamı banyodaki dolaba çevirdim.
Yan bir şekilde ona bakmamla onunda bana baktığını gördüm. Daha sonra uzun biraz kızarması ile arkasını döndü.
Bende hızla önüme dönüp, utanç içinde derin bir nefes almamla dolaptan sabun ve şampuanları çıkarttım.
Kovayı da elime alıp, küvetin yanına doğru ilerledim ve yarısı su ile dolu küvetin içindeki adamın yanında bittim.
O elini musluğa attı ve suyu kapattı. Bende elimdeki sıvı sabunu küvetin içine damlattım.
Daha sonra bezi suyun içine daldırıp, sabunu da dökmemle birlikte bezi köpürttüm ve bir elimle bileğini tutup, yapılı koluna bezi sürtmeye başladım.
Köpük kasları arasına dağılıp, tenine sürterken bez üzerinden o kasları hissetmemin verdiği hissiyatla kızardım.
Yavaşça bezi boynuna doğru ilerletmemle birlikte kafasını yan çevirip, bana baktı.
Buz mavisi gözleri gözlerimin içine bakarken derin bir nefes alması ile sıcak nefesi yüzüme vurdu.
"Talas'ım, buraya gel.."
Sessiz bir tonda söylediği şeye karşın yaklaştı ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı..
Maron kitabının döneminden yeni çıktım ve romantik bir şeyler yazmanın boşluğuna düştüm.
Ha, bir de zaten 7/24 İstila kitabının döneminden çıkamadım için de buraya gelip, bir bölüm yazmak istedim. Umarım bölümü beğenmişsinizdir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstila
RomanceÇakır, zamanında komutanlıktan tecil edilen bir adamdır. Talas ise zamanının neredeyse tamamını evinde geçiren biridir. Nereden ve nasıl geldiği belli olmayan bir zombi virüsü dünyayı ele geçirince bu iki adam yollarına beraber devam edeceklerdi. Tü...