Medya: Çakır.
"Bugün güvenli bölge dışına çıkmamız gerekecek." Dediği zaman kaşlarım çatıldı.
"Sebep?" Diye sorduğum zaman kaşlarım çatıldı.
"Çevrede bulunan zombilerin temizlenmesi emrini verdi patron, benim elimde olan bir şey değil." Dedi hafif üzgün çıkan sesiyle.
Ben kafamı yavaşça sallarken bana doğru bir attı.
Ellerini yanaklarıma koyarken, mavi gözlerini gözlerime dikti.
"Akşama gelmeye çalışacağım, söz veriyorum." Dediği zaman yutkundum.
"Hem zaten burası güvenli bölge, korkmanı gerektirecek hiçbir şey yok." Dedi güvenilir bir tonla.
Ben kafamı yavaşça sallarken mayışmış gözlerle ona baktım.
O benim bu hâlime hafifçe gülümserken burnumun ucuna bir öpücük kondurdu ve gözlerini yavaşça kapattı.
Öpücükleri bile huzur vericiydi, beni zamanın sonuna kadar öpse sesimi bile çıkarmazdım.
Öpücükleri yavaşça derinleşirken yavaşça kendini çekmeye başladı. Öpücüklerinden kendini hiç çekmek istemediğini anlayabiliyordum.
Gözlerimin içine özlemle bakarken "Görüşürüz." Dedi sadece.
Bende gülümsedim ve "Görüşürüz canım içi." Dedim sadece.
O benim bu sözüme karşın derin bir şekilde gülümserken kanepe üzerindeki askeri montunu aldı ve üzerine geçirdi.
Bakışları bana dönerken gözünü kırptı ve çıkışa doğru yöneldi.
O gitti ama kokusu bir kaç dakika boyunca burnumda kaldı ve bana kendisini hatırlattı.
~~~~
~yazarın ağzından.~
Çakır elinde tutmuş olduğu silah ile dik bir şekilde dururken burnundan nefes aldı.
Arkada duran ve bir haftadır yetiştirdiği askerlere bakarken sert bakışları altından "Az ilerideler sesleri geliyor." Dedi sert sesiyle.
Askerler cesaretli durmaya çalışırken, ellerindeki silahlara dört elle sarılmışlardı.
Çakır güvenli bölgeye komutan olarak geldiğinden beri askerlerin resmen silah tutuşu bile gelişmişti.
"Bir." Dediği zaman sesi dişlerinin arasından çıktı.
"İki." Diye ardına eklediği zaman eli tetiğe gitti ve derin bir nefes aldı.
"Üç!" Dediği zaman hep beraber tüm güçleri ile koştular.
Tam o anda bir kadının leşini yemekte olan zombilerin bakışları onlara döndü.
Gözlerindeki aç ifade ile bir grup asker ve Çakır'a bakarken birden üstlerine koşmaları bir oldu.
Çakır içine aldığı derin nefesi bırakırken silahını sıkmaya başladı.
Zombiler teker teker yere inerken, sadece bir kaç adım öte ile kurtuluyorlardı.
Çakır yavaş yavaş geriye gidekren bir askerin üzerine bir zombinin atlaması bir oldu.
Çakır korku ile askerin üzerindeki zombiyi tatatken arkasından yaklaşan zombiden habersizdi.
Son anda durduğu sesle kemerine bağladığı bıçağı çıkarması ile arkasındaki zombinin boğazına sallaması bir oldu.
O derin derin nefes alırken bıçağı hırsla çekti ve üzerine ten rengi solmuş zombinin siyahımsı kanı bulaştı.
Elinin tersi ile dudaklarına yapışan siyah kanı temizledi.
Kanlar içinde olan asker son nefeslerini verirken o da sıkıntılı nefesler verdi.
Askerin yanına doğru adımlarken gözlerini kıstı. Ölümün ne zaman nasıl geleceğini bilmiyorlardı.
"Yakın." Dediği zaman ayağı kalktı. Zombilerin ısırdığı bedenleri yapıyorlardı, çünkü virüsün bulaştığı bedenlerde virüs bedenleri tekrar hayata bir zombi olarak geri döndürüyordu.
Askerler benzin ve çakmakla gelirken Çakır biraz uzaklaştı ve kararmakta olan havayı izlemeye başladı.
Tam o esnada elini cebine atması ile cüzdanını çıkarttı. Talas'ın evden çıkarken şans eseri aldığı küçük fotoğrafını cüzdanında taşıyordu.
Cüzdan içindeki fotoğrafa bakarken istemizce gülümsedi.
Anlık olarak içinden 'İyi ki komutanlıktan.' Tecil edilmişim diye geçirdi. Yoksa aklı ondayken nasıl askerleri eğitebilirdi ki?
Tam bu esnada "Komutanım, etrafta başka zombiler görünmüyor. Güvenli bölgeye gidelim mi?" Diye sordu.
Çakır hızla kafasını sallarken "Evet, hepimiz yorulduk zaten." Dedi sert sesiyle.
Asker anında selam dururken, o da cüzdanını katladı ve cebine geri koydu.
Saatler sonra Talas'ı görecek olmanın heyecanını yaşıyordu. Evde oldukları zamanları şimdiden çok özlemişti.
Hem Talasa verdiği sözü tuttuğu içinde mutluydu, vicdanen çok rahat hissediyordu kendini.
~~~~
~Talas'ın ağzından.~
Ocaktaki yemeğin kapağını açtığım anda yüzüme vuran sıcak buhar ile gözlüklerim buharlaştı.
Benim kaşlarım çatılırken derin bir nefes verdim ve gözlüklerimi çıkarıp tek elim ile tencereden uzak tuttum.
Ocakta pişen yemeğe bakarken yavaşça kafamı salladım. Pişmişti, her ihtimale karşın Çakır belki gelir diye yemeği fazla yapmıştım.
Eğer gelmezse yemeği taze yiyemeyeceki. İçimden gelmesi için dua ederken kapının kildinin açılma sesini duyduğum esnada dudaklarımın kenarı kıvrıldı.
Yerimde doğrulurken kapıya heyecanla bakmaya başladım. Heyecanlı nefes alırken kapıdan giren bedene pür dikkat odaklandım.
Tam bu esnada içeri giren patron ile kaşlarım çatıldı.
İçeri doğru adımlarken "Merhaba Talas Bey." Dedi.
Ben kaşlarım çatık bir şekilde ona bakmaya devam ederken "Aslında şuan müsait-" Diyecektim ki sözümü kesti ve "Hemen gideceğim zaten." Dedi direkt.
Ben sesimi kesip ona biraz sinirle bakarken "Çakır ile olan ilişkiniz hakkında bir kaç soru sormak istiyorum." Dedi.
Benim kaşlarım daha fazla çatılırken yanıma doğru adımladı.
"Aranızda tam olarak ne geçiyor?" Diye sorduğu zaman yutkundum.
"Bu niye sizi alakadar ediyor?" Diye sorduğum zaman yüzüme bakıyordu.
"Çakır çok iyi bir komutan Talas Bey." Dediği zaman onu dinliyordum.
"Bence sizin istekleriniz yüzünden bizi bırakmayı düşünüyor." Dediği zaman gülümsedim.
"Siz herhalde bizim buraya neden geldiğimizi unuttunuz, Çakır ve ben burada başından beri geçiciyiz." Dedim hafif sinirli bir tonla.
Sinirimi bastırmaya çalışıyordum, ne de olsa bu adamın misafiri sayılırdık.
"Çakır ile burada kalmanız için elimden gelen her şeyi yapabilirim." Dediği zaman kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Hayır, teşekkür ederiz. Ancak ikimizde evimize geri dönme taraftarıyız." Dedim keskin bir tonla.
"Peki." Dediği zaman derin bir nefes verdi. Ben arkamı dönerken "Çıkarken kapıyı kapatın lütfen." Dedim.
Yemeğe doğru bir adım atarken tam o anda boynumda bir ağrı hissetmem ile gözlerim irileşti.
Onun sıcak nefesini boynumda hissederken "Uyu." Dedi sadece.
Gözlerim yavaşça kapanırken, nefeslerim ağırlaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstila
RomanceÇakır, zamanında komutanlıktan tecil edilen bir adamdır. Talas ise zamanının neredeyse tamamını evinde geçiren biridir. Nereden ve nasıl geldiği belli olmayan bir zombi virüsü dünyayı ele geçirince bu iki adam yollarına beraber devam edeceklerdi. Tü...