6. Bölüm

4K 245 57
                                    

Medya: Çakır.

10 saniye falan geçmişti ben tüm dikkatimle ona bakarken yanda duran suya elim uzandı.

Suyu alıp içmeye başlarken sorduğu ani soru ile kas katı kesildim.

"Homofobik misin?"

Su kas katı kesilen vücuduma ait boğazımdan boşluğa akar gibi geçerken bakışlarım ona döndü.

Elbette ki homofobik değildim, ancak hetero da değildim.

Gizli bir şekilde cinsel kimliğimi yaşarken kimseye bir şey demiyordum. Üstüne üstelik gizli bir şekilde LGBT'ye bağışlar yapıyordum.

"Değilim, hatta açık konuşmak gerekirse elbette ki değilim." Dememle bakışları hâlâ bendeydi.

"LGBT'ye bağışlar bile yapıyorum." Dememle gözlerini benden hiç ayırmadı.

"Hatta bir kaç ay önce psikolog tarafından eşcinsel olduğumu öğrendim." Dememle başını hafif kaldırdı.

Bu dikkatini çekmişti ve dikkatini çeken şey doğruydu. Bilmeme rağmen gitmiş ve gerçekle yüzleşmiştim bir kaç önce.

"Eşcinsel olduğum için komutanlıktan tecil edildim." Diye hızla söylediği şeye karşın kalbim hızla atmaya başladı.

Yandaki suyu alıp içmesiyle, bakışlarım ondaydı.

"İyi, en azından homofobik biriyle aynı evde değilim." Diye ortamın gerginliğini azaltmak için söylediğim şeye karşın gülümsedi.

"Bende." Diye karşılık vermesiyle yemeğe geri dönmüştük. Böyle pat diye bir şekilde söyleyeceğimi tahmin etmiyordum.

Aksine hiç söylememeyi düşünüyordum, çünkü hiç eşcinsel birine benzemiyordu.

Gündüz okuduğum mektupla eşcinsel olduğunu öğrendiğim için belki bu cesaretle aniden söylemiştim.

O rahatsızca yemeğini yerken, keşke sormasıydım diye kendime kızdım.

"Ee bugün ne yaptın?" Diye sormamla bunu sormamı beklemiyor gibi aniden gözleri bana döndü.

"Eve elektrik çektim, rüzgar ile sınırsız elektrik kaynağı elde edip, çitleri elektiriklettim." Dedi keyifle.

Bu işlerden hoşlanıyordu belli ki "Ben bu işlerden hiç anlamam." Diye sorduğum şeye karşın bakışları benim üzerimdeyken "Niye beceriksiz misin?" Diye sordu.

Kaşlarım çatılırken, o kıkırdamaya başladı. "Sende beceriksizsin." Diye sinirle söylenmem ile daha da gülmeye başladı.

"Bak bu doğru." Demesiyle bende ona katıldım. Uzun bir süre güldükten sonra gülmemizi durduran şey birbirimize bakmamız oldu.

O bana bakarken "Yatalım mı?" Diye sormasıyla rahatsızca kıpırdandım.

Karanlıktan korkuyordum evet ama onunla yatmakta garipti. Şimdi eşcinsel olduğunu öğrendiğim zaman daha da utanıyordum.

"Hep beraber mi yatağız, sen rahatsız olmuyor musun?" Dememle başını eğip öne döndü.

"Köpekleri hep sevmiştim, Max uzun zamandır benle komutanlık döneminden kalma yegane dostum. Ama onu evlat edinmemin bir diğer nedeni de tek yatamamam." Demesiyle bakışları bana döndü.

"Annemle kalırken, hep kardeşimle yatardım, Alıştım. Sonra onlardan ayrılınca Maxle yatmaya başladım. O ise şimdi dışarıda kulübesinde kalıyor." Dedi.

"Sende karanlıktan korkuyorsun, bende tek yatamıyorum. Beraber yatsak olmaz mı?" Diye sormasıyla bakışlarım ona döndü.

Son dediği şeyi sanki bir çocuk gibi söylemişti, sesi bana göre tatlı çıkmıştı.

"Peki.." Dememle hafif gülümser gibi oldu ama kendini hemen toplarladı.

~~~~

Gözlerimi açtığımda loş ışık yüzüme geldi, sabah olmuştu. Yaz olduğu için geceler kısaydı.

Yanıma baktığım zaman, yanımdaki boşluk ile kaşlarımı çattım.

Ayağı kalktığıp pencereye yaklaştım. Gözlerimi öfeleyerek pencereden dışarı bakmaya başladım.

Dışarıda odun kıran adamı görünce anlamadım, yazın ortasında neden odun kırıyordu ki?

Yanda duran ceketimi aldık ve üstüme geçirdim kapıya yöneldim ve odadan çıkıp, merdivenlere yöneldim. Merdivenlerden aşağı inerken kulağıma gelen balta sesleri ile gözlerimi kıstım.

Verendaya gelince gözleri beni buldu, "Günaydın." Dememle teri içinde olan alnını sildi ve "Günaydın." Diye karşılık verdi.

Ben arkamı dönerken, kahvaltı hazırlamak için mutfağa yöneldim.

Kahvaltıyı hazırlarken, bugün evi temizleyeceğim aklıma geldi. Kapıdan ses gelince içeri giren Çakır'ı gördüm.

Bana bir bakış atıp, salondaki kanepeye kendini attı. Yorgun olmalıydı.

"Bugün evin etrafına tuzaklar kuracağım ve şehire ineceğim." Demesiyle bakışlarım ona döndü.

"Sende geleceksin." Diye eklemesiyle evi temizlemem gerektiği akılma geldi. "Ama ben-" demiştim ki sözümü keserek "İtiraz istemiyorum, seni burada yalnız bırakmam." Dedi.

"Evi temizleyecektim." Diye kesilen sözümü tamamlarken gözlerini öfeledi ve "Öldükten sonra temiz olan evin ne anlamı var Talas?" Diye sordu.

Haklıydı, ölmek istemiyordum. Ama neden o da ölmemi istemiyordu?

"Dünya berbat bir kaos altında, hâlâ şehirlerde savunmak için bir şeyler olabilir. Bir kaç tohumda almamız lazım, erzaklar bittikten sonrasınıda düşünmeliyiz." Diye uzun bir açıklama yaptığı zaman gözlerim yaşardı.

"Erzaklar bittikten sonra mı?" Diye sorduğum şeye karşın ağır ağır başını salladı. Dünya bir erzak vardı, bunlar bitmesi epey uzun bir sürecek gibiydi ve bizde epey uzun bir süre boyunca bu evde kapalı mı kalacaktık?

"Bu kadar uzun süre bu evde mi kalacağız?" Diye sormamla derin bir nefes verdi. "Ne yapmamı bekliyorsun?" Diye sorduğu şeye karşı iç çektim.

"Talas ölmek istemiyorum." Dediği zaman gözlerim ona döndü. "Aynı şekilde ölmenizi de istemiyorum." Diye ekledi.

"Bu olaydan sonra geriye sadece sen ve Max kaldı." Dediği zaman kafamı kaldırdım. "Yoksa beni bırakmak gibi bir düşüncen mi var?" Diye sorduğu zaman hemen olumsuz anlamda başımı salladım.

"Bak beni ne olarak görüyorsun bilmiyorum, belki bir arkadaş belki bir yabancı. Ama şuan birbirimizden başka güvenilir kimse yok." Dediği zaman gözlerimi ondan hiç ayırmadım.

"Bir kaç gündür tuhaf davrandığımı biliyorum ama gerçekten ne yapacağımı bende bilmiyorum, her an ölebilirken yanımda olan son nefesi de kaybetmek istemem." Dediği zaman gözlerim doldu.

"Şimdi şöyle bana, beni bırakıp gitmek istiyor musun? Eğer öyleyse şuan gidebilirsin." Dediği zaman gözleri doldu.

"Kimsem kalmadı, evimde zaten senelerdir yalnız yaşıyorum." Dediğim zaman pür dikkat gözlerimi izliyordu.

"Bana yardım ettin ve birbirlerimizin açıklarını kapatabiliyoruz." Diye eklememle başını salladı.

"Sen beni ne olarak görüyorsun bilmiyorum ama bu yolda seninle devam edeceğim Çakır." Diye eklememle ayağı kalktı.

"O hâlde sadece kurallarımı sorgulama ve çiğneme." Dediği zaman kafamı hızla salladım.

Bana güvenir bakışlar atıp, gülümsedi.

Çakır, benim otoriter ve korumacı komutanım...

İstilaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin