Medya: Çakır.
Fırında heyecanla bakarken alt dudağımı ısırdım.
Şimdi Çakır da evin çatısındaki karları temizlerken kendimi mutfağa atmış ve ona turta yapmıştım.
Bakışlarım buğlu cama dönerken kazağımı sündürdüm ve camı sildim.
Sildiğim anda bir beden görmemle korku ile geriye çekildim.
Çakır merdivenlerden aşağı inmeyi bırakıp, bariz bir şekilde gülerken sinir dolu bir nefes verdim.
Karla kaplanmış sarı kaşları kasılırken, gözleri kısıldı ve maviliğini biraz gizledi.
Elimi sinirle camın koluna attım ve camı içeri doğru açtım.
Yüzüme vuran soğuk ile onun gülüşleri kulaklarıma doldu.
"Çok mu komik?" Diye sinirle sorduğum zaman "Yüz.. ifaden.." Dedi gülüşleri arasından nefes nefese.
Sinirle dudaklarımı birbirine bastırırken,
O benim bu hâlini gördü ve alt dudağını ısırdı.Gülmesi dururken gözlerime odaklandı sadece.
Rüzgar eserken, karlı rüzgar saçlarını saçlarını savurdu.
Benim tüylerim bakışlarından mı yoksa soğutan mı bilinmez ama diken diken olmuştu.
"Ne zaman gelirsin?" Diye sorduğum zaman sesim biraz kısık çıkmıştı.
"Gelirim birazdan, az işim kaldı." Dediği zaman "Tamam, tutmayım ben seni. Hava soğuk hem." Dedim.
O mecburi bir ifadeyle kafasını sallarken, camı yavaşça kapattım.
Ben cama uzandığım anda mavi gözleri gözlerimi buldu. Ben camı tamamen kapatana kadarda o gözler gözlerimden ayrılmadı.
Fırına geri dönerken yavaşça kapattım ve kapağını açtım.
Burnuma gelen elma ve tarçının birleşim kokusu ile yüzüme bir gülümseme oluştu.
Tezgahın diğer tarafına giderken, yavaşça önlüğümü çıkarttım.
Ellerime eldivenleri alırken özenle giydim ve fırının başına geri döndüm.
Tepsiyi fırından çekip çıkarırken alt dudağımı ısırdım ve tepsiyi hızla tezgahın üzerine koydum.
Tarçının kokusu tüm mutfağa yayılırken, eldivenleri çıkarttım.
Yanda duran pudra şekerini alıp turtanın üzerinde gezdirirken özenle her yerine eşit miktarda pudrayı dağıttım.
Elimi bulaşık sepetindeki bıçağa atıp, bıçağı aldım ve tepsiyi kenarından kavradım.
Turtaya önce boydan bir çizik atarken, enlemine de aynı işlemi uyguladım.
Yanlara doğru bir kaç çizgi atmamla turta dilimlerine ayrıldı.
Tam o anda elimi ocağa attım ve demlenen çayın altını söndürdüm.
Çayın kapağını açarken burnuma gelen çay kokusu ile gözlerimi kapattım.
Saniyeler sonra kapının açılma sesini duymamla duruşumu dikleştirdim.
Çakır içeri doğru girerken kapıyı arkasından yavaşça kapattı.
Ellerini botlarına attığı anda durdu. Kafasını yavaşça kaldırıp mutfaktan tarafa bakarken mavi gözleri gözlerim ile buluştu.
"Çok güzel kokuyor.." Dediği zaman gülümsememe engel olamadım.
"Ne yaptın böyle?" Diye merakla sorduğu zaman "İçeri geç, getireceğim." Dedim heyecanla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstila
RomanceÇakır, zamanında komutanlıktan tecil edilen bir adamdır. Talas ise zamanının neredeyse tamamını evinde geçiren biridir. Nereden ve nasıl geldiği belli olmayan bir zombi virüsü dünyayı ele geçirince bu iki adam yollarına beraber devam edeceklerdi. Tü...