Medya: Çakır.
"Güvende olmamız iyi bir şey." Dediği zaman kapıya doğru son adımını attı.
Ben arkamdaki ıssız alana bakarken, tamamen sisle kaplanmış olması ve kardan dolayı bembeyaz olması dışında bir sakınca yoktu.
"Çok ıssız." Dediğim zaman kapıya asıldı ve tüm gücüyle kapının kilitini açtı.
Demir kapıyı iri cüssesi ile zar zor açarken, kapı milim milim ilerledi ve yarısına kadar geldi.
"İçeri geç." Diye dişlerinin arasından ıkınır bir tonda konuştuğu anda kendimi kapıdan içeri attım.
O da hızla içeri doğru gelirken, kolunu hızla çekmesi ile demir kapının yüksek bir hızla kapanması bir oldu.
Kapı kapanır kapanmaz elini kilitlere attı ve her birini sımsıkı kapatmaya başladı.
6-7 tane kilidin ardından yanda duran kabloları birbirine bağladı.
O bunu yapar yapmaz, kapıdan elektrik kıvılcımları çıktı.
Bir kaç kıvılcımın ardından kapı eski hâline döndü.
"Elektrikli gitti mi?" Diye endişe ile sormamla kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Hayır, az önceki sadece yüksek gerilimden dolayı anlık olan bir şeydi. Kapı hâlâ elektrikli." Dediği zaman ağır ağır kafamı salladım.
"Sen ne diyordun?" Diye dönüp sorduğu zaman ne dediğimi unuttum.
"Unuttum, gitti." Dediğim zaman kafasını salladı ve "Hadi, kar yağıyor. Eve gidelim." Dedi.
Karlar yavaş yavaş yer yüzüne düşerken, sarı saçlarına da biraz kar bulaşmıştı.
Botlarımın parmak uçlarında yükselip, kafasını elimle temizlediğim zaman mavi gözleri bende kitlendi.
Saçlarının hafif ıslanmış hâline alt dudağımı ısırırken, o hızla eğildi ve dudağımı öptü.
Ben parmak uçlarımdan aşağı doğru inerken, o da dudaklarını kesmemek için kafasını aşağı doğru eğdi.
Silahı tutan elini yana atıp, boşta duran elini belime attı ve beni kendine bastırdı.
Sıcak nefesi dudaklarıma gelirken, gözleri aralamam ile huzur içinde gözlerini kapatmış bedeni gördüm.
Saniyeler sonra dudaklarını ayrıldığı zaman mavi gözleri ile gözlerime bakıyordu.
Elini elime attığı zaman eldivenli eline baktım. Kafasını evden tarafa doğru işaret ettiği zaman yavaş yavaş eve doğru ilerlemeye başladık.
Yaptığımız yol, yoğun kar yağışı nedeniyle kapanmıştı.
Sorun ise ilerledikçe karın yüksekliğinin artmasıydı.
Bir süre sonra durduğumuz zaman kar seviyesi benim karnıma gelmişti. Artık zar zor hareket ediyordum.
Bakışlarım Çakır'a dönerken, o da ileriye doğru bakıyordu.
"Eve nasıl gideceğiz?" Diye sorduğum zaman çenesi kırıştı.
"Benim boyumu aşmaz, ama seninkini aşar." Dediği zaman bakmaya devam ediyordum.
Problem elbette ki boyumun kısa olması değildi, o çok uzundu. Ben normaldim.
Saniyeler sonra beni şaşırtacak bir şey yapıp, kucağına aldığı zaman anlık hareket ile kas katı kesildim.
O ilerlemeye devam ederken, istemsizce bakışlarım ona döndü.
O önüne doğru bakıp, zar zor ilerlemeye devam ederken bakışları bana kaydı.
Ben utançla bakışlarımı kaçırdığım zaman yüzünde tanıdık bir gülümseme oluştu.
Saniyeler sonra zar zor evin verandasına geldiğimiz zaman bakışlarım ona döndü.
"İneyim mi?" Diye sorduğum zaman "Aslında iyi böyle." Dedi anında.
Yüzümün alev alev yandığını hissederken, beni kendine doğru bastırdı ve dudaklarıma kapandı.
Ellerim yanaklarına giderken, sert tenindeki soğukluk anında elime geldi.
Saniyeler sonra dudaklarımızı ayırdığı zaman bakışlarım gözlerine kaydı.
Kiprikleri karla kaplanmış, sarı ve beyaz karışımı bir hâl almıştı.
İlerlemeye devam ederken, beni bıraktığı tek eli ile elini cebine attı.
Diğer kolu ile beni kuvvetlice tutmaya devam ederken, evin anahtarını çıkarıp kapıyı yaktı.
Saniyeler sonra içeri girdiğimizde kapıyı ayağı ile arkadan kapattı ve anahtarı kilide sokup, kapıyı kilitledi.
"Evin içi de soğuk." Dediğim zaman bakışları bana döndü.
"Yukarı çıkmak ister misin?" Diye sorduğu zaman yuktundum.
O mavi gözlerini bana tutkuyla dikmiş, ağzımdan çıkacak her hangi bir sözcüğü bekliyordu.
O tutkuyla bakmaya devam ederken, elimi ensesine attım ve dudaklarımızı birleştirdim.
O anında karşılık verirken ayağını sertçe yere vurdu ve botlarındaki karlar zemine düştü.
Ardından botlarını çıkarttığı zaman elleri benim botlarıma geldi ve onları da dudaklarını ayrılmadan çıkarttı.
Merdivenlere yönelirken, dudaklarımızı ayırdı. Benim kafam aşağı doğru düşerken o da kafasını dikleştirdi ve ilerlemeye başladı.
Merdivenlerden çıkıp, kolidora geldiği zaman hızla yatak odasına doğru girdi.
Beni yatağa yavaşça yatırırken, anında dudaklarıma kapandı ve kollarını yana doğru kitledi.
Ellerim ensesine doğru giderken, o kollarını yatağa dayadı ve üzerime eğildi.
Basıncını hissederken, ağzımdan bir inilti çıktı. Buna karşın o dudaklarımı öperken alt dudağımı ısırdı.
Mavi gözlerine baktığım zaman gözleri kısıldı ve öpmeye devam etti.
Ardından üzerimden ayrılıp montunu çıkardı. Benim bakışlarım onun üzerindeyken yapılı vücudu giydiği kazak altından görünüyordu..
Ardından yorganı açıp, beni kolları arasına aldı ve yorganın altına girdi. Sıcaklığı ile tüm vücudumu öldürücü soğuktan korurken gözlerim doldu ve kokusunu içime çektim.
Temiz ve ona ait olan erkeksi kokusunun verdiği güven iliklerime işliyordu. Bu şu ana kadar sahip olduğum en güzel şeydi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstila
RomanceÇakır, zamanında komutanlıktan tecil edilen bir adamdır. Talas ise zamanının neredeyse tamamını evinde geçiren biridir. Nereden ve nasıl geldiği belli olmayan bir zombi virüsü dünyayı ele geçirince bu iki adam yollarına beraber devam edeceklerdi. Tü...