15. Bölüm

2.7K 159 5
                                    

Medya: Çakır.

Bileğimin incilmesinin üstünden bir hafta geçmişti ve kış tamamen gelmişti.

Gözlerim aralanırken, içeriyi zar zor aydınlatan ışık ile gözlerimi buruşturdum.

Gözlerim hemen yandaki saate giderken, saatin 10 olduğunu gördüm.

Gözlerim anlık olarak yandaki bedene giderken, üstündeki yorganı kürk gibi kullandığını gördüm.

Dudaklarımın kıvrılmasına engel olamazken kendimi yavaşça yataktan attım.

Keskin soğuk birden bedenime hücum ederken titredim. Kollarım anında birbirine dolanırken zar zor yanda duran ceketimi aldım ve titreyen bedenime giydirdim.

Havalar her geçen gün daha fazla soğuyordu ama hiç bu kadar soğuk olmamıştı.

Saniyeler sonra gözlerimin pencereye gitmesi ile bembeyaz görüntü ile dona kaldım.

Dudaklarımı ısırırken pencerenin yanına doğru gittim. Pencere buğlanmış olsa da dışarının hâlini buhar kapatamıyordu.

Parmağımın ucunu cama değidirmemle uç kısmında hissettiğim soğuk resmen tüm vücuduma dağıldı.

Tüylerim diken diken olurken, gözlerim irileşti ve anında pamrağımı çektim.

Ceketimin kolunu kullanarak camı sildiğim zaman bahçeyi tamamen gördüm.

Bembeyaz olan bahçenin içi neredeyse 1 metre kar ile doluydu. Max kulübesine resmen hapsolmuş bir şekilde etrafa bakıyordu.

Geçen gece ciddi bir soğuk ile Çakırla beraber yatağa gitmiştik. Bizim yatağa girdiğimiz dönemde ufak ufak yağan kar nasıl bu kadar fazla yağmış olabilirdi ki?

Gözlerim Çakır'a dönünce, gözlerinin yavaşça açıldığını gördüm.

Sarı kaşları çatılırken, kendini yavaşça kaldırdı.

Soğuk ile sendelerken, bir titreme ile uykusu açıldı. "Soğuk." Diye uykulu sesiyle konuştuğu zaman kafa salladım.

"Kış mı geldi ya?" Diye şaşkın ve uyku sersemi konuşunca gülmeden edemedim. O benim gülme sesime biraz daha uyanırken sarı kaşları çatıldı.

"Çok mu komik?" Diye ayıplarcasına sorarken kafa salladım inkâr etmeden.

Gözleri hemen ilerideki askeri monta dönünce bir adım atıp ona uzattım.

O önce monta sonra bana bakarken, bileğimden kavradığı gibi beni kendine çekti ve yatağa düştüm.

Kendimi anında kolları arasında bulmamla, kollarını sıkılaştırdı.

Vücut ısısı beni resmen eritirken, vücudumun soğuktan kurtulup, onun sıcaklığına ulaşması tüylerimi diken diken etti.

O geniş bir şekilde esnerken, beni kendine daha fazla sıkıştırdı.

Kaslı kolları arasında zar zor nefes alırken, şimdi sert göğüsüne yaslanmak o kadar huzur vericiydi ki..

Saniyeler sonra ayrıldığımız zaman bakışları bendeydi. Şimdi o mavi gözleri o kadar tutkuluydu ki..

~~~~

Ellerim titrerken, yukardan bardakları almaya çalıştım. Hava daha fazla soğumuştu.

Bardakları alıp, masaya yerleştirmemle kapı çaldı. Evde bir tane bile pencere açık değilken neden bu kadar soğuktu ki?

Titreyen bedenimle kapıya gittim ve açtım. Kapıyı açar açmaz dışarıdan gelen karlı bir rüzgar yüzüme çarptı. Şimdi kararların o soğuk etkisini hissediyordum.

Karşımdaki askeri montlu ve bereli Çakır, elindeki odunlar ile bana bakıyordu.

Geçmesi için yol verirken, içeri doğru adımladı. "H-Hoşgeldin." Diye soğuktan titreyen dişlerimle konuşmamla mavi gözleri bana döndü.

Kaşları çatılırken "Öleceksin soğuktan, üstüne bir şey giy demedim mi ben sana?" Diye sordu azarlayan bir tonda.

Kafamı suçlu bir şekilde sallarken, o hızla ayakkabılarını çıkarttı ve şömineye doğru süratlendi.

Gözlerim ona bakarken, hızla şömineye odunları attı ve yanda duran kibriti eline aldı.

Kibritle şömineli yakarken, eski eşyalardan olan şömine harlayıcıyı eline aldı.

Şömineyi hızla harlarken, ateş şiddetlendi birden. Şiddetlenen ateş, kuru odunları yakarken bakışları bana döndü.

"Hadi, geç." Dememle kafamla masayı işaret ettim. Hızla kafa sallarken, masaya doğru ilerledi.

Önündeki bardağı çayla doldurmamla, hâlâ soğuktan üşüyordum.

Gözleri sinirli bir şekilde bana dönerken "Ben diyorum, ben dinliyorum." Diye yakındı dişlerinin arasından.

Bakışlarım ona dönerken, titreyen bedenimle duraksadım.

Saniyeler sonra ceketimi kast ettiğini anlayınca bakışlarım etrafıma döndü.
Ceketim hiçbir yerde yoktu.

Benim gözlerim hâlâ etrafı tararken, omuzlarımda hissettiğim şeyle irkildim.

Ardından verdiği sıcak hisle üstüme baktığım zaman bana baya büyük gelen askeri ceketi gördüm.

Bakışlarım ona dönerken, üstündeki kazak ile geri yerine oturdu.

"Zatürre olacaksın." Diye dişlerinin arasından sinirle konuştuğu zaman yutkundum.

Hemen ardından çevreme bakmamla masada her şeyin olduğunu gördüm. Karşısına hemen otururken, bakışları bana döndü.

Mavi gözleri ile gözlerimin içine bakarken "Teşekkür ederim." Dedim.

~~~~

"Dışarı çıkmak zorunda mısın?" Diye sormak kafasını salladı. "Hava daha da soğuk olacak. Odun bulmalıyım, çitleri güçlendirmeliyim." Dedi.

Ben kafamı masum masum sallarken, o montunu giydi.

Bakışları bana dönerken, eli çeneme geldi ve kuvvetle beni kendine yaklaştırıp dudaklarıma kapandı.

Dudaklarının verdiği haz ile gözlerimi kapattım. O da mırıldandı.

"Hadi görüşünüz sevdiğim." Dediği anda ayrıldık. Ben mayışmış bir şekilde sadece kafamı sallayabildim.

Dışarı adımladı ve çıktı. Arkasından hemen kapıyı kapattım.

Gözlerim yanan şömineye gittiği zaman bir battaniye ve kitabı alıp yanına gitmeye karar verdim.

Battaniye ve kitaplar için hız yönümü yukarı kata yönlendirdim.

Kış ayı ve Çakır...

İstilaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin