1 ay sonra
Hastaneden taburcu olduktan sonra hayatım normal bir şekilde devam etmişti. Üniversite, çalıştığım pastaneci, arkadaşlarım....
Ama geçen her günümde anılarımdaki arkadaşlarıma ve hayatıma özlem duyuyordum. Özelliklede O... Bu his hiç peşimi bırakmıyordu. Sanki farklı bir dünyada yaşamış ve tekrar kendi dünyama geri dönmüşüm gibiydi.
Geçen zamanla bu rüyanın hatıraları kaybolur sanmıştım ama tam tersi geçen he günümde anılarıma yenileri ekleniyordu. Onun görüntüsü dışında herşey. Bazen bunun sadece uzunca görülen bir rüya olduğuna inanmak istemiyordum.
Duyduğum özlem ve yüzünü bile hatırlamadığım kişiye karşı hissettiğim kocaman sevgi kitaptan esinlenerek görülen bir rüyaya sığdırılamazdı, bu kadar basit olamazdı. Olamazdı değil mi?
Her gün olduğu gibi yine tüm parkı düşüncelerimle boğuşarak yürümüştüm. Çalıştığım küçük ama tatlı pastaneye çoktan varmıştım. Bu gün tek çalışan bendim ve sanırım hava yağmurlu olduğu için pek müşteri yoktu.
İçeri girip hazırlıkları bir kaç saat içinde bitirmiştim. Masaların üzerini silmek için yöneldiğimde kapının üzerindeki zilin sesi duyulmuştu.
"Merhaba, hoşgeldiniz...
Arkama döndüm. Ve gülümseyerek karşımdaki kişiyi selamladım.
Yüzündeki maskeyi indirdiğinde biranlık nefesim kesilmiş gibi hissetmiştim. Bazen filmlerde bu tür kısımlarla alay eder ve gülerdim ama karşımdaki adamla on, on neş saniye boş boş bakışmıştım. Kalbim yerinden çıkacak gibi hissediyordum. O kadar tanıdık hissetmiştim ki, koşup sarılmak istemiştim karşımda duran yabancıya.
Garip olansa o da benim gibi hiç bir şey demeden öylece bana bakmıştı.
'Ah özür dilerim, sanırım sizi korkuttum'
Hayır, hayır olamaz değil mi? Sesin neden canımı yakıyordu? Neden bu kadar tanıdıktı. Bir aydır hatırlamaya çalıştığım o yüz, o ses olamaz değil mi? O sadece bir rüyaydı.
Karşımdaki kişyii endişelendirmemek için kendimi toparlayarak gülümsemeye çalıştım.
"Ahh hayır sorun değil. Sadece çok sessiz olduğu için ve kimsenin gelmeyeceğini düşündüğüm için... öyle işte, ahh bu arada kusura bakmayın ne istemiştiniz? Pasta mı yoksa tatlı mı almak istiyordunuz?"
Biraz duraksayarak omzundaki çantasını almıştı.
'Şey aslında buraya bir şey almak için gelmemiştim. Bunu size geri vermem gerekiyordu'
Çantasından alıp uzattığı kitaba boş bir şekilde bakarak yutkunmuştum. Neden o kitaptan onda vardı ve neden bana veriyordu?
"Pardon ama neden bunu bana veriyorsunuz?"
'Doğru ya hatırlamıyor olabilirsiniz? Uzun süre önce bu kitabı bir arkaşım pastanenizde görüp beğenmiş ve sanırım sizinmiş. Sizin ona ödünç verdiğinizi söylemişti. Özür dilerim ama arkadaşım kitabınızı aldığı gün kaybetti. Tabii sonra benden rica etti uzunca bir sür aradık ama bir türlü bulamadık. En son eski bir kitapçıda buldum ama arkadaşım bu sefer okumak istemediğini söyleyip size vermemi istemişti fakat kapağı ilgimi çektiği için merak edip okudum. Sonra size vermek için ne zaman buraya gelsem hiçbir zaman size denk gelemiyordum. Bu şekilde bir süredir bana eşlik ediyordu'
Kitabı alarak tezgahın üzerine koymuştum. Olabilir miydi? Haklıydı bu kitabı birine verdiğimi hatırlıyorum ama verdiğim kişinin yüzünü bile hatırlamıyordum. Peki kitabımı ona verdiysem bendeki kitap....ah evet doğruya şimdi hatırlıyorum. Ben kitabımı kaybettiğimi sanıp yeni birini almıştım ve bulmam tam bir haftamı almıştı.
"Şey teşekkür ederim, aramak için zorlanmış olmalısınız. Gerçeği söylemek gerekirse ben kitabımı ödünç verdiğimi unutup tekrardan yeni bir tanesini almıştım. Yinede teşekkür ederim nazikliğiniz ve geri vermek, aramak için bu kadar uğraştığınız için"
Hafif gülümseyerek başını sallamıştı ve o an tekrar kaybolmuş gibi hissetmiştim. Nerdeydim? Şuan olduğum yer doğru yer miydi? Eğer şuan karşımdaki yabancı rüyalarımdaki o kişiyse rüyalarıma geri dönüp onunla beraber olmak istemiştim.
Fakat sadece hislerimin söyledikleriyle bu kişinin o olduğuna inanmak doğru muydu? Ahhh cidden delirmek üzereydim ve üstelik bu kitap, bu kadar tesadüf...
'Kitabınızı geri vermemiz bu kadar uzun sürdüğü için tekrar özür dilerim'
"Hayır gerçekten önemli değil"
Sanki o da bir türlü gitmek istemiyormuş gibiydi.
'Ahh bu arada sormak istediğim bir şey var? Yani....
Ensesini kaşıyarak tekrar bakışlarını yüzüme kilitlemişti.
'Sadece bendeki kitapta mı öyle diye merak etmiştim. Hikaye tamamlanmamış yani yarım bir halde ve açıkçası gerisini merak etmiştim. O yüzden sormak istedim'
"Ahh anlıyorum. Evet öyle, kitap nedendir bilmem yarım. Aslında bende okurken baya şaşırmıştım ama o kısmını son olarak kabullenmiş ve mutlu son olduğunu düşünmeye inandırmıştım kendimi"
Hafif bir şekilde tebessüm etmiş ve maskesiyle tekrar yüzünü kapatmıştı.
'Tamam o zaman şimdi gitmeliyim. Kendinize iyi bakın, iyi günler'
"Siz de öyle, yağmurdan dolayı dikkatli olun"
Yazar
Oğlan arkasını dönüp uzaklaşmıştı. Yağmurun altında sırılsıklam olurken aklındaki tek düşünce şu an hissettiği duygulardı. Gülümsemesi, konuşması, bakışı... her şeyi neden bu kadar tandık ve yakındı diye düşündü içinden. Sanki uzun zamandır beraber olduğu sevdiği bir insanı görmüştü.
'Ahhh cidden kalbim sorunun ne?' Gökyüzüne bakarak yüzüne çarpan yağmur damlalarını görmezden gelmiş ve gözlerini kapatmıştı.
'Lütfen sakin ol... sadece bir süre sakinleş'
Kızsa aklını kuşatan anılarla yere çökmüştü. Cama çarpan yağmur damlaları gözyaşlarına eşlik ederken içinden bu anı hiç yaşamamış olmayı dilemişti.
"Sen o musun? Gerçekten o muydun? Ahhh neden ismini sormadım ki? Ama nasıl sorabilirdim ki?"
Sonuçta ona göre ben bir yabancıydım. Bana göreyse o dakikalar önceye kadar yüzünü bile hatırlayamadığım fakat günlerce ağlayacak kadar çok sevdiğim adam.
Gelecek bölüm Finalllll💣🙆🏻♀️🏃🏻♀️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Different Worlds /Farklı dünyalar |MYG|
FanfictionDudaklarımı kanlı dudaklarına bastırdığımda gözlerindeki ifadeyi hiç bir zaman unutmayacağımı biliyordum. Büyük ihtimal o da bu öpücüğü asla unutamayacaktı. Gözlerimi kapattım ve o bakışları sonsuza kadar zihnime kazıdım İki farklı karakterin kendi...