Marita...
Eşyalarımız yerleştirerek çoktan otobüsteki yerlerimizi almıştık. İyi kötü bir kaç günü geride bırakmıştık. Başlarda sıkıcı olsada Yooniyle geçirdiğimiz zamanlar fena değildi. Ayrıca ona bu kadar yakın olmak ve birşeyler paylaşmak oldukça güzeldi.
Ama her güzel şey gibi bu da bitmişti. Sanırım yine sadece onu kampüsde uzaktan görebilecektim.
Uzun bir süreden sonra otobüs aniden fren yapârak durmuştu. Hatta önce kaza yaptığımızı sanmıştım. Kulaklıklarımı çıkararak hemen çantama koymuştum.
Th-Hocam neler oluyor?
Taehyung'un endişeli sesi benide korkutmuştu. Pencereden baktığımda ve dışarıda silahlı kişileri gördüğümde Taehyung perdeyi kapatarak ayağa kalkmıştı.
-Çocuklar aşağı inmemiz gerekiyor. Biz inmezsek onlar buraya gelecek.
Herkes korkuyla çantalarına sarılarak inmeye başlamıştı.
Taehyung önüme geçerek kızlara arkada durmalarını söylemişti. Hepimiz onaylayarak yavaşça aşağı inmiştik. Öğretmenler de korkmuş gözüküyordu ama sanırım aralarından biri hemen polise haber vermişti.
+Şimdi bizi iyi dinleyin. Hepinizle bir sorunumuz yok. Sadece bir kişiyi istiyoruz onu söylerseniz diğerleriniz kolay bir şekilde evine döner. Üniversitenizin hissedarı Lee Sangın çocuğu hanginiz?
-Sana kız mı erkek mi olduğunu öğren demiştim değil mi?
Aradıkları bendim ama sanırım benim hakkımda pek bilgileri olmadığı için tartışmaya başlamışlardı.
+Sen kez tekrar ediyorum Lee Sang'ın çocuğu kim.
Öğretmenler dahil herkes susmuştu. Sanırım ne kadar benden haz etmeselerde silahlı birilerinin eline vermek de istemiyorlardı.
S-Yahh neden susuyoruz hepimiz mi ölelim...
Sunhenin bağırmasıyla Taehyung arkaya dönerek kızgın bir şekilde yüzüne bakmıştı.
Herkesi riske atamazdım ciddi bir duruma benziyordu. O yüzden aralarından geçerek bir kaç adım öne çıktım.
"Benim... aradığınız kişi benim"
+Bu kız yabancı. O olduğunu nasıl bileceğiz şimdi.
Sanırım beni para için kaçırmayı planlıyorlardı ama aptallar daha benim hakkımda doğru dürüst bir şey bilmiyordu.
+Tamam sorun değl alın kızı...
Adamlardan biri gelip kolumdan tutarak arabaya sürüklemeye başlamıştı.
'Durun'
Yoonginin sesini duyduğumda kolumu tutan adam benimle birlikte arkaya dönmüşyü.
'Lee Sang'ın çocuğu benim o değil'
Ahh gerçekten şuan ne yapıyordu bu çocuk?
+Ne diyor bu? Şimdi hangisi olacağını nerden bileceğiz.
"Yalan söylüyor size benim dedim ya"
'Asıl sen yalan söylüyorsun'
Adam bir bana bir Yoongiye bakarak silahını çekerek kendi arkadaşlarına dönmüştü.
+İkisini de alın.
Yoonginin kolundan tutmaya çalıştıklarında yumruğu geçirerek kendinden uzaklaştırmıştı bu yüzden bir kaç kişi gelerek beraber tutup zorla arabaya sokmuştu.
Arabada adamlardan biri ikimizin ortasına oturarak siyah kumaşla ikimizinde gözlerini bağlamışdı. Tüm yol boyunca hiçbir şey görmeden ilerlemiştik.
Araba aniden durduğunda iki kişi kollarımdan sert bir şekikde tutarak arabadan indirmişti.
Garip kötü kokulu bir yere girdiğimizde omuzlarımdan bastırarak oturmamı sağlamışlardı zaten hemen ardından ellerimi ve ayaklarımı sıkı sıkı bağlamışlardı.
Gözlerimi açtıklarında hemen sağıma soluma dönerek Yoonginin nerde olduğunu aramıştım ama yanımda değildi.
Yukarıda sadece içeriyi çok az aydınlatan eski bir lamba vardı. O yüzden etrafı iyi göremiyordum.
Birilerinin geldiğini gördüğümde sessizce beklemiştim. Kollarından tutarak Yoongiyi sürükleyerek getiriyorlardı.
+Rahat durmazsan dayak yemeye devam edersin. Ne kadar iyi dövüşürsen dövüş biz senden daha fazlayız. Yerinde olsam şu kız gibi sessizce otururdum.
Yanıma çektikleri sandalyeye sertçe oturtarak ellerini ve ayaklarını bağlamışlardı. Alnı kanıyordu ve yüzünün kenarında minik bir morluk vardı. Muhtemelen aşağılık herifler birlik olup vurmuşlardı.
Lambayı kapatarak ikimizide karanlıkta bırakarak çıkıp gitmişlerdi.
"İyi misin Yoongi?"
'Evet... sadece karnıma sert bir tekme yediğim için kendime gelmeye çalışıyorum'
Gerçekten kafayı yemiş olmalıydı. Kendini aptalca tehlikeye atıyordu.
"Neden böyle bir şey yaptın. Kendini nasıl bir işe bulaştırdığını biliyor musun?"
'O kadar insanın arasından birimizi götüreceklerdi ve hepimiz sessiz mi kalacaktık. Ben böyle bir şeye sakin kalamam'
"Ne dediğinin farkında mısın? Benim gerçekten onun çocuğu olduğumu öğrenirlerse beni öldürmezler ama senin yalan söylediğin ortaya çıkarsa onların ne yapacağını biliyor musun?"
'Seni öldürmeyebilirler ama bu başka şeyler yapmaya kalkışmayacakları anlamına gelmezdi'
Söylediği şeyde haklı olduğu için bir şey dememiştim. Sadece ona zarar gelmesini istemiyordum hemde benim yüzümden.
Kaç saat geçmişti bilmiyorum ama uzun süredir o karanlık odada bekliyorduk. Oldukça susamıştım ve içerisi çok sıcaktı. Ben bu haldeysem Yoongiyi düşünemiyordum bile.
"Yoongi... beni duyuyor musun? Nasıl hissediyorsun?"
'Bilmiyorum. Sadece gözlerimi kapatarak burda olmadığımı düşünmeye çalışıyorum"
Bu şekilde daha fazla beklersek Yoongi için hiç iyi olmayacaktı.
"Hey!!!... Ordakiler...."
Yüksek sesle bağırarak sandalyeyi sürükleyip ses yapmaya çalışmıştım.
"Beni duyuyormusunuz aşağılık pislikler..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Different Worlds /Farklı dünyalar |MYG|
FanfictionDudaklarımı kanlı dudaklarına bastırdığımda gözlerindeki ifadeyi hiç bir zaman unutmayacağımı biliyordum. Büyük ihtimal o da bu öpücüğü asla unutamayacaktı. Gözlerimi kapattım ve o bakışları sonsuza kadar zihnime kazıdım İki farklı karakterin kendi...