Sabah uyandığımda Yoongi çoktan gitmişti. Normal olarak diğerlerinin görmesi ikimiz içinde kötü olurdu. Gömleğimi giyinerek bende çadırdan çıktım.
Herkes daha yeni yeni uyanmış kendine gelmeye çalışıyordu. Hepsinin erken kalktığı içün gözleri ve yüzleri şişmiş ve oldukça tatlı duruyorlardı.
-Çocuklar hadi uyanın. Geziye gideceğiz...
Öğretmenin seslenmesiyle yavaş yavaş herkes çadırlarından çıkmaya başlamıştı.
Daha yeni kalktığım için bende tam olarak kendimde değildim. Uzaktan birinin el salladığını gördüğümde gözlerimi kısarak dikkatle baktım.
Taehyung yüzündeki kocaman gülümsemeyle gelmem için eliyle işaret etmişti. Bende gözlerimi ovarak kendime gelmeye çalışıyordum.
Yanına vardığımda elinde tuttuğu fincanı bana uzatarak gülümsüyordu."Bu ne?"
Th-Kahve... Ben yaptım. Uyanamamış gibi gözüküyorsun o yüzden uykunu kaçırmaya yardımcı olur.
"Teşekkür ederim"
Bir kaç yudum alarak tadına bakmıştım. Gerçekten çok güzeldi. Bizim makinede yapılan kahvelerden daha lezzetliydi.
"Hey bunu nasıl yaptın? Çok güzel olmuş"
Th-Beğendin demek... Bilmem Yoongi hyıng'dan öğrendim. O çok fazla kahve içiyor bende hep yanındayım. Bir şeyler öğrendim işte ama o daha güzel yapıyor.
Gerçekten çok güzel olmuştu. İkisininde böyle birşeyde iyi olacağı aklıma gelmezdi.
Th-Ama sen yinede sana kahve verdiğimi söyleme. Onun kahvesinden izinsiz kullanınca oldukça uyuz oluyor.
"Peki... aramızda. Çok teşekkürler Taehyung"
Kahvemi yudumlayarak dünkü salıncağın yanına gitmiştim. Yoongiye yakalanmadan içersem iyi olurdu.
Yoongi.
Th-Hyung hadi gel. Kahve yaptım.
Topladığım odunları bırakarak hemen Taehyung'un yanına gitmiştim. Kahvenin kokusu oldukça güzel geliyordu.
Elindeki kupayı alarak hemen içmiştim. Her zamanki gibi çok güzel yapmıştı.
Ellerini bir birine birleştirmiş beklentyile yüzüme bakmaya devam ediyordu.
Th-Nasıl olmuş hyung?
'Güzel, sadece çok az kahvesini fazla koymuşsun'
Th-Eee Maritaya söyledin mi bilekliğini çantandan bulduğunu?
'Hayır. Bilekliğin üzerime takıldığını ve üzerimde bulduğumu söyledim'
Th-Neden gerçeği söylemedin ki? Orda olduğunu da sorabilirdin.
'Önemli değil Taehyung'
Kahvemden bir kaç yudum daha alarak sırt çantamı aldım. Birazdan hocalarla birlikte geziye çıkacaktık. O yüzden elimizi çabuk tutsak iyi olacaktı.
Th-Dün yanına gittin değil mi?
'Hıhıı gittim'
Th-Söylediğim gibiydi değil mi? Yalnızdı?
'Evet öyle. Sanırım kızlardan kimse onunla kalmak istememiş'
Th-O yüzden sen onunla kaldın?
'Bunu sadce o olduğu için yapmadım Taehyung. Kimsenin koca ormanda gece yalnız kalması doğru değil.
Ayrıca bize daha önce yardım etti. Sakın ona bir şey söyleme. Ben çadırda yer olmadığını bu yüzden yanına gittiğimi söyledim. Tamam mı?'Th-Hyung sende az değilsin haa?
'Taehyung yine kovalanmak mı istiyorsun sen?'
Ellerini havaya kaldırarak hemen koşmuştu. Güzel.... çünkü burdada kaç saat onu kovalamakla uğraşmak istemiyordum.
Öğretmenin seslenmesiyle herkes merkeze toplanmıştı. Maritaysa beni gördüğünde biranda elindeki bardağı indirerek eliyle kapatmıştı. Bir şey anlamasamda pek takmamıştım.
-Hadi hazırsanız gidelim çocuklar...
Marita.
Herkes öğretmenleri takip ettiğinde bende arkadan yalnız yürümeye devam ettim. Bardağı kendimle taşıyamayacağım için kahveyi kafama dikerek hemen bardağı Taehyung'un kaldığı çadırın önüne bıraktım. Sabah kalkar kalkmaz kahve içmeyi sevmezdim ama gerçekten çok iyi gelmişti.
İlerledikçe herkes güzel manzarayı değerlendirip arkadaşlarıyla beraber resim çekilirken bende manzaranın resmini çekiyordum. Güneş yeni doğduğu için gökyüzü çok güzel turuncu bir renk almıştı.
Yavaşça eğilip kamerayı döndürerek her kareyi çekerek etrafımda dönmeye devam ettim. Onu gördüğümde başımı yavaşça kaldırarak dikkatle bakmıştım.
Sırtını dönmüş manzaranın keyfini çıkarıyordu.Etrafa baktığımda kimsenin bakmadığını farkettiğimde bu güzel manzarayla birlikle Yoonginin de fotoğrafını çekerek hemen doğrulmuştum. Sanırım çektiğim en güzel resimlerden biri olmuştu.
Diğerleriyle birlikte ilerlemeye devam ettiğimizde öğretmenler heyecanla önümüzdeki köprüyü göstermişlerdi.
Oldukça eski, tahta ve halatlarla yapılmış bir köprüydü. Köprünün biraz ilerisinde şelale olduğu için aşağıda akıntı oldukça güçlüydü. Sanırım bizi şelalenin olduğu kısma doğru götürüyorlardı.
-Hey Taehyung hemen geri gel.
Öğretmenlerden birinin Taehyung'un ismini seslendiğini duyduğumda önümdeki kişilerin arasından geçerek öğretmenlerin yanına gitmiştim.
-Taehyung hemen buraya gel. Orası güvenli değil.
Taehyung eski köprünün üzerinde ilerleyerek diğerlerine onun resmini çekmesini söylüyordu.
'Taehyung hemen geri gel. Bu eski yerin güvenli olduğunu düşünmüyorum'
Th-Tamam hyung geliyorum. Sadece resmimi çekin hadi.
Taehyung'un bağırarak seslenmesiyle.
Kamerayı alarak elimi kaldırmıştım.
"Heyy... buraya bak"
Bana dönerek havalı bir poz vermiş ve hemen resmini çekmiştim.
"Tamamdır. Hadi dön"
Başıyla onaylayarak yavaş adımlarla yanımıza dönüyordu. Ayağını bastığı anda olduğu yerin çökmesiyle Taehyung dengesini kaybederek aşapı düşmüştü. Herkes biranda bağırmaya ve çığlık atmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Different Worlds /Farklı dünyalar |MYG|
FanfictionDudaklarımı kanlı dudaklarına bastırdığımda gözlerindeki ifadeyi hiç bir zaman unutmayacağımı biliyordum. Büyük ihtimal o da bu öpücüğü asla unutamayacaktı. Gözlerimi kapattım ve o bakışları sonsuza kadar zihnime kazıdım İki farklı karakterin kendi...