Marita...
Garip bir şey olmuş ve Yoongi numaramı nerden buldu bilmiyorum ama bana mesaj atmıştı. Tabiki böyle birşey beklemediğim için çok şaşkındım aslında o olduğuna bile şüphelenmiştim ama Taehyung onun numarası olduğunu doğrulamıştı.
Mesajda görüşmemiz için bir sokak ismi yazıyordu. Acaba nerde çalışacaktık. Yani bana dövüşmeyi öğretmesini istemiştim ama tabiki bende ona ingilizceyi öğretecektim.
Bu kadar süre dışarıda olmama annem izin vermeyecekti. Hatta nedenini öğrenirse ceza olarak dışarı çıkmama izin bile vermezdi.
O yüzden akşam yemeğinde babamla konuşarak izin almıştım ama Yoongi yerine arkadaşım Minahla ders çalışacağımı söylemiştim.
Minah Angel gibi değildi en azından bir şey istediğimde beni kırmıyordu ve Angel gibi aptal konuşmalar yapmıyordu. O yüzden bu yalanımı ona söylediğimde kabul etmişti hatta o sürede ne yapacağımı bile sormamıştı.
Bende eve gitmeden direkt spor salonunun giyinme odasında üzerimi değiştirmiştim. Sonuçta antreman gibi bir şey olacağı için spor bir şeyler giymeliydim.
Giyinir giyinmez hemen bir gözlük takarak dışarı çıktım. Şimdi birde başkalarıyla uğraşmak istemiyordum. Tanıdık birilerinin olmadığından emin olduktan sonra Yoonginin söylediği sokağa yol aldım. Unüversiteye oldukça yakındı bu yüzden ilk seferlik yürüyerek gitmek daha iyiydi.
Söylediği gibi sokağın köşesindeki koca ağacın altında durup beklemiştim. Saat 3 olmuştu. Nerdeydi bu çocuk?
Bir kaç dakikanın ardından geldiğini gördüğümde sevinmiştim.
Yanıma geldiğinde üzerime bakarak gülümsemişti.
"Ne oldu?"
'Şu her zamanki giydiğin şeylerden giymediğin için sevindim'
"O kadarını biliyorum sonuçta Yoongi. Öyle bir şey neden giyineyim sonuçta bana dövüşmeyi öğreteceksin"
Başını sallayarak eliyle önü işaret etmişti. Sanırım burdan ilerlemem gerekiyordu.
Benim önüme geçerek yürüdüğünde bende onu takip etmiştim.
Beş dakikadan sonra küçük bir evin önünde durmuştuk. Önünde çok büyük olmayan fakat güzel çiçeklerin olduğu bir bahçe vardı.
Ben etrafı izlerken kapıyı açarak geçmem için işaret etmişti.
Bahçeye girdiğimde özellikle güllerin güzel kokusu etrafı sarmıştı. Belkide bu yüzden gül kokusunu çok seviyordu.
Sarı güllerin yanında küçük yuvarlak bir masa ve etrafında iki tane katlanabilir ahşap sandalye vardı. Ben etrafı incelerken anahtarla kapıyı açarak içeri geçmişti. Onun gibi ayakkabılarımı çıkararak içeri girmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Different Worlds /Farklı dünyalar |MYG|
FanficDudaklarımı kanlı dudaklarına bastırdığımda gözlerindeki ifadeyi hiç bir zaman unutmayacağımı biliyordum. Büyük ihtimal o da bu öpücüğü asla unutamayacaktı. Gözlerimi kapattım ve o bakışları sonsuza kadar zihnime kazıdım İki farklı karakterin kendi...