'İşte pizzalarınız. Bizi tercih ettiğiniz için teşekkürler'
Bir dakika bu şaka olmalıydı değil mi?
'Çok zamanım yok başka yerlere sipariş götürmeliyim. Ödemeyi hemen yapabilir misiniz'
Bir şey söylemeden kartı uzatmıştım. O olduğuna emindim. Bu onun sesiydi. Başını kaldırarak bana baktığında sanki ben olduğumu anlamak için başındaki kaskı çıkararak tekrar dikkatlice bakmıştı.
Kendimi garip hissetmiştim. Ve anlamadığım bir şekilde suçlu....
'Ahh demek sensin. Sabahki sakar kız'
"Şey ben özür dilerim gerçekten bilerek yapmamıştım. Sadece biranda kalkınca seni görmedim"
'Kartın şifresini girecek misin? Yoksa daha çok mu bekleyeceğiz'
"Pardon. Unuttum"
O kartla işlemi hallederken bir kaç saniyede onu izlemek için zaman kazanmıştım.
'İşte kartın. Teşekkürler'
Hemen tekrar kaskını giyerek motoruna doğru ilerlemişti. Bense birşey söylemeden bekliyordum.
-Maritaaa.... Pizzalar nerde kaldı?
Annemin bağırmasıyla kendime gelerek kapıyı kapattım. Pizzaları alarak mutfağa kadar gidip masanın üzerine bırakıp tekrar mutfaktan çıktım.
-Nereye gidiyorsun?
"Odama"
-Pizza yemeyecek misin?"
"Aç değilim"
Annem oldukça şaşırmış duruyordu. Genelde bu günleri akşam pizza yiyeceğim için iple çekerdim ama iştahım kaçmıştı.
Merdivenleri çıkarak tekrar odama geçmiştim. Pizza kutularının üzerinde çalıştığı yer yazıyordu. Acaba oraya gitmeli miydim?
Gerçekten bu neydi şimdi? Sadece onu görmüştüm ve şimdiden tüm ruh halim değişmişti. Bu gün ödev yoktu ve ben ne yapacağımı biliyordum.
Yatağımın altındaki gizlediğim resim çantamı çıkararak içerisinden kara kalem ve beyaz bir kağıt aldım. Yine onu çizecektim. Bu sefer farklı bir görünümde. Motor ve kaskla oldukça havalı duruyordu.
Sanırım şuana kadar otuz yedi tane resmini yapmıştım. Ve kimse görmesin diye eski resim çantamda saklıyordum.
Acaba onu yakından tanırsam yine severmiydim. Belkide kişiliğini tanırsam ona aşık olmazdım. Ahhh kendimi avutma şeklime bakılırsa delirmiştim. Ya tam tersiyse. Oldukça iyi biriyse. Aslında şuana kadar yanlış birşeyini görmemiştim. Ama kimse her zaman göründüğü gibi değildir.
Resmi çizerken aklıma gelen şeyle gülümsemiştim. Kesinlikle yarın o yere gidecektim.
~
Sabah erkenden kalkarak üzerimi değiştirmiştim. Hemen evden çıkmak istiyordum.
Sanırım ilk kez şans benden yanaydı. Şöför erkenden beni bekliyordu. Bir şey yemeden ve anneme gözükmeden hemen evden çıktım.
-Merhaba efendim. Daha gitmemiz için bir saat var.
"Minho şimdi çıksak olur mu? Benim alışveriş merkezine gitmem gerek. Önemli bir şey almalıyım. Yarım saat bile sürmez. Sadece birazcık beni beklemen gerekecek"
-peki efendim gidelim.
İşte bu. Demek ki anneme gözükmeden gitmek en iyi karardı.
"Çok teşekkürler Minho"
Hemen arabaya atlayarak gideceğimiz yeri söylemiştim. Zaten yolumuzun üzerindeydi.
On beş dakika sonra istediğim yere varmıştık. Tek istediğim ona mahvettiğim o tişörtün aynısından almaktı. Bence bu iyi bir özür olurdu. Çünkü o meyve suyu lekesinin tamamen çıkması zor olurdu. Tamamen beyaz bir tişörtdü.
O yüzden vakit kaybetmeden onunkine en çok benzeyen tişörtü alarak paketlemelerini istemiştim. Üzerinede küçük bir not bırakmıştım.
~Umarım özrümü kabul edersin. Gerçekten kötü bir niyetim yoktu....~
Universitede tüm gün boyunca gözüm her yerde onu aramıştı. Görmeyi çok istiyordum ama anlaşılan bu gün şanslı günümde değildim.
Dersler biter bitmez Minhodan bir iyilik daha isteyecektim. Umarım bu seferde beni kırmazdı.
-Gidelim mi küçük hanım?
"Şey Minho biliyorum seni zorda bırakıyorum ama senden bir iylik daha isteyebilir miyim?"
-Dinliyorum efendim.
"Evimizin yakınlığında xxx diye pizzacı tanıyor musun?"
-Evet oldukça bilindik bir yer. Oraya mı gitmek istiyorsun.
"Evet lütfen"
Başıyla onaylayarak binmem için hemen işaret etmişti. Beni kırmadığı için çok mutluydum.
Yarım saat içerisinde beni söylediğim yere götürmüştü.
-Efendim işinizi çabuk halledersiniz hiç gecikmeden eve varabiliriz.
"Peki Minho. Hemen döneceğim"
Hızlı adımlarla içeri girerek aynı Yoongi gibi giyinen çalışanlardan birine yaklaştım.
"Merhaba. Afedersiniz Yoongi burda mı çalılıyor"
-Yeni çalışanı mı soruyorsun? Min Yoongi?
Demek soy ismi böyleydi. Min Yoongi... Çok güzel.
-Genç bayan?
"Ahh şey evet Min Yoongi... acaba bunu ona iletebilir misiniz?"
-Peki ona ne söyleyeyim? Kim verdi diye sorarsa...
"Marita...İsmim Marita"
Çocuk elimdekini alarak bir süre bana garip garip bakmıştı.
"Teşekkürler. Gitmem gerek"
Hemen ordan ayrılarak koşarak arbaya oturmuştum. Minhoyu zor durumda bırakmak istemiyordum. Araba harekete geçtiğinde yolun aksi yönünde onu görmüştüm. Motorla az önceki mekana gidiyordu. Umarım özür hediyemi kabul edersin Min Yoongi...
Hoşçakayyyyy🤗🤗🤗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Different Worlds /Farklı dünyalar |MYG|
FanfictionDudaklarımı kanlı dudaklarına bastırdığımda gözlerindeki ifadeyi hiç bir zaman unutmayacağımı biliyordum. Büyük ihtimal o da bu öpücüğü asla unutamayacaktı. Gözlerimi kapattım ve o bakışları sonsuza kadar zihnime kazıdım İki farklı karakterin kendi...