'Bu halin ne?'
Başımı kaldırarak o bilindik sesin sahibine bakmıştım.
"Senin ne işin var burda?"
'Bu çok mu önemli?'
"Peki ya benim bu halde olmam çok mu önemli?"
Bir şey söylemediğinde tekrar bakışlarımı zemine odaklayarak eski pozisyonumu almıştım.
'Annen yüzünden değil mi? Onun yüzünden'
Bir şey söylememiştim. Çünkü ona o gün anlatmaya çalışmıştım ama beni iterek evlerinden uzaklaştırmıştı.
"Neden burdasın? Nasıl geldin buraya?"
'Seni takip ettim'
"Neden? Acaba bana taktın mı? Yani hani insanlar uğraşacak birilerini bulduklarında o kişiye takar. Biraz iyi davranır sonra itip bir daha karşısına çıkmamasını söyler. Sonra bu olay döngü gibi devam eder. Şimdi neden burdasın? Yine vicdanını rahatlattıktan iki gün sonra karşıma çıkma Marita demek için mi burdasın?"
Yere çökerek tam önümde yere oturmuştu. Ayağıma bakıp duruyordu.
'Ayağın iyi mi? Burkmuştun bizden çıkarken'
"Sizden çıkarken mi?"
'Tamam seni yanlışlıkla ittiğimde'
Cevap vermemiştim. Konuşmaya halim bile yoktu. Bu geceyi nasıl geçireceğimi düşünüyordum.
Birânda elini ayak bileğime uzattığında elini anında tutmuştum.
Bakışları bileğinde duran elimle gözlerim arasında bir süre gidip gelirken kolumdan tuttuğu gibi ayağa kalkmıştı.
'Hadi kalk. Belli ki eve girmeyeceksin. Burda bu şekilde bekleme'
Kolumu geri çekerek başımı dizlerime yaslayıp oturmaya devam ettim. Sanki kalkınca ne olacaktı? Gidecek bir yerim yoktu.
'Eğer kalkmazsan ben kaldıracağım'
"Bu tehtit mi? Eğer tehtitse orası biraz zor canım"
'Öyle mi? Neden zormuş?'
"Bilirsin 20 günlük bir dövüş eğitimi aldım"
Gülerek tekrar karşıma geçip oturmuştu.
'Hocan da bendim ama unutma'
"Yani?"
'Hadi kalk seni zorla götürmek istemiyorum'
Acaba yine aklına ne esmişti de kalk kalk diye tutturmuştu?
Sinirle çantalarımı bırakarak ayağa kalkmıştım."Kalktım. Seni dinliyorum Min Yoon Gi"
'Çantalarını al gidiyoruz'
"Acaba nereye gidiyoruz sorabilir miyim?"
'Bize gidiyoruz'
Sanırım ya çok içmişti ya da benimle dalga geçiyordu.
"Size mi? Yani senin evine öyle mi?"
'Evet. Aynen öyle'
Benim hareket etmeyeceğimi anldığında çantalarımın ikisiini de alarak yürüyerek uzaklaşmaya başlamıştı.
"Hey ne yaptığını sanıyorsun? Çantalarımı buraya getir"
'Çok istiyorsan gel ve al'
Sinirli sinirli peşinden yürüyerek aklıma gelen şeyle biranda hızka koşup sırtına atladım.
'Ne yapıyorsun sen?'
"Sana çantlarımı getir demiştim"
Boynundan tutarak elindekileri bırakması için uğraşsamda o taraf bu taraf gidip duruyordu. Sırtında zar zor tutunup duruyordum zaten.
'Marita sen kedi misin üzerime atlıyorsun? Sana böyle bir teknik öğrettiğimi sanmıyorum'
"Evet kediyim ne olacak. Ya çantalarımı bırak ya da seni tırmalarım"
Çantalarımı bıraktığında bende kollarımı boynundan çekerek sırtından inmiştim.
Sonunda...Tam çantalarımı alıp geri dönüyorken biranda bana sinirli sinirli baktığını farketmiştim. İşte şimdi yandın Marita.
Üzerime yürüdüğünde beni kucaklamasıyla kendimi başaşağı omzunda bulmuştum."Heyy ne yapıyorsun? Midem ağzıma geldi. Bırak beni"
'Bırakamam ve yerinde olsam. Sıkı sıkı tutunurum çünkü elimde çantalar var'
Yürümeye başladığında düşmemek için sıkı sıkı beline sarılmıştım. Kafayı yemişti sanırım. Demek onu çok sinirlendirmemek gerekiyordu.
"Artık inmek istiyorum kusacağım"
'Inatçının tekisin. İndirirsem tekrar az önce oturduğun yere geri döneceksin'
"Tamam dönmeyeceğim bırak beni. Midem bulanıyor"
Sonunda omzundan indirdiğinde koluna tutunarak biraz nefeslenmiştim. Ahhh yediklerim ağzıma gelmişti resmen.
"Bak Yoongi bu saatte size gitmem doğru değil. Annen ne düşünür sonra?"
'Ne düşünür?'
Ben ne diyordum. O birde bana soruyordu. Tamam kesinlikle benimle uğraşıyordu.
"Yanlış şeyler düşünür"
'En fazla kız arkadaşım olduğunu düşünür. Bundada yanlış bir şey yok hatta buna sevinebilir. Yıllardır kız arkadaşa yapmamı söyleyip duruyor'
Demek yıllardır sevgilisi yoktu. Şu an bu halde bu kadar derdin arasında bir de buna seviniyorsun Marita.
En sonunda tartışa tartışa eve gelip varmıştık. Kapıyı anahtarlarıyla açarak içeri geçmiş ve girmem için beni beklemişti.
'Sen odama geç. Ben anneme bakacağım'
Hemen çantalarımı alıp parmak uçlarımda Yoonginin odasına gitmiştim. Bu saatte sevdiğim adamın yatak odasında gerçekten ne işim vardı?
Ben çantalarımı odanın bir köşesine bıraktığımda kapı biranda kapanmıştı.
"Ödüm koptu Yoongi"
'Çok stresli duruyorsun. Sadece anneme bakıp geldim. Uyumuş'
İyi bari bayan Min tarafından yanlış anlaşılmak istemiyordum. Zaten annem yüzünden kim bilir hakkımda neler düşünüyordu?
'Hadi geç otur. Sana sıcak bir şeyler getireyim'
Odadan çıktığında yatağının yanındaki küçük halının üzerine oturarak yatağa yaslanmıştım. Odası karanlıkken daha hoş gözüküyordu. Masanın üzerinde içinde mum olan küçük bir lamba vardı. Camdan vuran ay işığıyla beraber odanın loş bir görünüme sahip olmasına yardım ediyorlardı. Tavana baktığımda neon parlayan ay ve yıldız şeklinde çıkartmalar vardu. Zenginlikle dolu odalar şuan bu odanın verdiği rahatlığı ve sıcaklığu asla veremezdi.
Kapı biranda açıldığında Yoongi elinde tepsiyle içeri girmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Different Worlds /Farklı dünyalar |MYG|
FanfictionDudaklarımı kanlı dudaklarına bastırdığımda gözlerindeki ifadeyi hiç bir zaman unutmayacağımı biliyordum. Büyük ihtimal o da bu öpücüğü asla unutamayacaktı. Gözlerimi kapattım ve o bakışları sonsuza kadar zihnime kazıdım İki farklı karakterin kendi...