Hergün aynıydı. Seni esir tutan 4 duvar..
Bundan nefret etsede sadece ona ihtiyacın olduğunu anlaman gerekiyordu.Doğum günün için seni bir restorant'a götürmüştü. Güzel bir elbise ve biraz makyaj. Onun için mükemmel görünüyordun. Evden çıktınız ve arabaya bindiniz. Oraya vardığınızda oturup yemek sipariş ettiniz. Yemekleriniz geldiğinde oturup yemeye başladınız. Changbin konuştu. "Lavaboya gideceğim. Birşey olursa yanıma gel." başını sallayıp onu onayladın. Sen yemeğini yerken yanına bir adam geldi. "Merhaba güzellik. Konuşabilir miyiz? korkmuştun. ne yapacağını bilmiyordun. "Üzgünüm ama buraya erkek arkadaşımla geldim." "Hadi ama erkek arkadaşın kimin umrunda. Sadece biraz eğlenelim" ayağa kalktın ama o seni geri oturttu. Elini beline koyduğu sırada Changbin geldi. Sinirden boynundaki damarlar gözüküyordu. "Ne oluyor burada?" Adam konuştu. "Defol buradan, bu seni ilgilendirmez." Changbin alaycı bir gülümseme vererek konuştu. "Aslında ilgilendirir. Konuştuğun kız benim kızımsa." diyip Changbin adama kafa atarak bayılmasını sağladı. Aradan 15 dk geçmişti. Changbin'nin gözüne sanki beyaz bir perde inmiş gibiydi. Adam ölecekti. Onu durdurmaya çalıştın. "Binnie, dur lütfen." Chanbin ayağa kalkarak kolundan sert bir şekilde sürükleyerek seni dışarıya çıkardı. "Sana dokunmasına nasıl izin veririsin? Sana beni çağırmanı söylemiştim." "B-ben üzgünüm."
"Üzgün müsün? hayır şimdi değil. Cezalandırılacaksın. Hayatında alamadığın acıyı sana bugün yaşatacağım." Çok korkmuştun. Çünkü o sözlerini yerine getiriyor. Eve geldiğinizde saçından sertçe tutup seni tekrar sürüklemeye başladı. İçeri girdiğinizde seni şiddetle yere attı. Saçında tutup diz çöktürdü. Çeneni kabaca tutup ona bakmanı sağladı. "Seni sürtük. Yaptıklarının cezasını çekeceksin." (aslında kız suçsuz yani binnie sonradan fark edecek.) Yüzüne sert bir tokat attı. Daha önce sana elini kaldırmamıştı. Bu sefer seni tekmelemeye başladı. Daha kötüsü dolabından bir kırbaç çıkartıp sana saatlerce işkence etti. Heryerin kan içindeydi. Mutluydun çünkü ölecektin. Aslında sarhoş olduğu için bu kadar sert, normalde biraz yumuşaktır.
Sonunda seninle işi bitti. Kan ve terle kaplı bedenine bakarak sırıttı. seni kapkaranlık bir bodruma atarak bir hafta boyunca yemek ve susuz seni ölüme terk etti.Sonunda kapı açıldı. Görebildiğin tek şey bir adamdı. Sana doğru yaklaştı Changbin. Sana dokundu hayattamısın diye. Evet yaşıyordun. Onca sana yaptığı işkence ve eziyetten sonra ama yaşıyordun. Buna sevindi. Seni tozlu zeminden kaldırıp kucağına aldı. Banyoya sokup seni güzelce yıkadı. Cenneten düşmüş bir melek gibiydin. Biraz pişmanlık duysada..
Saçlarını taradı ve yüzünü temizleyip yaralarını temizledi. Hala kendindinde değildin. Gözlerin açılmayacak kadar yorgun. Şu an tek istediğin uyumaktı. Seni yatağa yatırdı. "Uyu, tatlım." Tam gideceği sırada onu durdurdun "Neden?"
Arkasını döndü. "Ne?" "Neden beni öldürmedin? bunu hak ediyordum değil mi? neden peki? neden bana yaptığın onca eziyetten sonra bana iyi davranıyorsun? benim hiç bir suçum yoktu. Adam yanıma kendi geldi. Yanına geleceğim sırada beni durdurdu." Tek nefeste anlattığın için derin bir nefes aldın. Birşey söylemedi. Pişmanlığın insan bulmuş haliydi.Bir şey söylemeden gitti..
Son.. 🖤🥹𝘖𝘺 𝘷𝘦𝘳𝘮𝘦𝘺𝘪 𝘶𝘯𝘶𝘵𝘮𝘢𝘺𝘪𝘯 🤍🫣