UYARILAR: Adam kaçırmadan bahseden; fiziksel kısıtlamalar; Stockholm Sendromunun erken evresi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yorgun yüzünüzden aşağı bir gözyaşı yuvarlanır, düşerken gıdıklar. Belki de bunu hak ettin, diye düşünüyorsun. Minho'ya anne babanın nasıl olduğunu sorabileceğini aptalca düşünmek senin hatandı. Onu daha iyi tanımalıydın, onu daha iyi tanımalıydın. Sana koyduğu tek kuralı çiğnedin.
Ve son zamanlarda daha iyi olmaya çalıştınız, hatta sevgi dolu bir çiftmişsiniz gibi davrandınız ve neredeyse o çılgın fanteziye inanabilirdiniz. Onun güvenini kazanıyordun, bunu biliyordun. Sonra aptalca bir hata yaptın ve şimdi sıfır kareye geri döndün. Soğuk bodruma geri döndüğünüzde, sıkı ipler bileklerinizin hassas derisini keserek sizi duvara hapsetmiş durumda.
Bodrum kapısı aniden açılıyor ve merdivenlerden inen hızlı adımlar duyuyorsunuz, ta ki o görüş alanınıza girene kadar tam önünüzde duracak. Yakışıklı yüzünde herhangi bir duygudan yoksun boş bir ifade vardı. Onun aptal tavrını özlediğinizi fark ettiğinizde, şimdi ciddi cephesinden çok korkmuşken, bir özlem duygusu sizi sarar.
"Üzgünmüsün?" derin sesini duyduğunda vücudunu bir ürperti kaplıyor, o ton her zaman kendini çok küçük hissettirmeyi başarıyordu. Ne kadar üzgün olduğunu görmesini umarak umutsuzca başını salladın. "Minho, söz veriyorum, çok üzgünüm, hepsi benim hatamdı ve ben-" Minho beklenmedik bir şekilde önünüzde çömelmesi, bir elinizle çenenizi tutması, dudaklarınızı garip bir açıyla bastırmasıyla çabucak sözünü kestiniz. , sizi saçmalamayı bırakmaya zorluyor.
"Ve bunu bana bir daha asla sormayacaksın, değil mi?" Cevap vermeye çalışıyorsun, Minho'nun eli yüzündeyken boğuşuyor ama o zar zor fark ediyor. Bunun yerine, gözleri kendinize odaklanır, içlerinde bir delilik ve saplantı karışımı, onları görünce sizi korku sarar. En kötüsünden korkmanıza neden olan rahatsız edici bir göz temasından sonra, Minho dudaklarınıza hızlı bir öpücük kondurur ve yüzündeki soğuk ifadeyi yerine sıcak bir gülümsemeyle değiştirir. Eli çenenizi terk ediyor, iplerin düğümlerine gidiyor, sizi serbest bırakıyor. "Sorun değil bebeğim, öyle demek istemediğini biliyorum, değil mi?" Ellerinin cızırtılı iplerden kaçtığını hissederek başını sallarsın, seni ısıtmaya çalışan elleri kollarının yanlarına sürtünürken Minho'ya bakmaktan kaçınırsın.
Ağzınızdan rahat bir nefes kaçtı ama elleri bir kez daha yüzünüze, bu sefer daha nazik bir şekilde bastırdığı için uzun sürmedi. Yüzünü sizinkine yaklaştırıyor, o kadar yakın ki burunlarınız neredeyse birbirine değiyor ve korkunç yüzünü yakından görmenizi sağlıyor. Karşılıksız yakınlık, vücudunuz onun hareketiyle gerilirken nefesinizi tutmanıza neden olur. Tehlikeli gözleri, yoğunluğuyla size bir delik açıyor.
"Ama bu benim son uyarım bebeğim, bir daha böyle şeyler yapma ve yemin ederim sonuçları hoşuna gitmeyecek."
