17.Bölüm: Rol Çalmak

741 42 34
                                    

Selamlar! Ay buraya yazmaya özlediğimi fark ettim kkdkdkdkdk

Nasılsınız, nasıl gidiyor? Ben son günlerde MK'ya odaklandığım için çok fazla buraya vakit ayıramadım ancak bir yerde de iyi oldu çünkü finalimize son 5 bölüm kaldı!

Çok duygusal hissediyorum ancak ağlamak yok çünkü sizlere yeni bir sürpriz ile döneceğim ❤️

O zaman lafı uzatmadan sizi bölüm ile baş başa bırakıyorum! Oy ve yorumları unutmayın Kar Tanelerim, sizleri çok seviyorum, keyifli okumalar!

Bir dakika! Bölüm sorularını unuttum!!
-Bu bölüm sizce ne olacak?
-Sizce Duru'yu ve Emir'i ne gibi sürprizler bekliyor? İlişkileri nasıl olacak artık?
-Peki, Derin ve Duru'nun arası düzelecek mi?
❤️🍀🔮❄️💜

Bir dakika! Bölüm sorularını unuttum!!-Bu bölüm sizce ne olacak?-Sizce Duru'yu ve Emir'i ne gibi sürprizler bekliyor? İlişkileri nasıl olacak artık?-Peki, Derin ve Duru'nun arası düzelecek mi?❤️🍀🔮❄️💜

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Zihnim uyanmaya başlarken burnumdaki limon kokusunu bilmem kaçıncı kez içime çektim. Çok yorgundum, duygusal anlamda. Aklıma Derin ile ilgili gördüğüm kötü rüyalar geldikçe yüzümü buruşturdum. Kollarını bana dolayan kişi daha sıkı sarıldı. Başımı yavaşça gömdüğüm boynundan çektim ve sessizce beni izleyen Ufuk'a baktım. Gözleri uykulu bakıyordu ve burnunu saçlarıma gömmüştü. Uyandığımı görünce hafifçe gülümsedi.

"Saat daha çok erken," diye fısıldadı yavaşça ve uyumamı istediğini belirterek.

"Kaç ki?"

"Sabahın üçü, uyu... Yarın bitkin düşeceksin yoksa." Sıkıntıyla başımı iki yana salladım ve doğruldum. Karanlık havaya bakıp, yüzümü sıvazladım ve ayağa kalktım. Banyoya gidip, yüzümü yıkadım ve yerdeki defteri alıp, odaya geri döndüğümde Ufuk'u, sessizce yatağın üstünde oturur buldum. Defteri çekmeceye geri koyup, yanına çöktüm aynı sessizlikte.

"Aramadı değil mi?" diye sordum. Ben uyurken Ufuk ile konuşmuş olabileceğine dair boş bir umudum vardı işte. Kafasını iki yana salladı ve sessizliğine devam etti. "Ben mi arasam?"

"Ona zaman ver," İkimiz de gözlerimizi dolaba dikmiş bakarken ayağa kalktım ve karanlık evde mutfağa doğru yürüdüm. Davlumbazın ışığını açıp, tost makinesini çıkardım. Ufuk, acıkmış olmalıydı ayrıca her ne kadar üzgün olsam da bende açtım. Kapının arkasında asılı ekmeklerden birini elime aldım. Çeyreğini ve yarımını bölüp, arasına dolaptan çıkardığım kaşarları koydum. Isınmış tost makinesine ikisini koyup, üstünü kapattıktan sonra, dolaptan soğuk çay çıkarıp, iki bardağa döktüm. Onları da maya koyup, iki tabağa, peçete koydum. Tostları beklerken Ufuk içeri girdi ve bana sarıldı. Parmak uçlarımda kalkıp boynuna sarıldım.

O an gözyaşlarım boynuna damladı, sanki ölmüştüm fakat farkında değildim, şimdi sarıldığımda ve kokusunu içime çektiğimde anlıyordum. Özdemir Asaf haklıydı, ölüm gibi bir şey olmuş ama kimse ölmemişti.

"Ya affetmezse?" diye sordum titreyen sesimle.

"Edecek, buna adım gibi eminim." diye mırıldandı ve benden ayrıldı. Sandalyeye oturup, masayı incelemeye başladım.

Ufuktan Doğan Güneş #WATTYS 2022 YARI FİNALİSTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin