4.Bölüm: Kafamdaki Evren

956 97 161
                                    

Selam Kar Tanelerim
Sizi bu bölüm için beklettiğimden üzgünüm, fakat sınavlar bir türlü rahat vermedi💜
Siz nasılsınız?
Sizleri daha fazla bekletmeden bölüme alıyorum ve sizi sevdiğimi unutmamanızı istiyorum ❤️
Keyifli okumalarr ❤️
Oy ve yorumları unutmayın 💜❤️

Selam Kar Tanelerim ✨ Sizi bu bölüm için beklettiğimden üzgünüm, fakat sınavlar bir türlü rahat vermedi💜Siz nasılsınız? Sizleri daha fazla bekletmeden bölüme alıyorum ve sizi sevdiğimi unutmamanızı istiyorum ❤️Keyifli okumalarr ❤️Oy ve yorumları ...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kaldırımda durmuş geçen bir taksi görme umuduyla yanıp tutuşuyordum. Sokak lambaları garip bir şekilde gidip gidip geliyordu ve bu beni huzursuz ediyordu. Kafamı kaldırıp ışıl ışıl olan gökyüzüne baktım, derin bir nefes aldım ve montumun cebindeki ellerimi sıktım.

Oradaki davranışım saygısızlığın daniskasıydı. Neden böyle bir şey yaptığım hakkında en ufak bir fikrim yoktu ve tamamen anlık öfkeyle gelişmişti ama... Bir şekilde içimde bir ferahlama hissediyordum ve bu garip bir histi. Normal olup olmadığını merak ediyordum. Kaldırımın başından bana doğru yalpalayarak yürüyen iki adamı görünce dikkatim düşüncelerim dışına çıktı. Nefesimi tuttum ve onları inceledim. Galiba üçüncü şişeden sonra kafaları gitmişti. Sokağı yokladım tekrar bir taksi bulma umuduyla fakat ne gelen vardı ne geçen.

Kendi kendime, "Cidden mi?!" diye söylendim ve küfrettim. Adamlar yanıma gelip, iki tarafımda durduklarında tırnaklarımı avuçlarıma batırdım ve kafamı eğdim. Birisi, esmer diğeri kumraldı. Benden sadece beş santim kadar uzun duruyorlardı ve cılızlardı.

"Kayıp mı oldun?" dedi, bir tanesi. Nefret ve öfkeyle içimden çıkmaya çalışan sesimi tuttum. "Hayır, öyleyse bırakalım..." Umursamadan yürümeye başladım ve beni unutmalarını diledim. Montumun cebindeki anahtarı, elime alıp sıktım. "Kaçma, ama..." dediğinde ona dönüp, anahtarla yüzünü çizdim. Acıyla inleyip, yere düşerken kumral olan kolumdan tuttu.

"Hop hop!" Ona döndüm ve kasıklarına tekme atıp, kapüşonumu çıkarıp onlara yüzümü gösterdim. Bazen, bu insanlara karşı açık olmak gerekiyordu ve yüzüm onları şu an korkutabilecek tek şeydi. "Bu ne lan! Allah çarpmış." dedi ve ayağa kalkıp, kumral olanın kolundan tuttu. Birlikte benden uzaklaşırlarken gözyaşlarım aktı. Kapüşonumu geri örttüm ve kafamı eğdim. Aniden önümde duran taksiye baktım ve alayla kahkaha attım. Beş dakika önce neredeydi? Kapıyı açıp bindiğimde burnuma tanıdık bir koku doldu. Limon kokusu... Bu kokuyu tanıyan zihnim kalbime çarpma emri verdiğinde boğazımı temizledim ve,

"Ne arıyorsun sen burada?" diye mırıldandım, solumda oturan Ufuk'a. Omuz silkti ve yüzüne alaycı bir gülümseme yerleştirip taksicinin koltuğuna hafifçe vurup, adresi verdi.

"Birisiyle bir işim vardı, onu hallettim. Teyzenin evi yolumun üstünde kalıyordu, normal geçip gidecektim sonra seni ve o adamları gördüm." Şokla ağzım açıldı. Cidden, beni görmüş ama önemsemiş miydi? Eğer, internetten öğrendiğim şeyleri uygulamaya koymasaydım, canımdan olacaktım. Öfkeyle kafamı kaldıracakken duraksadım.

"Canımdan olacaktım ve sen izledin mi?" Taksinin ısı bir yandan da beni mayıştırıyordu. Buz gibi olmuş eklemlerim, güneşin altındaki bir dondurma misali resmen eriyordu.

Ufuktan Doğan Güneş #WATTYS 2022 YARI FİNALİSTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin