20.Bölüm: HK-1.Kesit

253 22 0
                                    

Selam Kar Taneleriiiim 💜
Nasılsınız, bayramınız nasıl geçiyor ✨
Bu cümleleri yazarken bile için bir tuhaf çünkü finale son 1 bölüm kaldı 🌼

Bildiğiniz gibi UDG kitap olabilir ve bu nedenle oy ve yorumlarınız bizim için çok önemli ❤️

Sizi seviyorum keyifli okumalar 💜

  Bir dairenin kapısı açıktı, ayakkabılarımı çıkartmadan içeri girdim. Kahverengi parke ile döşenmiş yerleri ve beyaz duvarları inceledim. Sağ da, bir masa vardı ve tam karşımda küçük bir mutfak. Soldaki kapıdan bir adam çıktı. Yaşlıydı. Seyrelmiş beyaz saçları vardı ve sakalları uzundu. Gözlük takıyordu ve üstünde bir önlük vardı. Elindeki kalemden, işini yarıda kestiği belliydi.

"Merhaba, ben Tayfur." Diyerek elimi sıktığında hafifçe gülümsedim.

"Duru," Yüzümü inceledi ve elini önlüğünün cebine koydu. "Buyurun." Dediğinde, gösterdiği odaya girdim. Kahverengi bir masa duruyordu, kapının karşısında ve önünde iki sandalye vardı. Sandalyelerden birine otururken kendi koltuğuna oturdu. "Ben, buraya gelen bir hastanızın... Kızıyım."  Dediğimde beni tekrar süzdü. "İkizim, Derin Aktaş, getirmişti babamızı." Dediğimde kafasını salladı hatırlamışçasına.

"Devam edin,"

"Ben merak ediyordum... Kontrollere geliyor mu? Amerika'da tedavi ayarlanmıştı."

Gözlüklerini çıkartıp masaya koydu ve geriye yaslandı. "Sanırım haberiniz yok, babanız gayet sağlıklı." Dediğinde kaşlarımı çattım.

"Ama kardeşime hasta olduğunu söylemişsiniz."

İç çekti. "Bu sanırım, babanızla olan anlaşmamı bozmaz, sonuçta ben oğluna anlatmayacağım konusunda söz verdim. Şöyle, sanırım aranızda bir problem var," Derken titrediğimi hissettim. "Bu yüzden, rol yapmak zorunda kaldığını söyledi ve bana para verdi. Hasta değil,"

Boğulduğumu hissettim. Sırf, vicdanımıza oynamak için mi yapmıştı, gerçekten? Meltem'in yalan söyleyebileceği teorinin gerçek olmamasına mı üzülecektim yoksa, yaşayacağına içimde bir yerlerde sevineceğime mi? Cehennem olan dünyamın ateşi harlandı ve o battığım bataklıktaki pislik beni tutup biraz daha derine çekti.

Kendimi zorlayarak, maskemi taktım ve güçlü durdum. "Hipokrat mezarında ters dönmüş olmalı, rüşvet ha?" Dediğimde bakışlarını kaçırdı. Gözlerinde onu şikayet edip etmeyeceğim dair bir korku vardı. Etmem gerekiyordu fakat şu an onu düşünecek halde değildim. "Acaba sizi şikayet mi etsem?"

"Lütfen yapmayın, mesleğim yanar."

"Siz başka insanların yüreğini yakıyorsunuz ama beş kuruş karşılığında?"

Ayağa kalktım ve bir şey diyemeden odadan çıktım. Merdivenleri inerken tırabzana tutunabildiğim kadar tutundum ve içimdeki öfkemi bastırmaya çalıştım, yaşayacağını düşünerek. Fakat nafileydi ve içimden bir ses yüzleşmemize çok az kaldığını söylüyordu.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ufuktan Doğan Güneş #WATTYS 2022 YARI FİNALİSTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin