19. Bölüm

71 5 5
                                    

oha bayadır yazmadım etiketlerde aşırı düşmüşüm birazcık help

"Şu çocuğu affet artık Mina."diye söylendi Boran. Kafede üçümüz oturmuş Poyraz'ın dersten çıkmasını bekliyorduk.

"Yeterince süründü sanırım."diye mırıldandım. Boran sırıttı.

"Nasıl süründüğünü en iyi ben bilirim kanka. Baya süründü, emin ol." Gülümsememi engelleyemedim. Karşıdan geldiğini görünce ayaklandım. Gideceğimi sanmış olmalı ki yüzü düştü.

Ona doğru yürüdüğümde şaşırmış gibi gözüküyordu.

"Konuşalım mı biraz?" Büyük bir gülümseme yerleşti yüzüne.

"Olur. Nerede konuşmak istersin?"

"Bizim sınıf boş şu an. Gel oraya geçelim." Beni onayladığında önden fakülteye doğru yürüdüm. Peşimden sırıtarak geldiğini biliyordum.

5 dakikanın sonunda sınıfa varmayı başarmıştık. Kilitli olmadığını bildiğim için rahatlıkla içeri girdim. Bir saate bir ders daha olacaktı, ondan sonra kilitliyorlardı.

Kapıyı kapatıp sırtımı kapıya yasladığımda önümde dikildi.

"Süründün mü bari biraz?"dediğimde kıkırdadı.

"Biraz mı? 3 gündür anam ağladı." Başımı öne eğerek gülümsedim.

Bana iyice yaklaştı ve kollarını belime doladı. Hafif bir zıplamayla kollarımı boynuna, bacaklarımı beline sardım. Yüzümü boynuna gömdüğümde saçlarımı öptü.

"O kadar özledim ki. Sesini, kokunu." Sırıtarak yüzümü boynundan çektim.

"Başka neyi özledin?"dedim bakışlarımı dudaklarına indirirken. Beni kucağından indirmeden kapıyla arasında iyice sıkıştırdığında sırıtmam daha da büyüdü ve kıkırdamaya başladım.

"Her şeyini çooooooook özledim."dediğinde kelimeleri uzatarak söylemesiyle tekrardan güldüm.

"Ne gülüyorsun fıstığım?"dedi ve burnumu öptü. Ellerimi yanaklarında gezdirmeye başladığımda kedi gibi gözlerini yumdu. Dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım. Gülümsedi ve gözlerini açtı.

Tekrardan dudaklarımızı birleştirirken birisinin kapıyı açmaması için sırtımı kapıya iyi yasladı.

Ellerimi saçlarına çıkardığımda mırlamaya benzer bir ses çıkarmasıyla gülmeye başladığım için ayrılmak zorunda kalmıştık.

"Ya gülme."diye mızmızlanarak beni öpmeye çalışsa da gülmemi engelleyemiyordum.

"Kedi misin sen ya?"dedim yanaklarını sıkarak. Mızmızlanmayı bırakıp kıkırdadı.

"Öyle miyim?"

"Mhm."diye onayladığımda gülümsedi ve dudaklarımı öptü.

"Çıksak iyi olur. Yarım saate ders başlayacak, insanlar gelmeye başlar."dedim ve kucağından indim. Sınıftan çıktığımız sırada kolunu omzuma attı.

"Eve gidelim mi?"

*****

Eve geçtiğimizde kendimi koltuğa attım. O da yanıma yayıldı ve belime sarılıp başını göğsüme yasladı.

"Yaz tatiline az kaldı."dediğinde onaylayan mırıltılar çıkardım.

"Bir yere gidecek misin?"diye sordum. Başını kaldırıp bana baktı.

"Gidecek misin değil, gidecek miyiz."diye bir düzeltme yapmasıyla kıkırdadım.

"Ben 2-3 hafta yokum ama."dediğimde hemen yerinde doğruldu ve bana baktı.

"Ne?" Tatlı bir gülümseme sunmaya çalışsam da hala merakla bana bakıyordu.

"Annemlerin yanına gideceğim. İzmir'e." Yüzü düşmüştü.

"2-3 hafta çok değil mi ya?"dedi dudak bükerek. Fakat sonrasında üstüme gelmek istememiş olmalı ki zorla da olsa gülümsedi.

"İzmir'in kızları güzel olur diyorlardı da inanmıyordum. Doğruymuş." Gülerek başımı iki yana salladığımda öpücük attı. Dudaklarını o şekilde bıraktığında ne istediğini anlayıp ensesinden tuttum ve kendime çektim.

"Sen çok yaramaz olmaya başladın."dedim dudaklarımızı birleştirmeden önce. Ellerini tişörtümden içeri sokarken kısa bir süreliğine ayrıldı.

"Olmayayım mı?"diye boğuk bir sesle sorduğunda cevap vermeden dudaklarımızı tekrardan birleştirdim. Dudaklarımın üstünde gülümsedi.

Belimdeki ellerini sıkılaştırıp beni kucağına alırken arkasına yaslandı. İç çekerek saçlarını okşamaya başladığımda dudaklarımızı ayırıp başını arkaya attı.

"Bunu benim yapmam gerekmiyor mu?"dediğimde sırıttı.

"Sana da yaparız canım." Eğildim ve dudaklarımı boynunda gezdirmeye başladım. Dilimle daireler çizdiğimde belimdeki ellerini kalçama indirip beni kucaklayarak ayaklandı. Koridorda yürürken boynunu öpmeye devam ediyordum.

Odasına geldiğimizde içeri girdik ve kapıyı kilitledi. Dudaklarımı boynundan çenesine, kulağına çıkardığımda beni yatağa fırlatmasıyla kahkaha attım.

Sırıtarak üstündeki tişörtü çıkardı ve üstüme çıktı.

"Şartları eşitleyelim mi?"diye sorduğunda gülmeye devam ederken yatakta hafifçe doğruldum ve tişörtümü fırlatıp attım.

Köprücük kemikleriyle bakışırken onu üstümden indirip üstüne çıktım. Üstüne oturduğumda kıkırdadı. Dudaklarımı köprücüğünden başlayarak karnına kadar gezdirdim.

Köprücüğünü hafiften ısırdığımda ufak bir iniltiyle beni yan tarafına fırlattı. İstemsizce gülmeye başladığımda onu üstümde bulmuştum.

Saçlarımı yüzümden çektikten sonra dudakları boynumu buldu. Dilini hissettiğimde inlememi engelleyememiştim.

Göğüslerimden karnıma doğru indiğinde saçlarından tutarak başını yukarı kaldırdım. Gülümseyerek dudaklarımızı birleştirdi.

Kendisi doğrulurken belimden çekerek beni de kaldırdı ve kucağına oturttu.

Yatak örtüsünü kaldırıp beni yatırdığında yüzümdeki gülümseme yanaklarımı acıtmaya başlamıştı.

Yanıma uzandıktan sonra örtüyü üstümüze örttü ve beni kollarının arasına aldı. Saçlarımı öperken sesini duydum.

"Daha önce söylemiş miydim bilmiyorum ama... Seni çok seviyorum."

profiterol Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin