Oflayarak bavulumu hazırlıyordum. Canım hemen Poyraz'la görüşmek istiyordu. İzmir'e gitmeden önce son kez.
Bavulu kapadıktan sonra Açelya'ya baktım.
"Gitmeden görüşürüz zaten. Ben bir manitayla buluşayım." Başıyla onayladı beni.
"Geleceğiz zaten. 1 haftası her türlü beraberiz." Başımla onayladım ve telefonumu aldım.
Mina: İnsem gelebilir misin?
Çok sürmeden mesajıma yanıt geldi.
Poyraz: 2 dakikamı almaz güzelim. İn bakalım.
Sırıtarak odadan çıktım ve aşağı indim. Yırtık filenin olduğu tarafa geldiğimde normal olarak burada değildi.
Birkaç dakika bankta oturup bekledim. Tahminimdeki gibi çok sürmeden gelmişti. Hiç arabadan inmedi ve camını açıp konuştu.
"Burada rahat olamayız. Gel." Sırıtarak arabaya doğru ilerledim. İçeri girdiğimde hemen arabayı çalıştırdı.
"Güzel bir piknik alanı gibi bir yer biliyorum. Issız sakin." İkinci cümlesiyle kıkırdadım.
"İyi bari." 10 dakika gibi bir süreden sonra geldiğimiz yere baktım. Çok bir şey olmayan boş bir yerdi. Arabadan indiğimiz gibi kollarını bana doladı.
"Kaç gündür hiç yüz vermiyorsun ya..." Yanağımı öptü.
"Sınavlara çalıştım be yavrum. Bilmiyor musun sanki?" Kıkırdayarak diğer yanağımı da öptü.
"Biliyorum keko, biliyorum."
"Sadece sarılarak mı dursak?"diye mırıldanarak daha da sıkı sarıldım.
"İzmir'e gitmek zorunda mısın?" Başımla onaylamakla yetindim.
"Of, ben de şimdiden gelsem mi? 2 hafta dayanamam. İzmir'in erkekleri de yakışıklıymış." Gülerek alnına vurdum.
"Ne erkeği be?" Gülümsedi.
"Özleyeceğim seni ya." Ben de gülmeyi kesip gülümsedim.
"Ben de özleyeceğim yavrum." Dudaklarıma minik bir öpücük bıraktı.
"Kaçta çıkıyorsun yola?"
"6'da."dedim somurtarak. Onun da yüzü düşmüştü. Otobüsle gidecektim ve biletimi annem almıştı. Böyle gereksiz detaylar işte...
"Ben bırakırım seni terminale. Olur mu?" Hemen başımla onayladım.
"Çok güzel olur."
"Bavulunu alıp bizde kalmak ister misin? Sabah 6'da kalkar bırakırım seni. İsterse Açelya da gelsin." Tekrardan başımla onayladığımda dudaklarımı öptü.
"Oturalım mı?"dedim çimenleri gösterirken. Beni onayladı ve arabadan bir ceket alıp yere serdi. Üstüne oturduğumda hafifçe uzanıp başını dizlerime koydu ve bacaklarını kendisine çekti.
Ellerimi saçlarında gezdirdim.
"2 hafta çok da değil ya... Sonraki 1 haftayı düşün."diye moralini yerine getirmeye çalıştığımda tebessüm etti.
"Boran'ın dayısının yazlığı varmış. Onlar orada değilmiş. Anahtarı Boran'a verdiler, geldiğimizde oraya geçeceğiz. Annenlere bir şey uydurup gelebilir misin?" Gülümsemem büyürken saçından bir tutamı parmağıma dolamaya çalıştım.
"Gelirim tabii ki." Onun da gülümsemesi büyüdü.
"Yurda gidip eşyalarını ve Açelya'yı alalım, hemen eve geçelim." Başımla onayladım.
"Açelya'yı arayayım o zaman." Telefonumu çıkarıp Açelya'yı ararken dikkatli bakışlarının yüzümde dolaştığını hissediyordum ve beni heyecanlandırdığı için telefonda Açelya'yı bulmam neredeyse 3 dakika sürmüştü.
"Naber canım?"dedim sonunda Açelya'yı aramayı başarmışken.
"İyi, iyi. Ne oldu, çok mu özledin beni?" Kıkırdadım.
"Evet ya. Ölüyorum sanırım." Poyraz'ın bakışlarını gözlerimde hissettiğimde ona baktım ve ne oldu der gibi göz kırptım. Buna karşılık öpücük atmasıyla tekrardan güldüm.
"Bu akşam Poyrazlarda kalalım diye konuştuk da. 6'da otobüse gideceğim zaten."
"Oluuur."dedi hevesle. Tabii sevgilisi orda ya. Her şey olur.
"Tamam hadi görüşürüz, kısa kes."dedikten sonra yüzüne kapadım.
Telefonu çimenlere bırakırken Poyraz'ın bakışları hala üstümdeydi.
"Bir şey mi oldu?"dedim ellerimi saçlarında gezdirirken. Gözlerini yumdu.
"Seni çok seviyorum." Duraksadığımı fark edince gözlerini açtı ve gülmeye başladı.
"B-ben de. Ben de seni çok seviyorum."dedim toparlanmaya çalışırken. Kıkırdayarak başını kucağımdan kaldırdı ve dudaklarımızı buluşturdu.
*****
İçeri girdiğimizde Boran'la selamlaştık.
"Hoş geldin yeng- Oo aşkım, hoş geldin." Gözlerimi devirerek Açelya'yla sarılmalarını izledim. Fakat Açelya mutlu olduğu için ben de mutluydum.
"Arkadaşlar hiç film falan ayarlayamam sevgilim gidiyor, onunla vakit geçirme planım var. İyi seviş- Pardon iyi eğlenceler." Poyraz elimden tutup beni odasına götürürken bir kahkaha patlattım.
Açelya arkamızdan saydırırken Boran cilve yapıyordu.
"Boşver bebeğim ya." Bir öpücük sesi geldiğinde sahte bir şekilde öğürdüm.
Odaya girdiğimizde Poyraz beni kollarının arasına aldı.
"Dalga geçme fıstığım, biz de öpüşürüz." Kıkırdayarak dudaklarımızı birleştirdiğimde elleri belimi bulmuştu. Beni yavaşça yatağına doğru yönlendirdiğinde elimdeki bavulu bırakıp ayağımla hafifçe itekledim.
Yatağa uzanmamı sağlayıp üstüme çıktığında ellerim tişörtünün eteklerine inmişti. Ne istediğimi anlayıp uzaklaştı ve tişörtünü çıkarmama izin verdi. Ellerim sırtını bulurken dudakları çenemde dolaşmaya başlamıştı.
Çenemden yavaşça boynuma, oradan da köprücüklerime indiğinde ellerimi saçlarında gezdiriyordum. Fakat birden kalktı.
"Bekle bebeğim." Kapısındaki anahtarı çevirdiğinde sırıttım.
Tekrardan üstüme gelirken doğrulmamı sağlayıp üstümdekini çıkardı.
"İstersen durabilirim ve sadece sarılıp konuşabiliriz." Ona bir cevap vermeyip sertçe kendime çektim ve dudaklarımızı tekrardan birleştirdim. Sırıtsa da benden ayrıldı.
"Kesin bir cevap ver Mina. Şu an durmam veya devam etmem sana bağlı." Gülümseyerek ellerimi yanaklarında gezdirdim ve burnunu öptüm.
"Devam et."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
profiterol
Chick-LitBir kutuya bir çocuğa aşk dolu bakışlar atarken çocuk fileye doğru ilerledi. "Böyle kaçak şeylere bir daha bulaşmam haberin olsun. Afiyet olsun bu arada."dedi ve filenin o yırtık kısmından fırt diye dışarı fırladı.