Düğün için yola çıktığımızda Açelya'yla arka koltukta yayılmış şarkı dinliyorduk. Poyraz'ın arkaya doğru uzattığı eliyle anlık olarak şaşırsam da gülümseyerek elini tuttuğumda dikiz aynasından bana bakıp güldü.
Boran da cıkcıklamakla meşguldü.
"Görüyor musun hayatım ne edepsizler?"dedi arkaya, Açelya'ya doğru dönüp. Açelya kıkırdarken dudaklarına minik bir öpücük bırakmasıyla Açelya sırıtmaya başlamıştı. Anlaşıldı, bu kız tüm akşam sırıtacak.
"Edepsiz dedikten sonra kızı yemeseydin daha iyiydi canım."dedim Boran'a gözlerimi kısarak. Tam bir şey demek üzereydi ki ekleme yaptım.
"Mutfakta bestie'mi silip süpürdüğün günü unutmadım."dedim ona yaklaşıp fısıldarken. Boran gözlerini kocaman açıp beni iteklediğinde Poyraz gülmeye başlamıştı. Açelya ise öylece sırıtarak bize bakıyordu. Yazık yavrum, kal geldi herhalde.
Çok sürmeden düğün salonuna geldiğimizde arabadan indik. Poyraz koluna girmem için kolunu uzattığında gülmeye başladım.
"Kendimi lise mezuniyetime gelmiş gibi hissediyorum."diye güldüğümde o da güldü. Ancak salona gelince gerginliğim daha da artmıştı.
"Gerilmene hiç gerek yok. Çok kalmayacağız zaten."dedi ve kolundaki saate baktı. Saat 7'ye geliyordu.
"9 gibi çıkarız. Olur mu bebeğim?"dedi ve kollarımızı ayırıp elimi tuttu. Başımla onaylamakla yetindim.
"İstersen annemin yanında oturabiliriz. Daha az yabancılık çekersin."diye fısıldadığında kapıda birkaç tanıdık karşılamıştı bizi. Tabii onun için tanıdıktı, benim için değil.
Elimi bırakmadan birkaç kişiyle tokalaştı ve salonda annesini aramaya başladı. Boran ve Açelya da arkamızdan kol kola geliyorlardı.
"Annemin yanına oturalım diyorum, ne dersiniz?"dedi Poyraz, Boran ve Açelya'ya.
Onlar onayladığında Nilgün Teyze'ye doğru ilerledik.
"Baban?"diye sordum Poyraz'a.
"Çok düğün sevmez o. Evde çalışıyordur." Nilgün teyze bizi gördüğü an kıkırdayarak yerinden kalktı ve hepimize sarıldı.
"Ayy, gelinlerim de gelmiş. Gelin sizi bir tanıtayım insanlara."dediği an gözlerim kocaman açıldı.
"Yok hayır, Nilgün teyze. Hiç almayalım biz."dedikten sonra korkmuş küçük bir çocuk gibi Poyraz'ın yanına geçtim.
"Seni kuzenlerim ve arkadaşlarımla tanıştırayım, güzelim."dedi tekrardan elimi tutarken. Buruşuk ninelerle ailenin gelini olarak tanışmaktansa daha iyiydi.
Biz yanlarından ayrılırken Açelya ve Boran, Nilgün teyzenin yanına oturmuş dedikodu yapıyorlardı.
Poyraz beni sürükleyerek bir masaya götürdüğünde masayı bir süzdüm.
"Merhaba."dedi Poyraz neşeyle. Kalkan birkaç kişiyle sarıldıktan sonra beni tanıttı.
"Kız arkadaşım, Mina." Gülümseyerek başımla selam verdim. Bana döndü ve masadaki herkesi tanıtmaya koyuldu.
"Efe, kuzenimiz olur kendisi. Liseyi bitirecek inşallah."dediğinde Efe gözlerini devirse de diğerleri güldü.
"Gülşah, başka bir kuzenimiz. Kürt değiliz merak etme." Son cümleyi kulağıma fısıldadığında gülümsedim. Kürt olsa ne fark ederdi? (bu kitapta ırkçılık yok🧚🏼♀️)
"Diğerleri de çocukluk arkadaşlarımız Yaren, Utku, Irmak ve Orhan."diye tek tek gösterdi arkadaşlarını. Irmak'ın sert bakışları üstümdeydi. Bu kızı sonradan araştıracaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
profiterol
أدب نسائيBir kutuya bir çocuğa aşk dolu bakışlar atarken çocuk fileye doğru ilerledi. "Böyle kaçak şeylere bir daha bulaşmam haberin olsun. Afiyet olsun bu arada."dedi ve filenin o yırtık kısmından fırt diye dışarı fırladı.