M.K - 18

8.6K 502 269
                                    

"yok istemiyor kalbim, istemiyor fikrim
başkasıyla gülmek."

🪐

Atlas Ömer'den

Zille dördüncü kez basmama rağmen kimsenin açmaması sonucu çantamdan anahtarımı çıkartıp eve girdim. Anahtarı girişte ki anahtarlığa astım ve ayakkabılarımı çıkardım. Salona girdiğim de kimseyi göremedim.

"Baba?" diye seslendim ama her zaman ki gibi bir ses gelmedi. Yine de çalışma odasına bakmayı ihmal etmedim ama orada da olmadığını görünce omuzlarımı düşürdüm ve çantamla birlikte mutfağa doğru ilerledim.

Bugün, Bir Kadın'ın getirdiği kapları ada tezgahın üzerine bıraktım ve dolaptan kendime içecek bir şeyler ve bir tabak çıkardım. Ancak dolap kapağında gördüğüm not ile işlerime birkaç saniye ara verdim.

"Bugün eve gelmiyorum.
- baban."

"Çok açıklayıcı." diye mırıldandım ve işlerime geri döndüm.

Aslında şaşırdığım bir durum değildi bu, babam evi zaten otel gibi kullanırdı. Bir oğlu olduğunu da çok nadir hatırladı. Hatırladığı zamanlar da genel de ben karakol da olduğum için hatıralarında güzel yaşamıyordum. Şimdi de sevgilisinin yanında olduğuna adım kadar emin olsamda bir ihtimal şu beni başına geçirmek için uğraştığı şirketinde önemli bir iş oldugunu umut ediyordum.

Babam hiçbir zaman benim hayallerimi umursamamış, her zaman kendi şirketinin başına geçip mimar olmamı istemişti ancak benim hayallerimin yanından yamacından bile geçmiyordu mimarlık. Zaten bende hayallerini annesi ile birlikte toprağa gömmüş bir çocuktum. Hayatıma giren peri kızıyla tekrardan hayallerime kavuştum derken, onun beni terk edişiyle bir daha çıkmamak üzere tekrardan gömülmüştü o hayaller.

Şimdi ise hayallerimi tekrardan gün yüzüne çıkarmaya çalışan bir kadının yemeklerini ısıtıp yiyiyordum ve lanet olsun ki çok güzel yemek yapıyordu.

Keşke bu yemeği tek başıma değilde onunla yeme şansına sahip olsaydım. Bir başına yemek fazla berbat bir durumdu. Ancak birinin seni düşünüp yemek ve tatlı hazırlaması tarifi bile olamayacak kadar güzeldi bunu bana peri kızı bile yapmamıştı...

Yemeğimi yedikten sonra telefonumu alıp salona geçtim ve tavanı izlemeye başladım. Aradan çok zaman geçmemişti ki salonda oturmaktan sıkılıp evin çatısına çıktım. Evimden nefret etsem de, çatısını çok seviyordum. Bana özgürlüğü, mutluluğu veriyordu. Yıldızlara bir adım yakın oluyordum ve bunun güzelliğini anlatacak tek kelime bile yoktu benim hazinemde.

Çatı katına önceden koyduğum minderlerin birinin üzerine oturdum ve saatlerce yıldızları izledim. Kasım ayında olduğumuz için gecenin ilerleyen saatleri buz gibiydi ancak buna rağmen eve girmemiş küçük bir önlem alarak ellerimi ceketimin cebine atmıştım ve tekrardan neden aldığımı bilmediğim o kulaklığın varlığı ile karşı karşıya kaldım.

Müzik dinlemeyi bende istiyordum ama sanki müzik dinlersem tüm geçmişime ihanet edermişim gibi hissediyordum ama sonra içimden Bir Kadın bana kızıyordu, "o geçmişin sana ne gibi mutluluk getiriyordu da ihanet etmeye bu kadar korkuyorsun kurt bakışlım." diye.

Evet içimden bile bana kurt bakışlım demeyi ihmal etmiyordu.

Bu düşünceyle istemsizce kıkırdadım.

Bana en son dün akşam yazmıştı ama bana bir haftadır yazmıyor gibi geliyordu ancak daha da kötüsü neden yazmıyor oluşunu merak ediyordum. Başına bir şey gelmiş olabilir miydi? Sanmıyorum. O zaman nasıl bana yemek hazırlasın. Artık beni sevmiyor muydu? Bu olabilirdi bak. Çok bile dayanmıştı bana.

Müzik Kutusu | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin