"eninde sonunda benimsin,
değişmez bu asla."🪐
Atlas Ömer'den
"Son iki, üç, dört!"
Murat hoca sabır dilercesine derin bir nefes aldı ve bakışlarını Çağan'dan çekip bana döndürdü.
"Oğlum kafayı mı yediniz siz, müdür bey duyarsa ne deriz?" dedi yapma dercesine bir tonda.
"Duymaz hocam, nereden duyacak siz söylemezseniz?" dedim en kibar halimle.
"İyi peki, ne diyeyim ama bak bir kereye mahsus bu böyle. Başka bir zaman asla müsade etmem."
"Anlaşıldı, yüz verdiniz astarını istemeyiz." dedim keyifle ve sanki üzerimde takım elbise varmışcasına ceketimi önümde birleştirip saygı duruşuna geçtim.
Murat hoca spor odasından çıktığında Çağan yalandan yaptığı spor haraketlerine son verip yanıma geldi. "Ne oldu kanka ne dedi hoca?"
"Tamam dedi," dedim ve spor odasından çıkıp salona doğru ilerledim. Beden dersi olan sınıf, Naz'ın sınıfı, salonda kendi halinde takılıyordu. Beden hocasının gelmesini ve yoklama almasını bekliyorlardı karşılarına bizim çıkacağımızdan habersiz bir şekilde.
Naz ile en son barın önünde konuşmuştuk ve ondan sonra tek tük aynı ortamlarda bulunmuştuk. Öğle arasında vesaire. Ancak o zamanlarda da yanımızda Asel ve Çağan da oluyordu, bu yüzden pek konuşma şansımız olmuyordu. Aslında bundan şikayetçi değildim, aynı ortamda bulunmamız bile yeterliydi benim için ama onunla özel olarak da konuşmak isterdim. Ne konuşacağıma dair bir fikrim yoktu ama konuşmak istiyordum işte.
Bugün de beden dersleri vardı. Bende onu şaşırtmak ve onunla biraz daha fazla vakit geçirmek adına beden hocasından yalvar yakar izin alarak, dersi yönetmek istediğimi söylemiştim. Zaten futbol takımının gözde oyuncusu oluşumundan dolayı sağladığımız bir samimiyetimiz vardı. Üstüne üstlük Murat hocanın derslere girmekten hoşlanmadığımı biliyordum. Herkes için kârlı bir işti.
"Herkes sıraya!" Çağan'ın gür sesi spor salonunda yankılanırken benim odaklandığım tek şey Naz'ın yüz ifadesi oldu. Sanki Çağan değildi salona giren, yeşil bir uzaylıydı.
Gülümsedim.
"Pardon da sana mı soracağız ne yapacağımızı?" diye ciyakladı kızın biri.
"Evet bana soracaksınız," dedi Çağan kibirle. "Murat hocanın bir işi çıktığı bu dersi biz alıyoruz."
"Siz?" diye sordu Naz.
Çağan bana döndü, "Atlas gelsene ne dikiliyorsun yalı kazığı gibi." dedi yalandan kibirle.
Naz'ın bakışları beni bulduğunda sindiğim duvarın dibinden ayrıldım ve Çağan'ın yanına, öğrencilerin karşısına geçtim. Bazıları sıraya girerken bazıları hâlâ eblek eblek bize bakıyordu.
"Herkes sıraya!" dedim otoriter bir sesle. Sıraya geçmeyen kişiler sıraya geçtiğin de Çağan küfür yemiş gibi bir sinirle bana döndü. "Yoklamayı al." Çağan dediğimi ikiletmeden yoklamayı almaya başladığın da bakışlarımı Naz'a çevirdim. Ne yaptığımızı sorgularcasına yüzümüze bakıyordu.
"Tamam kanka aldım yoklamayı," dedi Çağan gururla ve sınıf defterini bana uzattı.
"İyi tamam. Herkes ikişer sıra olsun ve yedi tur koşmaya başlasın." Herkes bana şaşkınlıkla bakarken bir yandan homurdanıyorlardı. "Susun ve koşmaya başlayın. İtiraz eden, bahane bulup kenara geçmeye çalışan olursa artırım sayıyı ona göre!" dediğim de herkesin yüzü tek tek düşmüştü. "Ya da başka bir şey yapabiliriz..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müzik Kutusu | Texting
Ficção Adolescente*TAMAMLANDI* 0598***: Anlamam nedenini üzmüşler bebeğimi... Ömer: Efendim? 0598***: Yok bir şey. 0598***: Ömer bugünü not al, yaşamaya ve müzik dinlemeye bugünden sonra başlayacaksın. 0598***: Çünkü seni öyle bir sevicem ki, bana değilse bile san...