"çalınmasın söylenmesin, sen benim şarkılarımsın."
🪐
Naz'dan
"Bu olanları bana şimdi anlattığına inanamıyorum!" diyen Asel'i her ne kadar duysam da umursamadan aynanın önünde saçlarımı yapmaya devam ettim. Kısa kahverengi saçlara sahip olduğum işim pek uzun sürmemişti ve bu durumdan son derece memnundum.
"Saçlarım sanki biraz fazla mı dalgalı oldu?" diye mırıldandım son kez ellerimle şekil vermeye çalışırken.
"Hayır, çok güzel görünüyor." Aynada yansıyan Asel'in hayran dolu ifadesine göz devirip gülümsedim. "Atlas ne zaman gelecekmiş yazdı mı?"
"Ömer," diye düzelttim. "Yarım saat önce geldiğini haber verdi zaten."
"Ne? Neden hala yavaş yavaş hazırlanıyorsun o zaman kızım? Gitsene hemen!"
"Pardon da ne bu acele? Beklesin biraz." dedim keyifle.
Bugün Ömer ile birlikte dışarı çıkmak için sözleşmiştik, daha doğrusu Ömer benimle kahve içmek yalvarmıştı ben ise daha güzel bir yere götürmek için bir teklifte bulunmuştum. O da nereye gideceğini bile bilmeden seve seve kabul etmişti. Bana karşı tavırlarında inanılmaz bir değişim vardı ve bu bazen sevindirse de, bazen de korkutuyordu. Bana zarar vermesinden, bir oyun oynamasından korkuyordum ama kendimi ondan geri de tutamıyordum.
Ya da sadece deliriyordum, bilmiyorum.
"Hazırım." Kendime son kez boy aynasından baktım, üzerimde beyaz boğazlı düz dar bir kazak vardı, altımda ise siyah deri siyah bir etek vardı. Siyah kot ceketimi de üzerime geçirdiğim de şık ve aynı zaman da sportif bir görünüme sahip olduğum için mutluydum. Kısa kahverengi saçlarımı hafif dalgalı yapmıştım ve yüzüme sadece renk versin diye hafif bir ruj sürmüştüm.
"Güzelsin, güzel." dedi Asel omuzlarıma dokunup beni cesaretlendirmek adına.
"Sağol," dedim. "Hadi çıktım ben. Bizimkiler ararsa falan, idare edersin."
"Tamam, merak etme sen."
Asel'in evinden çıktığım gibi hızlıca aşağıya indim ve apartmandan çıkar çıkmaz karşılaştığım manzara karşısında küçük bir kalp krizi yaşadım. Ömer, arabasına yaslanmış o eşsiz endamıyla beni bekliyordu. Beni görmemesinin verdiği rahatlıkla onu boydan boya süzdüm. Üzerinde siyah bol bir kazak, altında ise siyah bir pantolon vardı ve siyah deri ceketiyle sade ama havalı kombini tamamlamıştı.
"Çok bekletmedim umarım." dedim kibirli bir ifadeyle.
Ömer bakışlarını bana çevirdi ve çarpık bir gülümseme ile beni boydan boya süzdü. "Yok canım, bir yarım saat daha beklerdim ne olacak?!"
"E iyi o zaman, ben bir yarım saat sonra gelirim." dedim ve arkamı dönüp apartmana geri dönecektim ki Ömer'in sesi ile durdum.
"Naz!"
"Ömer?"
"Hadi." dedi sabır dilenircesine ve arabaya, sürücü koltuğuna oturdu.
"Öküz ya, insan bir kapımı açar." diye mırıldana mırıldana yanında ki koltuğa oturdum.
"Bir şey mi dedin?" diye sordu Ömer merakla, yanına oturduğum da.
"Yok bir şey."
"Peki," dedi ve arabayı çalıştırdı. "Evet, nereye gidiyoruz?"
"Sen sür, ben tarif edeceğim."
Ömer bir şey demeden sürmeye başladığında yol tarifi dışında bir şey konuşmadık. Zaten yol da kısa olduğu için konuşmak için pek bir vakit olmadı diyebilirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müzik Kutusu | Texting
Novela Juvenil*TAMAMLANDI* 0598***: Anlamam nedenini üzmüşler bebeğimi... Ömer: Efendim? 0598***: Yok bir şey. 0598***: Ömer bugünü not al, yaşamaya ve müzik dinlemeye bugünden sonra başlayacaksın. 0598***: Çünkü seni öyle bir sevicem ki, bana değilse bile san...