M.K - 44

4.3K 290 79
                                    

"bu nasıl bir naz,
vurdum duymaz "

🪐

Naz'dan

Neşeli adımlarla kantine doğru yürüyordum ancak kantin sırasında ki kalabalığı görünce yüzüm asıldı ve kantinden çıkmak için arkamı döndüğümde birine çarpmam bir oldu. Çarptığım kişinin elinde ki kahve üzerime dökülünce canım acıdı.

"Yavaş be!" diye sitem ettim. Bir adım geri çekildiğim de Tolga ile göz göze geldik.

"Naz," dedi endişeyle. "İyi misin?"

"İyiyim, üzerime kahve döküldü canım acıyor ama iyiyim!" dedim. Okul formam tenime değmesin diye çekiştirirken Tolga'nın yüzünde küçük bir gülümseme belirdiğini gördüm. "Komik mi?"

"Değil, tabii ki." dedi kendine çeki düzen verirken. "Yanında yedek kıyafetin var mı?"

"Yok." diye mırıldandım. Tolga düşünceli bakışlarla bana baktı birkaç saniye.

"Benim yanımda bir tişört var, istersen sana onu verebilirim." dedi kibar bir şekilde. Başka biri ile bunu yaşamış olsaydık kendim zorla alırdım o tişörtü ama Tolga olunca kendimi frenlemek zorunda kaldım. Benim kendisiyle bir sorunum yoktu ama Ömer'in vardı ve o bunu hoş karşılamazdı.

"Gerek yok, idare ederim ben." dedim ve yanından gitmek için haraketlendiğim sırada kolumdan nazikçe tutup buna engel oldu.

"Naz, eğer Atlas yüzünden diyorsan bunu yapma. Sana özel değil bu davranışım. Sonuçta benim yüzümden döküldü üzerine kahve, karşımda ki kim olsaydı bu teklifi ederdim." dedi. Beni zorlamıyordu sadece canım acımasın istiyordu ve bu gözlerinden bile belli oluyordu.

"Bende karşımda ki kim olsa red ederdim." dedim.

"Canın acıyacak ama. İzi kalır hem, kötü olur sonra." dedi, ilgili bir sesle. Karnım da yanık izinin kalmasının düşüncesi bile gerdi beni.

"Kalır mı sahiden?" diye sordum telaşla.

Tolga sağ kolunda ki yanık izini gösterdi. "Maalesef öyle kalıyor."

"Geçmiş olsun," diyebildim.

"Sen kızlar tuvaletinin oraya geç, ben sana tişörtü getireyim." dedi ve bir cevap vermemi bile beklemeden yanımdan ayrıldı.

Kızlar tuvaletine doğru ilerledim ve birkaç dakika Tolga'yı bekledim. Neyse ki hızlı yürüyen biriydi de geç kalmamıştı. Tişörtü hiçbir şey demeden bana doğru uzattı.

"Teşekkür ederim," dedim ve tişörtü elinden alıp lavaboya doğru ilerledim. Öğle arasında olduğumuz için pek insan yoktu ve bu işime gelmişti. Boş olan tuvaletlerden birine girdim ve okul formamı çıkartıp, Tolga'nın tişörtünü giydim. Tuvaletten çıkıp aynada kendime baktığım da gülmemek için kendimi zor tuttum. Üzerime baya büyük olmuştu. Ben küçük bir kız sayılmazdım, kilom da boyum da gayet yerindeydi ama Tolga kalıplı bir insan olduğu için bana bile büyük gelmişti tişörtü. Tişörtün ucunu pantolonun içine sıkıştırdım ve saçımı düzelttip lavabodan çıktım.

Tolga kapının önünde beni bekliyordu ve beni görmesi birkaç saniye baka kaldı. Sonrasında ise gülmemek için parmaklarını dudaklarına bastırdı.

"Niye gülüyorsun?" diye sordum yanına doğru giderken. Tolga yaslandığı duvardan doğruldu.

"Çok güzel olmuş," dedi hafif gülme sesiyle. "Ama sanki biraz büyük gibi."

"Hayvan gibi cüsseli bir insan olmasaydınız belki tam olurdu, Tolga Bey." dedim yalandan sinirle.

"Biraz ayıp oldu gibi geldi ama olsun, bizde bunlarla idare ederiz artık Naz Hanım." dedi, içten bir gülümsemeyle.

Müzik Kutusu | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin