"aç bağrını yaslayayım,
yorgunum başımı."🪐
Naz'dan
"Başka bir şey istemediğine emin misin?" diye sordu Ömer bir kez daha.
"Evet, eminim." dedim ve çok kısa süre sonra tekrardan konuştum. "Aslında bana bir de portakallı gazoz alabilirsin."
"Ne alaka?" diye sorsa bile telefonun ucunda bir haraketlilik olduğunu ve içecek dolabına gittiğini anlayabiliyordum.
"Seviyorum çünkü. Ne demek, ne alaka?"
Ömer'in hareketlerinin durduğunu, duydum ve uzunca bir süre kendisinden ses alamadım. "Ömer, orada mısın?"
"Evet," dedi. "Evet, buradayım. Her şeyi aldım geliyorum birazdan yanına."
"Tamam, dikkatli gel."
Telefonu kapattım ve hemen ellerimi cebime soktum. Hangi akla hizmet, kış ayında parkta buluşmayı istemiştik bilmiyorum ama böylesi fazlasıyla güzel ve özeldi. Bir kere gelecekte çok ünlü bir şarkıcı olduğumda bu günleri hatırladığım da hissedeceğim şey soğuk havalar değil, kalbimi saran sıcak duygu olacaktı.
Aradan geçen yaklaşık beş dakikanın sonunda Ömer nihayet elinde market poşetleriyle yanıma gelmişti.
"Şükür," dedim. "Market iki dakika uzaklık da, nasıl bu kadar geç kalabiliyorsun anlamıyorum vallahi."
"İki üç tane kız vardı markete, gördüler beni hemen yakama yapıştılar. Yok efendim, çok yakışıklıymışım da, onlara numaramı versem ne olurmuş da." dedi Ömer yalandan kibirli bir ses tonuyla.
"Sevgilim üçüncü dünya savaşını çıkartır, demedin mi?" dedim. Ömer gözlerinin içine kadar keyifle gülümsedi ve gecenin karanlığında güneş doğdu.
"Sence denir mi kızlara öyle şey?"
"Ömer zaten sinirim tepemde vallahi hıncımı senden çıkartırım!" Ömer küçük bir kahkaha attı ve yavaşça poşettin içinden portakallı gazozumu çıkartıp bana uzattı.
"Hayırdır, sinirin niye tepende?"
"Üşüdüm çünkü." dedim gazozumdan küçük bir yudum almadan evvel.
"Ve buna rağmen soğuk içecek içip, etekle akşam vakti, kış ayında dışarı çıkıyorsun?" dedi Ömer.
"Hiçbir hava şartı beni tarzımdan ve yiyecek içecek zevkimden ayıramaz!" dedim kibirle.
"Hasta olunca gelen o pişmanlık hissi..." diye mırıldandı Ömer.
"Ben kolay kolay hasta olmam ki."
Söylediğim cümle aslında fazlasıyla normal, üzerine düşünülebilecek bir cümle değildi ama Ömer'in yüzü düşmüş, gözlerine düşünceli bir ifade yayılmıştı.
"Bir şey mi oldu?" diye sordum korkuyla.
"Hayır," dedi ancak çok geçmeden düşüncelerini benimle paylaşmak için dudaklarını araladı. "Aslında evet, oldu."
"Ne oldu?"
"Ben senin hakkında ne kadar az şey biliyorum farkında mısın?" dedi. "Hatta hiçbir şey bilmiyorum."
"Bilmek zorunda değilsin ki." diyebildim sadece.
"Değilim ama bilmek istiyorum, senin hakkında her şeyi merak ediyorum olamaz mı?" dediğinde yüzüme küçük beni geçmişe götüren bir gülümseme belirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müzik Kutusu | Texting
Novela Juvenil*TAMAMLANDI* 0598***: Anlamam nedenini üzmüşler bebeğimi... Ömer: Efendim? 0598***: Yok bir şey. 0598***: Ömer bugünü not al, yaşamaya ve müzik dinlemeye bugünden sonra başlayacaksın. 0598***: Çünkü seni öyle bir sevicem ki, bana değilse bile san...