"bir kadın gelir,
değiştirir seni."🪐
Naz'dan
Ayna da kendime baktım son kez ama bu sefer ne giydiğim hiç umrumda değildi veya nasıl göründüğüm. Sadece üstün körü bir şekilde baktım kendime ve yüzümde buruk bir gülümsemeyle izledim kendimi, içi boş gözlerle.
Odamın kapısı çalındığın da derin bir nefes aldım ve bir haftadır yüzümden eksik olmayan o neşeli ifadeyi tekrardan takındım.
"Gel," diye seslendim kapıyı çalan kişiye. Kapı aralandı ve annem içeriye girdi. Uzunca bir süre sadece izledi beni, bir şey demeden öylece mahcup bir ifadeyle.
"Çok güzel olmuşsun." dedi bana asırlar gibi gelen saniyelerin sonunda. Bana doğru yaklaştı ve saçlarımı okşadı.
"Teşekkür ederim," dedim neşeli bir sesle. Bugün, Ömer'in hâlâ neden gitmek için yalvardığını anlamadığım o parti günüydü ve kendimi Asel'in ellerine bırakmıştım. Elbiseye uzun uzun bakmamıştım çünkü ruhen ne o partiye hazırlanan kızdım ne de partiye gitmek için hevesi olan biriydim. Sadece, tamam, dedim Asel'e ve bugün de getirdiği bu beyaz elbiseyi giydim.
"Naz," dedi annem kederle. "Söylemedin mi hâlâ ona?"
Yüzümde ki gülümseme solmadı ama gözlerim yaşardı ve başımı olumsuz anlamda salladım.
Bir hafta önce kalbim de şiddetli ağrı sebebiyle hastaneye gitmiştik. Ara ara zaten olan bir şeydi ancak o gün çok şiddetliydi ve annem haliyle telaşlandı. Hastaneye gidene kadar bir şey yoktur düşüncesi vardı aklımda ama çok geçmemişti bu düşüncelerin beyhude olduğunu anlamam.
Annem de var olan hastalığın bende de olduğunu fark etmemiz.
Bunu Ömer'e söyleyemedim en azından yüzüne karşı. Dolaylı yoldan söylemeye çalıştım ama ne kadar anladı bilinmez. Zaten sadece misal demem bile kanını dondurmaya yetmişti. Yüzüne karşı söylersem ne olurdu bilmiyorum, hoş kendime hile yüksek sesle söylemeye cesaretim olmadı hiç.
"Söylemedim," dedim en sonunda yüzümde kocaman bir gülümsemeyle. "Belki bugün söylerim."
"Söyleme, bugün sadece eğlenin kızım." dedi annem ve yüzümü avuçları arasına aldı. "Bugün düşünme bunları." Annemin gözleri doldu ve yine aynı mahcup ifadeyle baktı bana. "Bir de beni affet olur mu? Özür dilerim."
"Sen neden özür diliyorsun ki?" diye sordum ama cevabını çok iyi biliyordum. Kendini suçlu hissediyordu. Onun yüzünden hasta oldum sanıyordu, belki kendisi olmasa ben de hasta olmam sanıyordu ama yanılıyordu.
"Öyle," dedi. "Öylesine."
"Anne kendini suçlu hissetme, senin bir suçun yok." dedim sadece ama ne kadar faydalı olurdu bilmiyorum. Yine düşünecekti ve suçlayacaktı kendini.
"Tamam kızım, sen merak etme beni. Kendini düşün sadece, kendini mutlu et."
Ben hayatım boyunca hiç kendimi düşünmemiştim ki. Çocuktum annemi ve babamı düşündüm. Annem iyileşir mi, babam bugün sarhoş gelip bana zarar verir mi, diye diye geçtim çocukluğum. Büyüdüm, Ömer'i düşündüm. İyi mi, onun canını acıtan neydi, beni sever miydi, mutlu muydu diye düşündüm hep. Şimdi kendimi düşünecek andı ama artık ben yoktum sanki.
Ama buna rağmen gülümsedim ve başımı olumlu anlamda salladım.
Telefonumdan gelen bildirim sesiyle daha da gülümsedim, "Geldi sanırım damadın." dedim keyifle. Annem de gülümsedi ve yanağımı okşadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müzik Kutusu | Texting
Teen Fiction*TAMAMLANDI* 0598***: Anlamam nedenini üzmüşler bebeğimi... Ömer: Efendim? 0598***: Yok bir şey. 0598***: Ömer bugünü not al, yaşamaya ve müzik dinlemeye bugünden sonra başlayacaksın. 0598***: Çünkü seni öyle bir sevicem ki, bana değilse bile san...