M.K - 25

8.8K 499 154
                                    

"kırgınım
sana ben."

🪐

Naz'dan

Aynanın karşısına geçip son kez nasıl göründüğüme baktım. Üzerimde beyaz gömlek, altımda deri bir etek vardı. Kısa saçlarımı da hafif dalgalı yapmıştım ve yüzüme tek bir makyaj bile sürmeden odamdan dışarı çıkmıştım. Salona indiğim de babamın bir başına televizyon karşısında oturduğunu gördüm ancak ne televizyon açıktı ne elinde telefonu vardı, öyle boş boş televizyon ünitesinde ki aile fotoğraflarına bakıyordu.

"Ben çıkıyorum, gece de Asel'de kalırım." Cevap vermesini beklemeden evden dışarı çıkmaya hazırlanmıştım ki babamın sesini duymamla duraksamam bir oldu.

"İzin almak için fazla sert bir üslup."

Babamın cümlesiyle dudaklarımdan keyifsiz bir kıkırtı döküldü ve yüzüme ona doğru döndüm. "Karşımda ki kişiye göre muamele gösteriyorum... Sonuçta sende kolumda ve karnımda ki morlukları şiir okuyarak yapmadın değil mi?"

Babam konuyu açmamdan memnun olmasa da rahatsız olduğunu gösterecek herhangi bir şey yapmadı ve içkisinden bir yudum alıp, bir bacağını diğerinin üzerine atarak arkasına yaslandı. "Yarın annen hastaneden dönüyor, erken gel."

Karşımda ki kişi sanki babam değil de sultan Süleyman'mış gibi dizlerimi kırıp selam verdim. "Emredersiniz sultanım."

"Şu saçma sapan dizileri de izlemeyi bırak."

Babama cevap vermek yerine gözlerimi devirip evden dışarıya çıktım nihayet ve havanın yağmurlu olmasını umursamadan yürüyerek gideceğim yere doğru yol aldım.

Ömer ona gizliden yazan kişinin ben olduğumu öğrenmişti ve bunu söylemekten de geri durmamıştı. Ancak benim onunla konuşmaya ne cesaretim ne de gururum vardı. O defalarca kez birini sevemeyeceğini söyleyip bana kendimi değersiz bir çöp gibi hissettirdikten sonra Gökçe'yi gözlerimin önünde öpmüştü. Onun bir suçu olmadığını az çok anlayabiliyordum ama ben de bir insandım ve gururumu yeteri kadar kıran birine yapışacak da değildim. Yapışmadım da. Onun en başından beri istediği şeyi yaptım ve hayatından gittim. Ancak o bir türlü gitmek bilmiyordu. Gelmediği zamanlar da bile hep varlığıyla ruhuma işkence ederken şimdi tamamen karşımda duruyordu, hayatıma dahil olmaya çalışıyordu.

Ömer'in yüzünü bile görmek istemediğim için üç gündür okula gitmiyordum ancak gitmesem de değişen bir şey yoktu. Ömer her seferinde beni ya Asel'e ya da Çağan'a soruyordu. İkisinin de durumdan haberi olmadığı için her seferinde şaşkınlıkla anlatıyorlardı bana durumu. Onlarda haklıydı, Ömer ki kendisinden başka birini önemsemeyen biri daha hayatında bile olmayan beni defalarca soruyordu...

Evde kalma sebebim kafamı toparlamaktı ancak babam sağ olsun bu pek mümkün değildi. Her günümü bir başka bahaneyle zehir ediyordu, annem bir haftadır hastanede olduğu için rahatça bağırıp çağırıyordu ancak neyse ki annem yarın dönüyordu.

Ne acı ki annem iyi olduğu için değil, o adamdan kurtulacağım için şükür ediyordum.

Nihayet mekana geldiğim de hızlıca masalardan birine oturdum ve barmenden bir bardak su istedim.

"Ooo Naz sen uğrar mıydın buralara?" dedi Polat dalgayla karışık.

"Daha geçen hafta buradaydım oğlum ne tatava yapıyon?" dedim gülerek ve yavaşça koluna vurdum.

"Birkaç genç geldiler," diyen Polat'a ne olmuş dercesine baktım. "Seni sordular, bende birazdan gelir dedim."

"Eee?"

Müzik Kutusu | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin