"aşk elbisesi en güzel sende duruyor,
ama ne acı terzin ben değilim"🪐
Atlas Ömer'den
Yağmur damlaları yavaş yavaş yeryüzünde ki yerini alırken, ben sanki çoktan kaybolmuştum ve şimdi ait olduğum yerin neresi olduğunu hesaplamaya çalışıyordum. Bana yerimi yurdumu söyleyecek kişi cebimde saçma sapan bir icadın içinde bulunurken, ben daha kendimi bulamadan onu bulmaya çalışıyordum ve sırf bu yüzden hiç hazmetmediğim insanların arasında bulunmaya razı geliyordum.
"Hâlâ hazır değil misin?" diye seslendim bir saattir odadan çıkmayan Gökçe'ye.
"Geliyorum, biraz bekleyemez misin?" Gökçe görmese bile boşluğa gözlerimi belertip küçük bir küfür savurdum.
Bugün nihayet Gökçe'nin bahsettiği parti günündeydik. Gökçe ve okulda ki birçok kişi için bugün olan parti önemli iken benim için bugünü önemli kılan şey Gökçe'nin bir hafta öncesinden bulmaya başladığı Bir Kadın'ın artık kim olduğunu öğrenecek olmamdı. Sırf onun kim olduğunu öğreneceğim diye saçma sapan bir ortama girmeyi kabul etmiştim ama neyse ki Çağan da orada olacaktı, bu yüzden biraz daha rahat olmaya çalışsam da elimde olmadan geriliyordum.
"Hazırım." Gökçe nihayet odasından çıktığında derin bir nefes aldım ve oturduğum yerden ayağa kalkıp evin dış kapısına doğru ilerledim ancak Gökçe'nin kolumu tutmasıyla duraksamam bir oldu. "Zorla geldiğini bu kadar belli etme."
"Af buyur?"
"Partiye diyorum," dedi titreyen sesiyle. "Zorla geldiğini bu kadar belli etme. Nezaketen bari yüzüme bakıp nasıl göründüğüm hakkında yorum yapabilirsin!"
Gökçe'yi gelişi güzel süzdüm, üzerine beyaz dizlerinin üzerinde biten güzel bir elbise giymişti. Zaten güzel olan yüzüne boyalar sürmüş, beline kadar gelen sarı saçlarını düzleştirmişti. Gayet güzel görünüyordu ama bunu dile getirmek yerine sadece, "Gidelim mi artık?" diye sordum ve kolumu elinden çekip dış kapıya doğru ilerledim.
Apartmandan çıkar çıkmaz arabama doğru ilerledim. Gökçe de birkaç dakika sonra geldiğinde arabayı çalıştırdım ve partinin olacağı kafeye doğru ilerledik. Yol boyunca ikimiz de hiçbir şey konuşmamıştık. İçten içe Gökçe'yi kırdığım için kendime kızgındım ama beni bir şeylere zorlayan kendisiydi, zorla olan bir şeyden güzellik bekleyemezdi.
Nihayet partinin olduğu mekana geldiğimiz de zorla da olsa arabadan indik ve mekana doğru giriş yaptık.
"Atlas!" diye bize seslenen Çağan'a döndüm ve masasına doğru ilerledim ta ki Gökçe'nin tekrar kolumdan tutmasıyla duraksadım.
"Onların yanına mı gideceğiz?" diye sordu pasif bir sinirle.
"Gelmek zorunda değilsin?" dedim ancak Gökçe kolumdan çıkmak yerine, daha düzgün bir şekilde koluma girmiş ve yanımda yürümüştü.
Çağan, Asel ve Naz'ın yanına vardığımızda hepimiz gelişi güzel bir şekilde birbirimize selam verdik.
"Kardeşim çok yakışıklı olmuşsun," diye iltifatta bulunan Çağan'a döndüm. "Gökçe sende çok güzel olmuşsun."
"Eyvallah." dedim sakince.
"Sağol," dedi Gökçe bugün ilk kez mutluluk dolu bir sesle.
"Gökçe," diye seslenen bir kızla hepimizin bakışları ona döndü. Gökçe hepimize bir saniye dercesine işaret parmağını gösterip yanımızdan ayrıldı ve arkadaşının yanına gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müzik Kutusu | Texting
Teen Fiction*TAMAMLANDI* 0598***: Anlamam nedenini üzmüşler bebeğimi... Ömer: Efendim? 0598***: Yok bir şey. 0598***: Ömer bugünü not al, yaşamaya ve müzik dinlemeye bugünden sonra başlayacaksın. 0598***: Çünkü seni öyle bir sevicem ki, bana değilse bile san...