36- Mabed

132 3 0
                                    

Kapan. Kapanmış.
Burası bir hastane değilmiş. Burası benim üstüme çöken bir zindan, yanımda duran adamınsa bedeni burada olsa da zihni tam karşımdaymış... başından beri öyleymiş, ben görmek istememişim. Bir kez daha Ufuk Akca'nın önünde diz çökmüş insanların eline bakıyormuşum da haberim yokmuş.
Ya da bana öyle geliyordu. Ben zaten Ufuk Akca'nın köpeğine kurban olmamış mıydım? Beni bitirmek için o yaşlı adamın ellerine ihtiyaç yoktu, Bora bu konuyla gayet iyi ilgileniyordu. Elleri maharetliydi. Ölmeden öldürmek konusunda ustaydı. Ne demişti diye düşündüm. Bizzat Ufuk Akca'nın karşısına geçip "onunla bizzat ilgileneceğim" demişti. "Onunla ben ilgileneceğim, onu bana bırak."
Hanginiz daha tehlikelisiniz diye düşündüm. Ufuk Akca mı, yoksa sen mi Bora Doğrusöz? Bu sorunun cevabı belli. Gamze'nin inatla savunduğu o "Bora'nın zaafı" inancının yanlış olduğunu hatta tam tersine senin "Ada'nın zaafı" olman sebebiyle üzerimdeki etkinin korkutucu derece yüksek olması, sen beni manipüle ederken işini kolaylaştırıyordu.

Tehlike, burası tehlikenin merkeziymiş, sadece benim hedef olduğum. Varlığım bir hastane odasında yitip gitmiş, ruhumsa sonu gelmeyen bir azabın koynuna serilmişti.
Bir, iki, üç, dört.
Ada, Ada, Ada...
Yine düştün bak, dizlerinin üstüne.
Yine serildin ezberledigin oyunların önüne.
Kediler, dört ayağının üstüne düşer derler. Demek ki sende yanılabiliyormuşsun ela gözlü çocuk. Ben hiç kedi olamamışım, oysa tıpkı kızın olduğum gibi kedin olmayı da çok sevmiştim ama sen zaten birden fazla anlam yükleyip hepsini elimden almayı seviyorsun ama söylesene bu senin bana oynadığın kaçıncı oyun ve benim inatla içine düştüğüm kaçıncı tuzak, Bora? Geldiğimiz noktada kedi sen oluyorsun, bende fare oluyorum. Tanıdık geldi değil mi? Kedi fare oyunu. Kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyorsun benimle. Söylediğin gibi küçük kedi olsaydım, seninle oynayan olmazdım. Karnının üstüne sıkışır, uyurdum. Sen ensemden tutup beni atana kadar, ben özgürlüğün kollarında nefeslenirdim. Sen benim için özgürlüğün tanımısın. Ve bilgin olsun diye söylüyorum bunların hiçbiri senin bana dayattıklarınla, savurdugun emirlere olmadı. Hep öyle geliyordu, hep öyleydi.

Gelelim asıl meseleye. Bir çizgi film var bilir misin? Bilmezsin, sen değil misin sanki? Çizgi film izlemeyi sevmediğini söyleyen? Onları saçma bulan, benim zorumla izleyen? Ki hala neden benim zorumla bile olsa izledigini anlamış değilim. Ben kimim ki Bora Doğrusöz benim bir lafımla çizgi film izleyecek ama tıpkı güzel ve çirkin gibi, masallarda olduğu gibi bu kulvarda da bizden izler var.
Tom ve Jerry. Benim en sevdiğim... biz seninle Tom ve Jerry gibiyiz. Tek bir fark var, ben Jerry kadar güçlü değilim, sende Tom ile aynı sebepten yenilmiyorsun bana. O Jerry'i binlerce kez öldürme şansı elde etse de bunu yapmadı, çünkü aslında Jerry'i seviyordu. Sen de aynı şekilde beni öldürmek için binlerce şansını geri mi teptin diye sorardım belki ama kendi yapamadığını kız arkadaşına.. Gamze'ye yaptırmasaydın. Senin gücün beni öldürmeye yetmedi. Hiçbir zaman eline aldığın silahı namlusu kalbimdeyken ateşlemedin yine de o silahı benim kalbimden hiç indirmedin. Eller değişti, yüzüme çarpan soluklar değişti. Sebepler değişti ama sonuç hep aynı kaldı. Ben hep seni istedim. Ben hep seni aradım. Canımı alan ellerin seninkiler olmasını istedim ve bu yüzden başıma gelen her şeyden sıyrılmayı bildim. Arkamda değil, içimde bıraktım hepsini. Kaç defa düştüğümü biliyorum. Kimler tarafından itildigimi biliyorum. Yaramın nereye denk geldiğini biliyorum çünkü ben astım hastasıyım. Koşamam, koşarak kaçamam. Kurtulamam. Bacaklarım bana bu gücü vermez, ayaklarım beni taşımaz. Cigerlerimdeki hava buna yetmez.
Düz yolda yürürken düşmeyeceğimi de biliyorum. Bir acısı, bir sızısı olmayan hangi insan tökezleyip de düşer ki? Bende ondan bol bir şey yok ama benim yaralarımın hepsinde senin izin var. Tüm düşüşlerimin altına imzasını atan adam sensin. Annemin beni terk etmesinin üstünden 22 küsür yıl geçti, düşecek olsam o zaman düşerdim, ben istenmeyen çocuk oluşama yenilmedim, beni yıkan sensin. Âciz bedenimi ayaklarının dibine seren sensin. Ben sana yenildim. Benim kurban olmayı sectigim kişi sendin, şimdi ellerim bile kıpırdamazken, çırpınıp kendimi savunmaya gücüm bile yokken beni neden Gamze'nin ellerine teslim ettin?
"Sana seçeneğin olduğunu düşündüren nedir?"
"Sen bir kurbansın Ada ve kurbanların elinde öleceği celladı seçmeye hakkı yoktur. Yani senin, seçeneğin yok."

Kurban Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin