🖤1🖤

1.9K 543 1.5K
                                    


|KARAKALEM|


Bazı aileler çocuklarına güçlü isimler verdiklerinde, onları yetiştirdiği süre boyunca, "İsmin gibi ol

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bazı aileler çocuklarına güçlü isimler verdiklerinde, onları yetiştirdiği süre boyunca, "İsmin gibi ol." derler.

Babam da bana hep böyle söylerdi.

Güçlü bir ismin anlamını taşıyacak kadar dirayetli değilseniz artık, nereden başlamanız gerektiğini hiçbir zaman göremezsiniz.

Ben de bu dirayeti, bütün ailemi üç sene önceki depremde kaybettiğimde kaybettim. O gün enkazdan canlı çıkanın bir tek ben olduğumu öğrendiğimde, tıpkı evimiz gibi, ruhumdaki yıkılmaz ve sarsılmaz sandığım bütün tuğlalarım devrildi.

Hayat herkesi başka şekilde sınar, derler. Benim sınanmam bana biraz fazla gelse de, tamam fazlanın da fazlası diyorum buna, babamın bana bıraktığı bir cümleye tutundum.

"İsmin gibi ol."

Ne kadarını başardığımı bilmiyorum. Denedim. Sadece deneyebildim ve hayatta kalmak yapabileceğimin en iyisiydi. Öyle yaptım.

Her zaman tek başıma mücadele etmek zorunda kalmayı ve bazen de diğer insanların mütevazı yardımlarını geri çevirmeyi öğrendim.

Başka şeyler de öğrendim: İnsan her şeyden önce kendini görmeliydi.

Herkesten önce kendini tanımalıydın. Her karardan önce kendinle hesaplaşmalı, hatta her riskten önce bedelini ödeyebilecek kadar güçlü olup olmadığını bilmeliydin. Kendini tanıdığında hayatta kalmanın daha kolay yollarını buluyordun.

Belki de bomboş hissettiğimiz ruhsuz anlarımızda bile ansızın gözlerimizle yakaladığımız şipşak bir fotoğraf, yani bir "an" bütün ömrümüz boyunca hafızamıza kazınacak gibi hissettirecek ve bu, "sadece hayatta kalmak" tan daha fazlası olacaktı..?
Umut ediyorum; bunu da öğrendim.

Kahve molamın sonuna geldiğimde çadırımın fermuarını açıp, içinden çıktım. Serin havanın kulaklarımda bıraktığı sakinleştirici etkisiyle kırmızı, püsküllü şalımı, omuzlarımdaki yükleri korur gibi sırtıma attım.

Ateşim bir metre ötemde hunharca yanarken sandalyemi ve şövalemi biraz geriye çektim ve oturdum. Parmak ucumla kalemimin üzerindeki belirsiz tozları topladım.

Şimdi son birkaç gölge vuruşu...

"Bunu satıyor musunuz?"

Her zaman sessizliğine güvendiğim bu yerde aniden duyduğum ses beni dehşete düşürdü. İrkilerek ayağa kalktım.

"Korkutmak istemedim."

"Beni korkuttun!"

"Evet farkındayım, özür dilerim. Bu resmi ne kadara satacağını merak ettim."

PUSULA | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin