Selam sevgilerim.💕
Artık işlerin biraz karşımda vakti geldi, ne dersiniz?👉👈
Bölüm müziğini size bırakıyorum. Hangi müzikle dinlediğinizi buraya yazar mısınız? 🌸
Keyifli okumalar...🌸🕊️
|ANI KALSIN|
Evden çıktığımızda bizi bekleyen iki centilmenle karşılaşmıştık. Aren bizi alacağı siyah arabaya yaslanmıştı. Bu klas arabayı nereden kiraladığını düşündüm o sırada.
"Merhaba." dedim uzaktan hafifçe el sallayarak.
Beni gördüğünde yavaşça doğruldu ve gözleriyle beni baştan aşağı süzdü. Sertçe yutkunduğunu fark ettim. Nutku tutulduğuna yemin edebilirdim.
Kutay bordo, dar paça modelinde bir kumaş pantolon ve beyaz bir gömlek tercih etmişti. Üzerine de yine pantolon takımı olduğunu düşündüğüm bordo bir ceket giymiş, siyah loafer modelindeki ayakkabıları ve yana doğru taradığı saçlarıyla baştan ayağı, buranın çentilmeni benim, diye bağırıyordu. Aksesuar olarak ise siyah bir papyonu vardı.
Aren siyah, boru paça bir kumaş pantolon tercih etmişti. Üzerinde yine siyah, dar bir gömlek geçirmiş ve üstten birkaç düğmesini açmıştı. Bu, bana pusulayı verdiği ilk günü hatırlattı. Üzerinde krem renginde bir ceketi vardı. Parlak, siyah mont strap ayakkabıları vardı. Saçları yine her zamanki doğal duruşundaydı. Anlaşılan o ki Kutay'ın kuaförü Aren'i saç zevkinden vazgeçirememişti.
Kutay Kiraz'ı gördüğünde ise, bu âna inanmak istiyor gibi sertçe kapatıp açtığı gözlerini çaktırmadan ovuşturdu. İnme inmiş gibi duran suratına gülmemek için zor tutmuştum kendimi. Aren'in omzuna dirseğini dayamak için eğildiğinde Aren bana doğru bir adım attı. Kutay dirseği boşta kalınca şapşal bir çocuk gibi sendeledi ve hemen kendini toparlayarak ceketini düzeltti.
"Çok, çok afedersiniz." dedi bize doğru yaklaşırken.
Deli etti kendini...
Aren birkaç adım daha gelerek tam dibimde durdu.
"Harika görünüyorsun." dedi sessizce. Gülümsedim.
"Sanki bu cümleyi bir yerden hatırlıyorum." dedim imayla.
Tek kolunu belime dolayarak beni kendine çekti ve alnımın sol tarafına doğru bir öpücük bıraktı. Ardından sinsice gülümsedi ve kulağıma eğilip fısıldadı. "Hiç yeri değil."
Dudaklarımı birbirine bastırıp 'tamam' der gibi kafamı salladım ancak gülmemi zaptetmeye çalışmaktan bilinçli şekilde dilimi ısırıyordum.
"Sen de harika görünüyorsun." dedim.
"Biliyorum." diye yanıtladı ve kolunu belimden ayırdı.
Ukala seni.
Ceketinin cebine uzandı.
"Gülümse!" derken şipşak fotoğrafı yüzüme tuttu. Bıkkınlıkla gözlerimi devirdim.
"Pekala, bekle. Bu sefer poz vereceğim." dedim ve bir bacağımı öne doğru attım. Bir elimi belime yerleştirip başka yöne doğru bakarak doğal bir poz verdim. "Çek şimdi." diye ekledim.
"Tanrım! Mükemmelsin." derken makinanın tuşuna bastı ve fotoğrafı saniyeler içinde eline alıp sallamaya başladı. Anlık Kutay'lara döndü ve hızla onları da çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUSULA | Tamamlandı
Roman d'amour"Seni kaybedemem." dedim. Avuç içleriyle yanaklarındaki taze ıslaklığı yok etti. "Beni kaybedeceksin." ~ Böyle, değil mi? Sadece hatıralar Aren. Önemli olan sadece, bu dünyaya bıraktığımız hatıralar." ~ Bana yönünü kaybedip boğulan, dalgalarla boğuş...