Gülfem'den
Sabah kahvaltı yaptıktan sonra herkes okullarına gitmek için arabalara dağılırken bende kendi arabama bindim.
Okulun sokağına arabamı park edip yanda duran siyah sırt çantamı alıp indim.
Arabamı kilitleyerek anahtarı çantama atarak hızla yürüyerek kapıdan içeri girdim.
Tek başıma girdiğim için bütün bakışlar bana dönerken bazıları sevinçle bazıları da merakla ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Umursamadan ifadesiz yüzümle yürüyerek okula girip kendi sınıfımın olduğu kata çıkıp kapıdan içeri girdim.
Her zaman boş olan masanın yanına giderek beklemeden çantamı duvar kenarına koyup oturdum.
Burada oturan çocuk okul başladığından beri sadece 3 yada 4 kere gelmişti.
Baran'la beraber otururduk her zaman ama şimdi verdiğim karara bağlı kalarak devam edicektim.
Evet çok fazla engel çıkacak gibi gözüküyordu ama beni değil en çok onu zora sokacaktı bu engeller.
Zilin çalmasıyla herkes sıralarına geçmeye başladı.
Sol çaprazımda oturan Baran bana dönmüş üzgün şekilde bakarken umursamamaya çalışıp öğretmenler zilinin çalmasıyla derin bir nefes aldım.
Giren Murat hocayla yüzüm buruşsa da düzeltip dersi dinlemeye başladım.
Ders tarihti ve ben de eşit ağırlık öğrencisiydim o yüzden derslerim de gayet iyiydi.
Kafamı koyup son olayların hesaplarken zil çaldı.
Yerimden kalkmadım.
Düşüncelerime devam ederken yanımda hissettiğim hareketlilik ve aldığım toprak ve odunsu kokuyla Baran'ın geldiğini anladım.
Kafamı kaldırmadan konuşmasını bekledim ama o konuşmayıp yanımda oturdu.
Bende yanımda olan varlığını hissettiğim gibi yanında olan varlığımı hissetmesini istedim.
Evet uzak kalmak için zor du bizim için ama her seferinde alttan alırsak alttan aldığımız kadar kıracaktık karşımızdaki kişiyi.
Ben o suskunlukların birimizden birimizi kırmasını istemiyordum.
Zil çalarken ders yine tarihti.
O yanımdan kalkıp giderken benim sadece elimden acı bir tebessüm etmek geliyordu.
Biliyordu ona kırgın olmadığımı.
Ben onun dediklerini hiç bir zaman takmamaya çalışmıştım ama son kavgada kendilerini yük olarak hissettirdiğimi söylemişti.
Zaten insanın öfkeyle söylediği sözler, kelimeler her zaman içinde sakladıkları gerçekler değilmiydi?
Zaten ona bana bunları söyledi diye kırılmaya tenezzül bile etmezdim çünkü hata bendeydi.
Ben onlara böyle hissettirmiştim ve ondan kendimi toparlayasıya kadar biraz uzak kalmak iyi gelebilir di yada daha kötü.
İkinci derste bitince kafamı kaldırıp dağılmış saçlarımı düzeltip etrafı seyretmeye başladım.
Üşengeçliğim tuttuğu için kantine yada başka bir yere gidesim gelmiyordu.
Kapının önünde duran kişileri görünce kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktı.
Yerimden kalkarak onların yanına doğru yürürken herkes bana ve onlara bakıyordu.
Onların yanına gidince durup "siz niye buradasınız ve benim sınıfının önünde ne yapıyorsunuz?" Diye sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülfem Arjin [TAMAMLANDI]
AçãoBen kimim? Kim olduğumu bilmiyordum. Ama bir şey biliyordum ki ben burda kendi yaşam ateşimi söndürecektim. Benden ışık alıp yolunu görenleri yarı yolda bırakacaktım ama ben kimseyi yarı yolda bırakmak istemiyordum ondan son gücüme kadar devam edice...