En güzel merhabalar sizinle olsun. Bölümün geç kaldığının farkındayım fakat bir takım aksilikler oldu. Neyse, buradayım, buradayız.
Arkadaşlar Bünyamin haberlere çıkmışBu arada kısa bişey demek istiyorum. Taslakta birkaç hikayem daha var. Siz sormadan soyliyim hepsi antin kuntin. Gönül isterdi ki normal dram kaos yazayım. Olmuyor. Ya ucundan bilim kurgu ya da manyaklık giriyo. Ama güzel oluyo.
Neyse, velhasıl kelam Gümüşler ve Altın da her hikaye gibi bir gün bitecek... Ama ben ve garip hayal dünyam buradayız. Eğer diğer hikayeleri yayımlarsam bu sefer hepsine bölüm atmak için acele etmem gerekecek bu sefer işler aksayacak falan. O yüzden Gümüşler ve Altın efsanesine nokta koyunca yayımlayacağım onları.
EVET... YAKLAŞIK İKİ AY SONRA GELEN BÖLÜMLE DE HİKAYENİN ÖZLENECEK BİR HİKAYE OLDUĞUNU FARK ETTİM. Yani sizin mesajlarınızdan. Duygulandım...
Ayrıca kimseyi kırmak istemem ama oy vermek bu kadar zor olmamalı arkadaşlar. Dünyanın ne garip okuyucularına sahibim. Normalde oy olur yorum olmaz. Bende tam tersi. Yorum atanlar oy atmıyor kskdnskcndmgnfnf
OY VERİN LAN RUH HASTALARI
Neyse... Kafamdaki senaryoya göre gidersek sizi güzel şeyler bekliyor olacak :)
Güzel işkenceler, güzel dramlar falan falan.
Bir de ben kendi kendime konuşurken dedim bu hikaye çok sakin gidiyor. Böyle olmaz. Biraz ölüm, biraz kaos lazım. Daha kimin öleceğini düşünmedim, gidişata göre bakacağız.
Her an her şeye hazır olun.
Bölümü ssuseeee ye ithaf ediyorum <3 🍯
Keyifli okumalar dilerim. (Keyif bıraktıysam)
🗝️
Sımsıkı kapadığım gözlerimi açamıyordum korkudan. Bedenim titriyor, her an bir şey olacak korkusuyla nefes bile almıyordum. Yattığım beyaz yatağa 'sedye' dediklerini duymuştum. Öyle korkuyordum ki, odaklanacak bir nokta bulamadığım için boşlukta süzülüyor gibiydim. İki elim de yumruk olmuş halde karnımın üzerinde duruyor, ben ölü taklidi yapıyordum. Tabi o sesi duyana kadar.
''Yelda... Nefes al kızım.''
Kendimi nefessiz bıraktığımı bile anca fark etmişim gibi burnumdan derin, kendimi kurtarmak istercesine bir soluk aldım. Gözlerimi biraz gevşetmiş olsam da hala temkinli durarak kapalı tutuyordum. Aslında gözlerimin beni koruduğu bir nokta yoktu. Yani bir şey olacaksa, gözlerim kapalıyken de olabilirdi ama elimde başka bir şey yoktu işte. Son çare olarak da görmemeyi seçerek kaçmaya çalıştım.
Yazılmamış kural da buydu zaten. İnsan gördüğü şeyden, görmediğinden daha az korkar. Kuyudaki karanlık gibi. Karanlığın sahibini bilmek, sahipsiz bomboş karanlıktan bir nebze de olsa daha iyi hissettirir. Kontrol edilebilir bir şey mi bu? Eğer öyleyse de ben o yeteneğe sahip değilim. Uzun süre de olacağımı düşünmem. Kaç yıl geçerse geçsin korktuğumda gözümü kapatıp kendi korkumu katlamaya devam edecektim. Kaçmak daha cazip geliyordu yüzleşmekten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gümüşler Ve Altın
General FictionZamanın iki ünlü doktoru insanların beyinlerini yıkamayı kolaylaştıran bir serum yapsalar ne olurdu? İnsanların beyinlerini yıkamak isteyen bir tarikat da tek endişeleri olan bu serumun peşine düşse? Peki ya o doktorlar yıllar önce serumu kendi çoc...