Merhabaa, buradayım. Biliyorum sürekli soruyorum ama yine soracağım. Şikayetçi olduğunuz bir kısım var mı?
Ben pek ciddi kalamadığım için araya sürekli bir şamata katıyorum. Bundan rahatsız mısınız?
Hikayemi kimse okumuyor, kendi kendime konuşuyorum ama bu da hoş oluyor. Sonuçta kendime yazıyorum gibi oldu kanzksbxksbcnx
Bu bölümde küçük bir kurgu planı yaptım. Ne mutlu bana (!) Aklımda birkaç şey var, İnşallah yazınca da hayal ettiğim kadar güzel olur.
Neyse, umuyorum ki beğeneceğiniz bir bölüm olur. Yorumlarınızı ve oylarınızı esirgemeyiniz lütfen. (Kalp)
🗝️
Evin merdivenlerinden inip cümbür cemaat bahçe kapısına doğru giderken gözüme bi havalı geldik. Daha iki gün önce smackdown yapıp bir şekilde bayıltıp evin altında var olduğundan habersiz olduğum gizli yere çektiğimiz adamı konuşturmaya gidiyorduk.
Tabi gönül isterdi ki siyah takım elbiseler, ellerde siyah eldivenler, sert yüzlerle profesyonel gibi gidelim... Elimizde olanlar biraz çaprazımda önde giden siyah bol kaprisi, mor kısa kollusu ve parmak arası terlikleriyle giden Oğuz, arkadan gelip yaylana yaylana yürüyüp bir yandan da ekmek arasına sıkıştırdıklarını yiyen Bünyamindi. İkizlerde sabahtan beri üstlerini değiştirmeden gri kaprileri ve beyaz atletleriyle mangala gider gibi yürüyorlardı.
Eh, tabi aramızda bu işe uygun olan sıfatlar da yok değildi. Mesela grubumuzun lideri gibi en önde hevesle yürüyen Meva. İki elinin parmaklarını da sanki dövüşmek istiyormuş gibi hareket ettirip biraz korkutucu bakışlarla beklemeye dayanamıyormuş gibi hedefine koşuyordu. Şakağında Selma teyzenin yapıştırdığı bant çoktan çıkmış olsa da hatırasını bırakmıştı anlaşılan. Meva da bu hatıraya sığınıp ellerini yumruk yapıp açtı, bu işlemi hızla tekrarladı. Cidden pimi çekilmiş bomba gibi görünüyor.
Yanımdaki Fatih de ondan farksız olsa da onun sebebinin benim ellerim olduğu açıktı. Tabi ki ikimize birden saldırdığı için bir kini vardı ama ellerimi ve acılarını fark ettiğinden beri değişen bakışlarından terazinin dengesinin benden yana olduğunu anladım. Ellerime düzenli sürdüğüm merhemlerle acısı neredeyse durmuştu. İzleri maalesef dursa da çok dışarı çıkmadığım için bunu dert etmedim. O adama onlar kadar bende kızgındım ama zar zor uyarladığım planımı bozacak bir şey yapmalarından korkuyordum. Zaten Selçuk ve Ceyhun ikilisinin "hırpalama" diye üstünkörü bahsettikleri manzaradan da korkmuyor değilim.
Tüm incelemelerimi yaparken gözümde ağır çekimde yürüdüğümüz için incelemem bittiğinde normale döndük. Meva iki kapılı olan bahçe kapısını açıp fırtına gibi geçti ve direkt sola dönüp benim kiler sandığım kapıya yöneldi. Onun arkasından ikizler ve Ceyhun giderken ben ve Fatih'de girdik. Diğerleri de girip kapıyı kapattılar. Onların aksine ben pek hevesli olmayarak yürürken bahçenin ortasında gezinen İnci'yi görmemle kaşlarım anlamazlıkla çatıldı. Biraz düşününce de dün Bünyamin'in son anda İnci'yi aldığını hatırladım. Rüya değilmiş.
Demir kapıya geldiğimizde Meva kapıyı yumrukla çaldı. Kapının bizim evin kapısından sağlam olmasından bir haltlar döndüğünü anlamam lazımdı. Ortamdaki tek gergin kişi ben olurken ve hepsi etrafımda benim gibi kapının açılmasını beklerken kendimi onların rehinesi gibi hissettim. Çete üyeleri beni gizli yerlerine getirip liderlerinin huzuruna atıyorlar. Kendi kendime güler gibi bir ses çıkartmamla bakışlar beni buldu. Boğazımı temizleyip elimi pardon dercesine kaldırdım. Bu pardonum ortamın ağırlığını bozduğum içindi. Sonuçta herkes mafya havalarına gitmişti çoktan.
Birkaç saniye sonra kapı açılıp abimin belirmesiyle bu seferki ciddiyetimin kalıcı olması için dua ettim. Abimin saçları son gördüğümden daha dağınıktı. Diğer dikkatimi çeken şey de ellerini saklama çabası oldu. Nefes nefese olduğu gibi bir gerçeğin de eklenmesiyle uyarılarıma rağmen bunu yapmasına sabır çeker gibi bir nefes alarak cevap verdim. Meva'nın da fark ettiğinde emin olurken benim aksime gram unursamadan abimin yanından geçip içeriye girdi. Bende onun arkasından bakıp planımın başrolünün sağlığını merak ederek aceleyle daldım içeriye.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gümüşler Ve Altın
Ficción GeneralZamanın iki ünlü doktoru insanların beyinlerini yıkamayı kolaylaştıran bir serum yapsalar ne olurdu? İnsanların beyinlerini yıkamak isteyen bir tarikat da tek endişeleri olan bu serumun peşine düşse? Peki ya o doktorlar yıllar önce serumu kendi çoc...