24. Bölüm: Düğün karmaşası

162 15 22
                                    

Ben bu bölümü birazcık kafa dağıtmak amacıyla yazıyorum. Biliyorum zaten ağır bir hikaye değil ama yine de ailecek vakit geçirmeleri hoşuma gidiyor.

Selma teyze fanları var mı? Ben biraz öyleyim de.

Lütfen burayı boş bırakmayın. Hikayenin gidişatını beğeniyor musunuz? Yani hafif hafif ilerlemek güzel mi???

Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olur, keyifli okumalar. 

🗝️

Acaba hayatlarımız bize bir oyun mu oynuyor? İnsanlar rüya gördüklerini sandıklarında çeşitli şeyler yaparak ayılmaya çalışırlar, bende yapıyorum ama uyanmıyorum. Aslında uyanmak da istemiyorum. Bir yanım korkuyor hala kendimi cimciklememle birden gözlerimi açıp evde yalnız başıma kalacağımdan. Sabah uyandığımda etrafımda bir karmaşa yerine boğucu bir sessizlikle karşılaşacağımdan korkuyorum. Hayat boyu bu kadar kendi başıma kalmaya alışmışken tüm alışkanlığım olmuş kişilerin hayal ürünü çıkmasından korkuyorum.

Korkularım beni yavaşça terk ediyor, çünkü nereye baksam farklı bir karakterle karşılaşıyorum. Onlar bu durumdan bıktıkları için artık kalabalığa doymuşlar. Ben daha yeni alışıyorum ama. Her biriyle sonsuz zaman geçirmek, doya doya anılar yapmak istiyorum. Şu anda geriye baktığımda hatırlamaya değer tek şeyi babam olarak görmek canımı yakıyor. Kendi geçmişime nispet yapar gibi yaşıyorum her anımı. 

Bunu hak ettiğimi düşünmek çok mu bencilce?

Gece yarısı eve dönerken herkes kendini belli etmişti tekrar. Bünyamin devamlı acıktığını söyleyerek, Alper arka koltuktan çıkıp benim ağaçta kalmayı nasıl becerdiğim hakkında canımı sıkarak, ikizler videoları Emir' atıp benimle dalga geçerek, abim şoför yerinden herkese kızıp benim güzel bir iş çıkartıp onu gururlandığımdan bahsederek.

Oğuz ayakta uyur halinde, Meva hala laptopla ilgileniyor ama rahat tavrıyla rahatlatıyor bizi. Ceyhun çatıda bir an nasıl düşeceğini korkuyla anlatırken, Selçuk da bir film yıldızı olmasının şart olduğunu söylüyordu. James Bond oyunu onu fazla etkilemişti anlaşılan. Her biri konuşurken arada yarım ağız halde bana da iltifat ederken ben hepsini gülerek izliyordum. Tek konuşmayan kişi yanımda oturup bana bakan Fatih olurken, benim gülmemle o da gülüyordu.

Saatin fazlaca geç olmasıyla nihayet bizim sokağa girdik. Hepimizden yorgunluk ve uyku akarken abimin arabayı kapatmasıyla kendimizi atarcasına çıktık arabadan. Şapkamı elimde tutup herkesin inmesini bekleyip en önde giden Alper'in peşinden sürüklenerek eve gittim. Dış merdivenleri çıkıp kapının önünde durmamızla dönüp bana baktı. Merdivenin korumalık kısmına yaslanıp kapıyı açmasını beklerken bana bakmasıyla kafamı sallayıp cevap verdim. Benimle uğraşacak hali kalmamış gibi arkamızdan gelenlere dönüp baktı aynı şekilde.

''Anahtar kimde?''

Gözlerimi merdivende Daltonlar gibi dikilenle çevirip birbirlerine bakmalarını izledim. Bir iki kişi ceplerini kontrol etse de bulamayarak yanındakine baktı. Koray kaşlarını çatıp ''en son kim çıktı?'' diye sorduğunda ise gözler anında Oğuz'a döndü. En arkada yarı kapalı gözlerle kapıyı açmamızı bekleyen Oğuz zan altında kalmış gibi birden bire fazlaca çift gözün esiri olmasıyla esneyen haliyle bakakaldı. Ağzı yavaşça kapandı, gözleri biraz daha aralandı. Sohbeti anca algılamış gibi her birimize bakarken inanamıyormuş gibi kendini gösterdi.

''Evet, ben aldım anahtarı. Komşularımın evinden çıkıp mekan patlatmaya giderken unutmuşlardır dedim, aldım. Allah korusun siz alırdınız falan!''

Abim sesli bir ''of!'' çekip elleriyle yüzünü kapatıp benim gibi merdivene yaslandı. Gece gece kapıda kalmıştık resmen. Kendi kendime keşke Meva'nın verdiği maymuncuğu yanımda taşısaydım derken pencerelerden girmek de pek mümkün görünmüyordu. Burada uyumayı kısa bir süreliğine düşünsem de vazgeçerek onlar gibi ayakta dikilmeye devam ettim. Yaklaşık bir dakika sonra Alper kapının önünden ayrılıp yavaşça aşağı inip Oğuz'un yanına gitti.

Gümüşler Ve AltınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin