7. Bölüm: Toplantı

165 18 4
                                    

Keyifli okumalarr

Şuanda bu bölümleri yayımlarken okuyucu sayım 0. İleriki bölümlerde, yani bilmiyorum ne kadar bölüm sürer ama baya ilerde belki okuyucularım olur, hikayeyi sevenler olur.

Daha önce yazdığım bölümlerde cevap verecek hiç okuyucum olmadığı için kendi kendime takılıyordum. Bilmem, belki çoğalır bir gün.

Eğer bunu okuyorsanız ve hikayeyi beğeniyorsanız lütfen buraya bu gününün tarihini yazın.

Beğenmeniz dileğiyle...

🗝️

"Emir kalksana ya okula geç kalıcaksın." Sabrımın son demlerindeyken omuzlarından daha da şiddetli sarsmaya başladım. Kafası kopacak gibi sallanıyordu artık. "EMİİİR"

Hepimiz çoktan kalkmıştık. Saat daha çok erkendi ama Emir'in yalnız kahvaltı yapmasına gönlüm razı gelmemişti. Anladığım kadarıyla akşam yemekleri ne kadar düzenli olsa da kahvaltılar bir o kadar düzensiz oluyor. Şimdi biz kahvaltı yapıp sonra Emir'i kaldırsak onu yalnız başına yerken görmemle vicdan azabından giderdim herhalde. Dakikalar önce uyanmayacağını, kendi başına zar zor kalktığını ve itip kakmayla hallolacak bir iş olmadığı hakkında bir ton laf ettiler fakat ben yılmadım. 

Kahvaltı aşağıda hazırken, bu kış uykusuna yatan ayıyı kaldırma görevi bana düşmüştü. Aslında ben de gönüllü oldum denilebilir çünkü diğerlerinin yöntemi biraz ürkütmüştü beni. Her ne kadar ben gönüllü olsam da, Alper hemen yanımda elinde bir bardak suyla bekliyordu. Eninde sonunda pes edeceğimden emin bir hali vardı. İlk olarak suyu kullanmamız gerektiğini söylemişti ama Emir'e acıyıp izin vermemiştim. Bu gidişle o su kullanılacaktı. Onun da buna can atar ve bu durumdan sıkılmış hali beni köşeye sıkıştırıp bu kötü yönteme zorluyordu.

Alper de artık sıkılmış gibi gözlerini devirdi ve yanaklarını şişirip sağa sola baktı. Benim başarısız tekniklerimin her birine "denendi, başarısız sonuçlandı" diye robot robot konuşup sabah sabah delirtti beni sağ olsun. Hâlâ zebellak gibi tepemde dikilip elindeki suyu kullanmayı bekliyordu. Bir kez daha o sıkılmış nefeslerinden birini aldı.

"Dedim ben sana uyanmaz diye. İnsan gücü bunu uyandırmaya yetmez. Elementlerden yardım almamız lazım."

Yüzümü buruşturup ona döndüm. Emir'in yatağında, onun yanında dizlerimin üstünde oturuyordum. "Elementler derken?"

"Elementler işte. Ateş, su, toprak, tahta."

"Hava o, salak."

"Yok, havayı denedik. Belediyenin kullandığı yaprak süpürme makineleri var ya, onları bile denedik. Uyanmıyo. Ama tahta baya etkili oldu."

Son dediğiyle hayretler içinde, kendisi de inanamıyormuş gibi konuşmuştu. Bende ona hayretler içerisinde bakıyordum ama açıkçası Emir'in uyanmamasına bir tık daha fazla şaşırdığım doğru olabilir. Gümüş oğlanlarının yaptığı tuhaf hareketleri anlatırken sanki herkes onu yapıyormuş gibi fazlasıyla normallik ile anlatması beni her seferinde düşündürüyordu. Eminim ki daha da düşündürecekti.

Yatakta sağ ayağımı altıma alıp iyice rahat oturdum. Sol ayağımı da kendime çekerek konumu dizime yasladım. Desteklemesem de ilgimi çekmişti bu konu. "Su, hava, tahta tamam da... Ateşle toprağı nasıl kullandınız?"

Gülümsemeyip sanki bunu anlatmayı bekliyormuş gibi konuştu. Şu hali eseri ile övünen bir sanatçıdan farksızdı. "Toprağı aslında biz kullanmadık. Aracı olduk." Anlamadığımı gösteren bakışlarla ona bakarken gülmesi korkutucu bir hal aldı. "Arkadaşı toprak çekiyor da."

Gümüşler Ve AltınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin