30. Bölüm: İstenmeyen Gelecek

131 10 9
                                    

Heyecanlı mıyız ????

Lütfen yorumlarınızı yapın. Düşüncelerinizi çoook merak ediyorum.

Umarım benimde heyecanımın size geçeceği bir bölüm olur, beğenmeniz dileğiyle.

Keyifli okumalar dilerim.

🗝️

Eğer sonucunda iyi bir yere bağlanacağına emin olduğunuz bir şey için, kötü bir şey yapmanız gerekirse? Bu durumda pişmanlık duyulması doğru mu?

Hayatınız boyunca kendinizi olmadığınız bir durumla avuttuktan sonra o durumda bulunmak nasıl hissettiriyor acaba. En ufak bir suçlamada "en azından katil değilim" cümlesini çok fazla kullanan birisinin elinde bir bıçak, ayaklarının dibinde artık nefes almayan bir beden gördüğünüzde anlayacaksınız. Dünyada her şeyin iyilikle hallolmadığını, hedeflenen iyilik için o bedenin nefesinin kesilmesi gerektiğini anlayacaksınız. Artık kimsenin eskisi gibi olmadığını, tüm düşüncelerin en acımasız şekilde değişebildiğini görebileceksiniz.

Belki daha elinizdeki kanı temizleyemeden, kendinizi "o hak etmişti" diye avuturken bulursunuz. Gözleriniz koyu kırmızılıkta, hala bırakamadığınız kana bulanmış aleti tutan eliniz titriyor, beyniniz bir arı kovanına dönmüş. Karmaşa ve vızıltılar susmuyor ve siz susmayacaklarını içten içe biliyorsunuz. Belki de bu yüzdendir bir saniyeliğine yerdeki ruhsuz bedeni kıskanmanız. Onun kanına bulanan ellerinizi kendinize çevirip kaderlerinizi eşitlemek geçiyor aklınızdan. Belki yapıyorsunuz, belki o an bir engel çıkıyor önünüze.

Bana bir engel çıkacak mı? Yoksa engel yerine duyabileceğim tek şey vızıltıların yoğunluğu mu olacak?

Saçlarıma çarpan her bir su taneciğinde düşüncelerime bir yenisi ekleniyor gibi hissettim. Gözlerim kapalı halde ne kadar suyun altında kaldım bilmiyorum ama artık titremeye başladığımı fark etmemle elimi yavaşça hareketlendirdim. Gözlerim hala kapalı dururken üşengeç bir şekilde suyu kapattım. Eğer bulunduğum atmosfer bozulursa kafamın dağılacağını biliyordum ama ilginç bir halde orada durmak istiyordum. Kendimi cezalandırmak, gözümün önünden gitmek bilmeyen görüntülerle kendime işkence yapmak istiyordum sanki.

Elim yanıma düşse bile ne yerimden kıpırdadım, ne gözlerimi açabildim. Sadece üstümden süzülen sularla bekledim. Burnumdan çektiğim derin nefes titrediğinde nihayet göz kapaklarımı aralamıştım. Birkaç kez kırpıştırıp görüşüm netlendiğinde daha fazla burada durmak istemeyerek yoğun buharın arasından duşa kabini açtım. Hareketlenmemle bir an başım dönecek gibi olunca ne kadar zamandır suyun altında öylece durduğumu merak ettim. Gözlerim hala bayık halini korurken havluya uzanarak kurulanmaya başladım. Bir noktaya odaklanıp kalmamak için üstün bir çaba sarf ediyordum çünkü biliyordum bir kez dalmamla bir daha çıkamayacağımı. Üzerimi giyindim ve saçlarımın suyunu havluyla alarak kurulamadan çıktım.

Kapıyı açmamla az önceye göre daha serin olan koridorun havasını hissettiğimde bir derin nefes daha çektim. Saat öğle saatleriydi ama hepimizin vücudu kendini bırakmış gibi uyuyakalarak anca uyanmıştık. Kendimi direkt duşa atarak uyanmayı amaçladığımda suyun altında kaldıkça kafamdaki vızıltıların daha da artacağını tahmin edememiştim. Bu halimi fark ettiklerinde onların da modunu düşürmekten korkarak kafamı dağıtmaya çalıştım. Bugün güzel bir perşembe günüydü. Havanın her zaman ki bunaltan sıcaklığına karşıt bugün biraz daha serindi. En azından nemin yokluğunu hissedebiliyorduk.

Bu sabahın bu kadar güzel olmasına rağmen akşamının bir o kadar hatırlanmak istemeyeceğinden eminim.

Gözlerimi bir saniyeliğine kapalı tutarak rahatlamak amacıyla bir nefes çektim ve merdivenleri inmeye başladım. Merdivenleri bitirene kadar kendi kendime bir karara varmıştım. Evet, kararlıydım bu konuda. Bugün sadece önümüzdeki bir dakikaya kadar düşünecektim. Buna bazıları 'anı yaşamak' diyorlardı fakat ben anı yaşamaktan ziyade yaşanacak anlardan korkarak kendimi zorluyordum. Düşünme. Oğlanların hazırladığı kahvaltıyı düşün, rüyanda gördüğün anlamsız şekilleri düşün, Emir'in sınavlarını bile düşün ama saatler sonrasını düşünme.

Gümüşler Ve AltınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin