"Lucas, o elbiseyi giyemezsin!" diyerek çığrıştı genç kız.
"Nedenmiş, Lilly? Gayet hoş oldum." Oğlan bir damat edasıyla giyinmiş, aynanın karşısında kendine bakıyordu. Yeşil gözleri cam gibi parlıyor, saçları özenle şekillenmişti. Baştan aşağı beyazlara bürünmüş prensin tüm gözeri üzerine çekeceği barizdi. Genç kız bundan hiç mutlu değildi.
Lucas'ın bugün güzelliğiyle intikam almak istediğini biliyordu ama bu büyük bir kargaşaya yol açabilirdi.
Bugün Lucas'ın biricik ablası Prenses Elena ve eski sevgilisi Sör Nicolas evleniyorlardı. Lucas dışında herkes iki ailenin birleşmesinden hoşnuttu.
Elena ve Lucas Merhum Kral Alex'in torunlarıydı. Lucas, ilk erkek çocuk olması nedeniyle varis olarak yetiştirilmişti. Bu da ablasıyla hep bir yarış içerisinde olmasına sebep oluyordu. Krallığın soyunun bir erkek tarafından devam ettirilme geleneğini yıkmaya çalışan Elena oldukça hırslıydı. Bu sebeple Lucas'ın olan her şeyi sahip olmaya hevesliydi.
"Biliyorsun Lilly hem tahtın varisliğini hem de sevdiğimi elimden aldı. Neden mi? Çünkü ben karı kılıklının tekiyim diye."
Lucas, eline aldığı şarap kadehini bir yudum dahi almadan yerine koydu. Yaşadıkları onu çok yıpratmıştı.
"Sadece bir ay önceydi Lilly. Mutluydum. Herkes bana saygı duyuyordu. Babam beni seviyor, geleceği olarak bakıyordu. Bir sevgilim vardı ve ona aşıktım. Oysa şimdi babam yüzüme bakmıyor. Herkes arkamdan konuşup benimle alay ediyor. Gözünü hırs bürümüş alçak, taht elimden alındığı gibi beni terk etti. Ve sadece sebep o da değil. Ben..." cümlesini bitiremeden gözünden iki damla yaşın düşmesine engel olamadı. Elleri titriyordu. Lilly hemen yanına giderek ona sarıldı.
"Ne olursa olsun ben yanınızdayım prensim. Siz güçlüsünüz. Bunca derdin ve acının üstesinden geldiniz bunu da atlatacaksınız. Hem bu sayede onların gerçek yüzlerinde görmüş oldunuz." Yanağı bir öperek prensin pelerinini düzeltti. O esnada kapı tıklatılıp prensesin geleceği haberi verildi.
İhtişamlı gelinliğiyle Elena odaya girdiğinde ilk gözüne çarpan Lukas'ın kıyafetleriydi. Yüzü bir anda asıldı. Sinirden kıpkırmızıya dönüşünü Lukas zevkle izledi.
"Düğünüme böyle gelip beni rezil etmeyi düşünmüyorsun değil mi sevgili kardeşim." Sevgili kardeşimin üzerine basarak söylemişti.
"Evet, böyle geleceğim sevgili kardeşim. Oldukça hoş oldum bence. Tam prenslere layık giyindim." Kendi etrafında bir tur döndükten sonra prensesin önünde eğildi.
"Seni küçük kaltak." Diyerek Lukas'ın üzerine yürüdüğünde Lilly hemen onun önüne geçti. Mavi gözlerini prensese dikmiş bir vaziyette saygıyla eğildi. "Düğün birazdan başlayacak Prensesim. Prens Lukas daha hazır değil."
"Görüyorum, seni pis köle. Ne yani şimdi böyle giyinerek benim güzelliğime gölge düşüreceğini mi düşünüyorsun?"
"Senden güzel olduğumu biliyorum Elena. Bunun için uğraşmama gerek yok." Düz bir sesle konuştuğunda Elena iyice çıldırmak üzereydi. Eğer birazdan evleneceğini bilmese kardeşinin saçını başını yolardı. Ama koruması gereken bir itibarı vardı. O, tahtın Varisi, geleceğin kraliçesiydi. Evet, evet. Kardeşi gibi hastalıklı değildi.
"Dikkat et de elbisen kan olmasın. Bir karı gibi kanadığını kimsenin bilmesini istemeyiz değil mi?" gülerek odadan çıktı. Arkasında hayal kırıklığıyla kahrolmuş kardeşini umursamadan.
"Dediklerini kafasına takmayacaksınız değil mi prensim? Anneniz sizin bir mucize olduğunuzu biliyor. Aynı benim gibi." Lilly'nin konuşmasından sonra Lucas ona minnettar bir şekilde baktı. Yaklaşıp Lilly'nin zarif ellerini avuçlarının içine aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EJDER'İN KALBİ
RomanceKalbinde ne kin ne de nefret. Öyle safça sevdiler ki birbirlerini, Yaktı yıktı her yeri, ejderha ateşi. Bir esaretti aslında onlarınki, Özgürlüğe nasıl evrildi? Ölümle süzülürken, Yeşil ve gri birleşti. Ateş ve buz gibi, Eridi Ejder'in Kalbi. Mpre...