10

2.3K 193 7
                                    

Eveet ben geldiim. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir.

Bu hafta benim için biraz yoğundu malesef. Bu nedenle biraz geç bölüm atıyorum. Hepinize iyi okumalar.

....

İki bedeni saran apansız duygular, ucundan dönülmez bir uçurum. İki yürek tek bir aşkla bağlanmış ve mühürlenmişti. Gri ve yeşili birleşince ipin ucu düğümlenmiş kimsenin çözmeye gücü yetmezdi.

Lucas kendini ilk defa bir yere, birine ait hissediyordu. Kendini normal diye adlandıramıyorken normal birine de kayıtsız âşık olabileceğini düşünmemişti hiçbir zaman. Geçmişinde ergen ve sevgisiz kalbinin safça hayallerine kapılmış âşık olduğunu sanmıştı. Hepsi birer yalan ve çıkar için olduğunu anlayana kadar.

Şimdiyse yanında uyuyan koca oğlana bakarken gerçek aşkını bulduğuna inanıyordu. Her sabah gözlerini açtığında ilk gördüğü, ona aşkla bakan bir çift gri gözdü. Fakat bu sabah ilk uyanan Lucas olmuştu. Hemen yataktan kalkarak güne başladı. Bu koca oğlan onu bu hafta çok sinir etmişti. Ona şişko demişti veya ima etmişti. Ne fark eder ikisi de aynı şeydi.

“Bir, iki üç, bir iki.” Elindeki tahtadan yaptığı kılıcı karşısındaki ağaca bir düşmanmış gibi salamaya başladı. Daha sabahın erken saatleriydi fakat en etkilisiydi. Eline uzun zamandır ne bir kılıç ne de yay almıştı. Zorlansa da devam ediyordu. Evet buraya geldiği günden beri çok yatmış, hiç spor yapmamıştı. Ama tarlada çalışmıştı değil mi?

Lucas geçen hafta tekrar adet olmuş fakat bu geçen ayki kadar ağrılı ve zor geçmemişti. Elio ona destek oluyordu ve bu içini sıcacık yapıyordu. Lucas bazen durduk yere ağlıyordu sırf onu sevsin diye. Elio onun bu bebek hallerini zevkle izleyip ve öpmekten geri kalmıyordu. Artık çekinmeden öpebiliyor olmak, hiç durmadan öpme isteğini tetikliyordu.

Yine bir gün Lucas karın ağrısından ağlayacak duruma geldiğinde, Elio elini karnına atıp okşamaya başlamıştı. Ensesine küçük öpücükler bırakıp sakinleştirmeye çalışıyordu. Nerden bilebilirdi ki bu kadar hassas olacağını? Onu için iyi bir şey olduğunu düşünerek, göbeğinin büyüdüğünü kilo aldığını söylemişti. Fakat Lucas, bana şişko mu diyorsun, diyerek ağlamaya başlamıştı.

Tüm gün naz yapmış, koca oğlanı perişan etmişti. Akşam olunca Elio’nun tutkulu öpücüğüyle tüm yelkenleri suya indirmiş ve barışmıştı. Ama Lucas’ın aklına bir kere kurt düşmüştü, verecekti o kiloları.

Güneş iyice ufka yükselmeye başladığında hava da ısınıyordu. Lucas ter içinde kalmış, kolları ağrımıştı. Açlığı başına vurmuş gözü kararıyordu. Dayanamadan kendini yere atıp gözlerini kapattı. Keşke gölgeye yatsaydı, güneş gözüne giriyordu. Kalkacak hali dahi kalmamış tüm kasları gerilmişti. Boş verişle yatmaya devam etti. Evet yandı fazlasıyla. Esmer teni güneşten daha kararacaktı.

Gözüne giren gün ışı birden kesilip, önünde bir karartı olmuş, güneşini kesmişti. Ardından bir öksürük sesi duydu. Bir gözünü açıp baktığında, elleri belinde kaşları çatık soru sorarcasına başında dikilen bir koca oğlan gördü. Şirince gülümsedi.    Kollarını ona doğru uzatmış kaldırılmasını bekledi. Elio bir sabır çekercesine eğilerek kaldırıp kucakladı.

“Sanırım kendini öldürmeye çalışıyorsun.”

“Bunu bir ara ben sana diyordum.” Hiçbir zaman altta kalmayıp yaptıklarını kabul etmiyordu. Bu inatçı tavırları ne kadar sevilesi olsa da kendine zarar veriyor olması, Elio için katlanılamazdı.

“Baksana iki gündür dışarıda antrenman yapıyorsun ve şimdide bir deri bir kemik kaldın. Her zaman bu kadar zayıf mıydın yoksa yeni mi oluştu bu takıntın?”

EJDER'İN KALBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin