3

3K 255 19
                                    

“Yani beni yemeyeceksin.” Diyerek tekrar sordu Lucas. Oğlanın onu öldürmeyeceğini öğrendiğinden beri resmen dili açılmıştı. Yol boyunca soru sormuş ama hiçbirinin cevabını alamamıştı. Uzun zamandır yürüyorlardı. Hava yavaşça kararmaya başlamıştı. Ayakları yürümekten ağrıyordu.

Lucas artık sıkılmıştı. “Daha ne kadar gideceğiz?”

“Burada tek sen mi varsın?”

“Tüm ejderhalar yok olmuşsa sen nasıl hala yaşıyorsun?”

“Oldukça da gençsin. Kaç yaşındasın?”

Sırayla sorduğu sorular Elio’yu gerçekten sıkmıştı. Bir hışımla arkasına döndü.  Dönmesiyle hızını alamayan Lucas, Elio’nun çıplak göğsüne çarptı. Vay canına o gerçekten sıcaktı. Bu havada neden üzerine bir şey giymediğini yeni anlıyordu.

“Eğer biraz daha konuşursan seni burada bırakırım. Gece çökünce avlanmaya gelen çakallara yem olursun.” Dedi sinirle.

Lucas dudaklarına hayali fermuar çekti. Elio biraz daha baktıktan sonra önüne dönerek hızla yürümeye başladı. Ona yetişmekte sorun yaşayan Lucas arkasından bağırdı. “Hey, biraz yavaşla. Ben senin kadar kocaman değilim.”

Lucas belinden düşen donun kenarlarından tutarak peşinden koştu. Elio tekrar arkasına dönerek tek kaşını kaldırdı. Lucas tekrar konuşmak için ağzını açmıştı ki, Elio’nun bakışını görünce ağzını hızla kapattı. Yürümeye devam ettiklerinde, Lucas yapacak bir şey olmadığından Elio’yu izlemeye başladı.

Elio, Lucas’a nazaran oldukça iriydi. Bembeyaz teni ve bağlanabilecek kadar uzun olan beyaza yakın saçları oldukça sıra dışıydı. Kaslı vücudu çıplak olmasından dolayı Lucas’ın gözünü gönlünü açmıştı.

Kendine inanamadı. Onu kaçıran ve neredeyse yanıp kül edecek ejderha hakkında nasıl böyle düşünebilirdi? En basitinden onu esir almıştı. En kısa zamanda buradan kaçmanın yolunu bulmalıydı.

Lucas gözünü kaslı vücuttan çekip etrafında gezdirdi. Yolun sonunda kocaman bir göl vardı. Üzerinde yer yer kocaman buzlar yüzüyordu. Gölün daha yeni çözüldüğü çok belliydi. Elio acaba nasıl balık avlayacaktı. Ejderhalar balık yermiydi ki?

“Peki, nasıl balık avlamayı düşünüyorsun? Ejderhaya dönüşüp suya mı atlayacaksın?” diye merakla sordu Lucas.

“Hayır. Eğer ejderhaya dönüşürsem kontrolümü kaybederim. O yüzden ilkel yöntemlerle avlanacağız.” Dedi. Lucas şaşırmıştı. Yoksa suya girip mızraklarla balıkları tutmaya mı çalışacaklardı? Suyu düşünmek bile vücudunun buz tutmasına yetti. Düşüncesini sakınmadan “Mızrakla mı?” başını yana yatırmış bir şekilde usulca dile getirdi.

Elio başını sağa sola salladı. Elini göle uzatarak bir noktayı işaret etti. “Bak, oraya bir kazık saplanmış görüyor musun? O bir balık ağını tutuyor. Onu çekeceğiz.” Lucas rahatlamıştı. İyice göle yaklaştılar. Eriyen kar nedeniyle toprak iyince çamurlaşmıştı. Lucas, bata çıka sonunda göle varmayı başardı.

İki elini beline koymuş bir vaziyette etrafına bakmaya başladı. “Çok tuhaf” diyerek sessizce mırıldandı. Sessizce söylemesine rağmen Lucas onu duymuştu. “Tuhaf olan ne?” diyerek sordu. Elio etrafına bakmayı keserek Lucas’a döndü. “Burası yıllardır donmuş haldeydi. Kardan başka bir şey yoktu. Güneş yıllardır kara bulutların ardında saklanıyordu. Havanın bu kadar hızlı değişmesi beni hayrete düşürüyor.” Diyerek başını iyi yana salladı.

Yavaşça yere çöktü ve halatı çözmeye başladı. Yavaşça çekerek geri geri yürüdü. Yıllardır su içinde donmuş olan ağ oldukça ağırdı. Fakat ejderha olan bu oğlan için bu ağırlık kuş tüyünden farksızdı.  Tüm ağı karaya çıkardıktan sonra beraber donmuş ağdan balıkları söktüler. Balıklarda ağla beraber donduğu için işleri kısa sürdü. Balıkları ipe dizerek yuvaya yürümeye başladılar.

EJDER'İN KALBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin