Bahar yağmurlarının sıklaştığı bir gecede Elio dışarı çıkmış sağanak yağmurun altında duruyordu. Her gün vücudunda harlanan ateş bugün daha bir şiddetliydi.
Yağmurun altında dizlerinin üzerine çökmüş başı eğik, yağmur ıslak saçlarından yere damlıyordu. Gözlerini kapamış elini kalbine koymuştu.
Her gece istisnasız bir ateşle uykusundan sıçrayarak kalkıyor, kendisini dışarı atıyordu. Lucas’ın fark etmesi an meselesiydi. Bazı günler Lucas ona fazla yaklaşıyor bu da kalbinin hızlı atmasını sağlıyordu. Ateşi çıkıyor ve ejderhası kalbinde tepiniyordu.Fark etmeden etrafında kıvılcımlar uçuşmaya bile başlıyordu. Elio bu durumu çözmeden Lucas’tan biraz uzak durmaya karar verdi.
Eğer, Lucas’ı her gördüğünde üzerine atlama dürtüsünü bastırabilirse ondan uzak durabilirdi.
Ellerini gökteki bulutlar gibi griye çalan saçlarına atıp silkeledi. Etrafa serpilen su tanecikleri görsel şölen sunuyordu. Güneş dağılan bulutların arasından zarifçe süzülmüş merhaba diyordu.
Bir başkası bu havada ve Elio gibi yarı çıplak dışarı çıksa kesin zatürreden ölürdü. Elio’nun yanan vücudu buna engel oluyor onu tüm hastalıklardan koruyordu.
Lucas’ın günlüğü bulduğu zamandan beri bu durumu daha sık yaşamaya başlamıştı. Fırtınalı gecelerde daha da tetikliyordu sanki. İçindeki ejderha acı çekiyordu. Ateşi tüm vücudunu sarıyor bazen kalbine baskı yapıyordu.
Ne kadar dışarıda durduğunu bilmiyordu fakat yağmur şiddetini azaltmış gün ağarmaya başlamıştı.
Biraz daha orada durdu. Yağmur tamamen durunca yavaşça ayağa kalktı.
Küçük adımlarla içeri girip kendini banyoya attı. Lucas’ın bayıldığı fakat Elio’ya pek ifade etmeyen doğal sıcak suyu açıp soyundu. Kendisini hissetmese de sıcak suda biraz rahatlatmaya karar verdi. Kafasını suyun altına gömüp bekledi.
Fakat bir çift minik el onu suyun içinden çekip çıkarmaya çalıştı. Elio bir hışım küvette oturur hale gelmiş, sıçrayan su Lucas’ın üzerine boca etmişti.
Üstü başı su içinde kalmış halde, ıslanan geceliği üzerine yapışmış, vücudu tüm hatlarıyla belli oluyordu. Yüzünde endişeli bir ifadeyle Elio’nun kolunu tutmaya devam etti.
“Kendini öldürmeye mi çalışıyorsun? Korkudan aklım çıkacaktı.”
Elio onun ıslanmış geceliğinin altında belli olan vücuduna baka kalmış, ne dediğini anlamamıştı bile. . Beyaz kumaş esmer teniyle tezatlık oluşturmuş Elio’nun daha da sıcaklamasına neden olmuştu. Sanki tüm kanı çekilmiş gibi hissediyordu. Derince yutkundu.
Durum Lucas için farklı değildi. Oğlanın beyaz teni sıcak sudan dolayı hafif kızarmış, su damlacıkları yapılı vücudundan aşağı doğru süzülüyordu. Nemli saçlarını yüzüne düşmüştü. Lucas ne dediğini unutturacak şekilde nefes kesiciydi.
Elio, ıslak kıyafetler içindeki zarif bedeni tüm hatlarını ezberleyecek kadar gözünü üzerinden çekemedi. Fakat üşüyebileceğini düşünüp hemen sudan çıktı.
Utanmazca çıplaklığını umursamadan bir havlu alıp Lucas’ı sardı.“Üşüyeceksin.”
Lucas gözünü karşısındaki çıplak bedene dikmiş baştan aşağıya süzmüş gözü belirli noktada takılı kaldı. Gözlerini pörtletmiş şekilde dona kaldı. Vay canına dedi içinden, kendisi gibi kocaman. Ejder geni gerçekten kuvvetliydi. Yanakları iyice kızarmış pancara dönmüştü.
Arkasını dönerek kendisine de bir havlu alıp dışarı çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EJDER'İN KALBİ
Roman d'amourKalbinde ne kin ne de nefret. Öyle safça sevdiler ki birbirlerini, Yaktı yıktı her yeri, ejderha ateşi. Bir esaretti aslında onlarınki, Özgürlüğe nasıl evrildi? Ölümle süzülürken, Yeşil ve gri birleşti. Ateş ve buz gibi, Eridi Ejder'in Kalbi. Mpre...