15

1.6K 138 20
                                    

Benim için yazması biraz zor olan bir bölümdü. İçime sindi diyemem. Çünkü tren yolculuğunda yazdım 🤣😅. Umarım beğenirsiniz, yorumlarınızı merak ediyorum. İyi okumalaar.





Soğuktu. Altındaki sıcak bedenin ısısı katiyen yetmiyordu. Havanın dondurucu soğuğu Lucas'ın bedenine işlemiş, dişleri takırdıyordu. İpleri tutan elleri soğuktan kas katı kesilmişti.

Tüm kıyafetleri ıslak, saçlarından yağmur damlaları uçuşuyordu. Elio yeri geldiği zaman alçalmamış ve kendilerini bir anda fırtınanın içinde bulmuşlardı.

Yağmur o kadar şiddetliydi ki Lucas'in ıslanmayan bir yeri kalmamıştı. Elio fevri hareketlerle şimşeklerin ortasından sıyrılıp yere inmeye çalışıyordu, bu da Lucas'ın tutunmasını zorluyordu. Göz gözü görmeyecek kadar etrafları kara bulutlarla kaplıydı. Lucas Elio'ya bağırıyor ama ejderhanin bu firtinada onu duyması oldukça zordu. Hızla esen rüzgâr Lucas'ın yüzüne çarpıyor, yağmur görüşünü engelliyordu.

Elio sonunda fırtınadan kurtulmayı başardığında hızla alçalmaya devam etti. Lucas’ın değişen basınç ve havayla beyni çalkalanıyor gibi bayılacak raddeye gelmişti.

Ejderha alçaldıkça yağmur iyice geride kalıp azalıyordu. Elio, hiç durmadan suyun üstünde süzülmeye devam ediyordu. Kuzeye gittikçe gök yüzü açılıyor, yıldızların ışığı suyun üzerine yansıyordu.

Kara bulutlar görünmeyene dek uçtukça uçmuşlardı. Elio bir yerde durmadığı sürece Lucas her an bayılıp aşağı düşecek gibi hissediyordu. Lucas'in üşümekten kasılan vücudu yavaşça rahatlamaya başladığında ve Elio'nun ısısı iyice belirginleşmişti. Kendisini ejderhanin üzerinde tutabilmek için oldukça güç sarf etmeye zorluyordu.

Gözlerini kapatmış ve yolcuğunun bitmesi için dua ediyordu. Kararan ve soğuyan havayla iyice yerine sinmiş ve alnını Elio'nun sıcak sırtına yaslamış şekilde duruyordu. Vücudunun titreyişi durduramaz vaziyeteydi. Elio iyice yere alçalmış kanatlarını çırptıkça uçları denize değiyor sıçrayan su Lucas'in daha da üşümesine sebep oluyordu.

Gözlerini açtığında yıldızların yansımasını fark edip zorda olsa başını kaldırıp gökyüzüne baktı. Sayamayacağı kadar yıldız ve ayın ihtişamlı yüzü adeta göz alıcıydı. Hiç görmediği kadar güzel bir tablo gibi gözünü ayırmadan izledi.

Ne zamandır fırtınanın içinde yol aldıklarını kestirememişlerdi ama yakında mola vermek için bir ada bulmak için yalvaracak raddeye gelmişti.

Çok geçmeden uzakta, karanlığın içinde bir kıta görüş alanına girdi. Sanıyordu ki Lucas,  Elio çoktan Develer'e varmıştı. Çünkü kıta sanki bir şehir varmış gibi yer yer ışıldıyordu. Yerleşke olduğu belliydi.

Karar verdikleri gibi şehre en uzak olan doğu kanadından kıtaya iniş yaptılar. Elio yere indiği gibi Lucas hemen üzerinde atlayıp kıç üstü kumlara düşmüş ve bir süre de kalkamamıştı.

Elio dönüşür dönüşmez hemen Lucas'ın yanına gitti.

"Lucas, iyi misin?"

Yarı baygın çocuğun yüzünü avuçların içine aldığında ateşler içinde yandığını fark etti. Üstü başı su içinde kalmış ve titriyordu. Bir an ne yapacağını şaşırdı.
Hemen Lucas'ı soymaya başladı. Kıyafetlerini çıkarırken çocuğun tepki vermemesi onu daha da telaşlandırıyordu. Gözleri dolmuş kendini suçlamaya başlamıştı bile.
Hemen kucağına alıp buz tutmaya ramak kalmış zayıf bedeni ısıtmaya çalıştı.

Odaklanmaya çalıştı. Kucağındaki çocuk hareket etmedikçe daha da çıldırıyordu. Yapması gereken tek şey odaklanmaktı. Zihnini ejderhasıyla birleştirdi. Ateşini harladı ve bedeninin daha da ısınmasını sağladı.
Çölün soğuk gecesinde bedeni adeta ateş gibi parlamaya başlamıştı. Gözlerini kapatmış ve Lucas’a daha da sarılmıştı.

EJDER'İN KALBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin