Kapıyı çaldım ve beklemeye başladım.
"Gel!"
James'in çalışma odasının kapısını açarak içeri girdim.
Resmi bir görüşme olduğu için üzerime siyah bir etek ve gömlek giyerek giyimime özen göstermiştim. Carolin'in ısrarı üzerine hafif bir makyaj yaparak, koyu bakır kızılı saçlarımı açık bırakmıştım. Ayağıma giydiğim siyah topuklularla da görünümü tamamlamıştım.
İçeride James dışında iki kişi daha vardı. Girdiğimi gören James beni karşılamak için ayağa kalktı. Masasının önündeki iki koltuğa oturan diğerleri ayağa kalkıp ona katıldı.
Gülümseyerek onlara baktım.
Yanlarına ulaşınca James, "Size bahsettiğim danışmanım da geldi. Bayan Hera, bu bay Burlington Polis Şefi Yardımcısı Chris Beck."
Bay Beck kırklı yaşlarının başında Afro Amerikalı biriydi. Uzun boyu ve fit vücudu takım elbisesini üzerinde güzel taşımıştı. Çikolata renkli teniyle kıvırcık saçları ona sevimli bir hava vererek otoritesini biraz bozuyordu. James beni onunla tanıştırırken yüzünü incelediğimde; Beni daha önce tanıdığıyla ilgili herhangi bir ipucu bulamadım. Ama yine de bu durumdan tam emin olamazdım. O yüzden onu biraz daha yakından takip etmem gerekiyordu.
Ona ışıldayan gülümsememi göndererek, "Memnun oldum Bay Beck," dedim.
"Ben de memnun oldum bayan Hera."
Yüzümü incelemeye başladı ve işi bitince de James'e dönerek, "Danışmanınızın bu kadar genç ve güzel bir bayan olduğundan bahsetmemiştiniz Bay Brendan," dedi.
James sivri dişlerini göstererek sırıttı. "Unutmuş olmalıyım Bay Beck."
Diğer adam James'in beni tanıştırmasını beklemeden elini uzattı.
"Kevin Miller. Cinayet masası dedektifi."
Bu adam şef yardımcısına göre daha spor bir tarzda giyinmişti. Üzerinde fitilli lacivert kadife pantalon ve siyah renkli bir ceket vardı. İçine mavi kışlık bir kazak geçirmişti. Düz kahverengi saçları ve içinde tecrübe ile zeka parıltıları olan aynı renkte gözleri vardı. Kendinden emin ifadesi şu an bulunduğu mevkiye hak ederek geldiğini onaylar nitelikteydi.
"Merhaba dedektif. Ben de Hera," dedikten sonra ona da gülümseyerek baktım.
Ona gülümsememe aldırmadan ciddi bir tonda,"Size hitap edebilmek için soyadınızı öğrenebilir miyim Bayan Hera?" diye sordu.
Dedektifin sorusu üzerine ona soyadımı söyledim.
"Farrell."
"Tanıştığımıza memnun oldum Bayan Farrell."
"Ben de öyle Bay Miller."
James, "Herkes birbirini artık tanıdığına göre sanırım sohbetimize devam edebiliriz. Oturun lütfen. "
James'in yönlendirmesiyle herkes yerine oturdu.
Konuşmaya Burlington Polis Şefi Yardımcısı Chris Beck başladı.
"Bugün bütün haber bültenlerinde sürekli yayınlanıyor. Çalışanınız Nick Stone, Polis Şefimiz Frank Hamill'le birlikte yanarak ölmüş olarak bulundu. Bu olayı çok yönlü olarak soruşturuyoruz. Üzerinde durduğumuz ihtimallerden biri de ikisinin de cinayete kurban gitmiş olduğu. Nick Stone'u en son ne zaman gördünüz Bay Brendan?"
James bir kahkaha attı. "Kusura bakmayın Bay Beck. Onu hiç görmedim dersem bana inanır mısınız? Kendisi gündüz güvenlik şefim olarak çalışıyordu. Ama ben akşam uyandığımda her zaman gitmiş oluyordu. Bu nedenle onunla hiç karşılaşmadık. Görevi gece güvenlik şefim Paul'e devrederken söylemesi gerekli şeyleri ona iletiyordu. Paul'de bana."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Nefes (TAMAMLANDI)
VampireKararlı ve duygusuz olduğuna güvendiğim sesle, "Onları serbest bırakmak için ne istiyorsun?" diye sordum. Fazla düşünmeden soruma yanıt verdi. "Seni!" Tek kelimelik bu cevap tam da duymak istediğim şeydi. "Gel de al o zaman orospu çocuğu. Arkada...